Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'un açıkladığı Türkiye'yle üyelik müzakerelerine devam etme kararı, iki ülke arasında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy dönemi boyunca gerilen ilişkilerin, düzeldiği anlamına geliyor gazeteye göre.
"Fransa Türkiye'nin AB çıkmazını açtı" başlıklı yazıda, Brüksel ve Ankara'daki yetkililerin, Türkiye'nin yedi yıllık AB müzakere sürecine canlılık getirmek için elde fazla zamanın kalmadığı konusundaki uyarıları da aktarılıyor.
"Fransa Türkiye'nin AB çıkmazını açtı"
Yazı şöyle devam ediyor:
"Avrupa Birliği, Türkiye'yi tam üye olarak kabul etme konusunda derin bir bölünme yaşıyor. Euro bölgesi krizi ile birlikte, birliğin Türkiye için cazibesi de azaldı.
"Yakın zaman önce Türkiye'de yapılan bir kamuoyu yoklamasına katılanların yaklaşık üçte ikisi Avrupa Birliği'ne üyelikten yana olmadıklarını belirtti.
"Başbakan Erdoğan, düş kırıklığı nedeniyle ya da AB üzerinde baskıyı artırmak için arkasında Rusya ve Çin'in olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü'yle bağlarını derinleştirme ihtimalinden söz etti."
Bağış: Mali politika faslının açılması zor fakat imkansız değil
Financial Times'a göre Fransa'nın bu adımı, şimdilik belirli bir tarih söz konusu olmasa bile Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Türkiye'ye ziyaretinin de önünü açabilir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakerecisi Egemen Bağış'la bir röportaj da yapan gazete, bakanın, İrlanda'nın dönem başkanlığı süresi içinde Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu başlıklı faslın müzakereye açılmasını umduğunu söylediğini de aktarıyor.
Bağış, "Avrupa'nın kendi mali sorunlarıyla meşgul olduğu bir dönemde, (Paris tarafından bloke edilen bir başka fasıl olan) 17. mali poltika faslının açılmasının zor olacağını fakat imkânsız olmayacağını" da belirtiyor.
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde, 2010 Temmuz'undan bu yana herhangi bir faslın müzakereye açılmadığını da hatırlatan gazete Fransa'nın dört başka başlığı bloke etmeye devam ettiğini de belirtiyor.
Financial Times birçok Avrupalı yetkilinin, Ankara'nın PKK ile müzakerelerin bir yan sonucu olarak baskıcı terörle mücadele yasalarını gevşetip gevşetmeyeceğini izlediğini de aktarıyor.
"Nükleer deneme, Kuzey Kore'nin ABD'ye uyarısı"
Kuzey Kore'nin önceki gün yaptığı nükleer silah denemesine geniş yer ayıran Guardian gazetesi, denemenin Pyongyang yönetiminin Amerika Birleşik Devletleri'ne bir uyarısı olduğunu yazıyor.
Gazeteye göre, Kuzey Kore yönetimi ABD'nin düşmanlığı bırakmasını, aksi takdir de denemelere devam edileceği mesajını veriyor.
Guardian adı açıklanmayan bir Kuzey Koreli yetkilinin, nükleer denemenin ABD'nin düşmanlığına karşı yalnızca bir ilk adım olduğunu, Amerikan yönetiminin durumu daha da karmaşıklaştırması halinde ikinci ve üçüncü düzey adımlara da başvurulabileceğini söylediğini de aktarıyor.
Gazetenin yazarı Simon Jenkins ise, yorumunda, "ister Kuzey Kore olsun, ister İran, yaptırımlar işe yaramayacak" fikrini işliyor.
Jenkins'e göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Pyongyang ya da Tahran'a karşı tehditleri, bu rejimler için bir yaşam iksirinden başka bir anlama gelmiyor.
Yazara göre, yaptırımlar tasarlanırken, bu rejimlerin, dış baskı karşısında tipik bir kapitalist demokrasi gibi etkilenecekleri varsayılıyor.
Guardian yazarı, İran'ın yapıcı bir ilişki, ticari, politik ve kültürel alışverişe olumlu tepki verecek bir ülke olduğunu; bundan uzak durmanın, İran'ı da geleceğin Kuzey Kore'si haline getirebileceğini de savunuyor.
İsrail cezaevindeki meçhul tutuklu
Independent gazetesi, 2010 yılında bir İsrail cezaevindeki hücresinde asılı bulunan, gerçek adı ve hangi suçtan dolayı cezaevinde tutulduğu gardiyanları tarafından dahi bilinmeyen kişinin kimliğiyle ilgili son bulguları aktarıyor.
Avustralya televizyonu ABC'nin bir belgeselinde Mahpus X olarak anılan bu kişinin Avustralyalı Mossad ajanı Ben Zygier olduğu iddia edilmişti.
İsrail'deki Ayalon Cezaevi'nin yüksek güvenlikli özel bir bölmesinde tam tecrit altında tutulan Avustralyalı kişinin, hangi suçtan cezaevinde tutulduğu ABC televizyonunun araştırmasında da ortaya konabilmiş değil.
Ancak Avustralya Dışişleri Bakanı Bob Carr konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu kişinin, isminin dahi açıklanmadığı tam tecrit koşulunda tutulmasının arkasında, vatana ihanet gibi bir suçlamanın bulunmasının olası olduğunu söylüyor.
ABC televizyonun araştırmasına kaynaklık eden bilgi, Ben Zygier'in cenazesinin Avustralya'ya getirilmesi sırasında, cenazenin Zygier'in ikinci pasaportunda kullandığı Ben Allen adına gönderildiğinin fark edilmesi oldu.
Independent, İsrail medyası ve yabancı basında ilk çıkan haberlerde, bu kişinin muhtemelen İran Devrim Muhafızları'nın bir üyesi olduğunun zannedildiğini de belirtiyor.
Gazete, İsrail yönetimin, bu konuyla ilgili haberlerin kamuoyuna duyurulmaması için İsrail basınıyla özel bir toplantı yaptığını ve bir çeşit sansür uygulamaya giriştiğini de aktarıyor.
BBC Türkçe Servisi