Türkiye'de yaklaşık 2 milyon kişiye istihdam sağlayan inşaat sektörü, düşen konut satışları ve yüksek maliyetler nedeniyle zor günler geçiriyor. Dövizdeki artış, inşaat sektöründeki birçok gider kalemini de arttırdı.
İnşaat sektörünün en hareketli olduğu iller arasında yer alan Gaziantep'te müteahhitlerin çok büyük sorunlar yaşadığını belirten Çeliktürk, ekonomik sıkıntılardan dolayı inşaat halindeki binaların büyük bir kısmında işlerin durma noktasına geldiğini belirtti.
İnşaat sektöründe, girdilerin dövize endeksli olduğunu hatırlatan Çeliktürk, inşaat malzemelerine çok yüksek oranlarda zamların yapıldığını, bu zamların sektörü olumsuz etkilediğine işaret etti.
"İnşaat malzemelerine yapılan zamlar geri alınmadı"
İnşaat sektörünün her zaman lokomotif bir sektör olduğunu ifade eden Çeliktürk, "Ülkede ekonomi düzgün olursa inşaat sektörü de bundan payı büyük olan bir sektördür. Ama ekonomi sıkıntı yaşadığı zaman da inşaat sektörü bundan an fazla etkilenen sektörlerin başında gelir. Lokomotif sektörümüz tabi ki son zamanlarda biraz sıkıntı içerisindedir. Bunların başlıca sebepleri var. Ülkenin ekonomisiyle direk orantılıdır. Dövizin artışı, inşaat malzemelerine ve maliyetlerine direk etkendir. Bundan dolayı dolar ve eurodaki etkilerden ve maalesef dövizin artmasından dolayı inşaat maliyetlerinde son bir buçuk yıldır çok ciddi oranda bir artış oldu. Doların 7 lira olduğu zamanlarda çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Doların çok yükseldiği zamanda inşaat malzemelerine yapılan zamlar, doların 6 liranın altına düştüğü zamanlarda bu yapılan zamlar geri alınmadı. İnşaat maliyetleri halen üst seviyede bulunuyor." dedi.
"Maliyetlerin yüksekliği konut fiyatlarını etkiliyor"
İnşaat maliyetlerindeki aşırı zamların sektörü durma noktasına getirdiğini belirten Çeliktürk, "Son bir buçuk yıldır en fazla arsa fiyatından çok, şu anda inşaatın maliyet fiyatları çok artmış durumda. Tabi bu direkt olarak bire bir vatandaşı da etkiliyor. Konut fiyatlarını etkiliyor. Çünkü müteahhit, sonuçta gelir, gider ve kârdan oluşan bir müessesedir. Maliyet ve kâr şeklinde olunca bu durum vatandaşa da yansıyor. O yüzden daire fiyatlarında ciddi bir atış oldu ve inşaat piyasamızın yüzde 65 civarında kamu yatırımıdır. Kamu yatırımları inşaat maliyetlerinin artmasından dolayı çok ciddi sıkıntılar çekti. Müteahhitler, fiyat farkı kararnamesini bekledi ama maalesef bu kararname gelmedi. Bunun yerine tasfiye kararnamesi geldi. Bazı müteahhit arkadaşlarımızın da, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan tasfiye kararları ret şeklinde gelince çok ciddi sıkıntılara düştüler." ifadelerini kullandı.
"Ekonomimizde ciddi bir yapılanma ve reforma ihtiyacımız var"
Çeliktürk, "Aslında topyekûn ekonomimiz dâhil, inşaat sektörünün ele alınması gerekiyor. Çünkü Türkiye'de ekonomi düzelecekse bunu inşaat sektörüyle düzeltmemiz gerekiyor. Çünkü lokomotif sektörümüz inşaattır. İnşaatta çok ciddi istihdam sağlıyoruz. İnşaat sektörünün çok fazla alt kalemi var. O yüzden inşaat başta olmak üzere bütün sektörler dâhil ekonomimizde ciddi bir yapılanma ve reforma ihtiyacımız var. Müteahhit arkadaşlar konut satamadıkları zaman ve son kullanıcıya yaptıklarını veremedikleri zaman yenisini yapmaktan imtina ediyorlar. Kaldı ki yatırımcıdır, yatırımın amacı da hep kârdır. Banka ve mevduat faizlerinin bu yükseklikte olduğu durumlarda sanayici, müteahhit dahil yani yatırımcının geneli, kazancını mevduatta değerlendiriyor. Aylık yüzde 2 net kârların olduğu ortamda ekonominin düzelmesi veya ülkeye yatırımın artması beklenemez." şeklinde konuştu.
İnşaat sektöründeki sıkıntıların işsizlik oranının yükselmesine neden olduğuna işaret eden Çeliktürk, şu an sektördeki işsizliğin yüzde 20'yi geçtiğini belirtti.
"İhtiyacın üzerinde mühendislik bölümlerinin açılması doğru değil"
İnşaat sektörünün iki temel sorunu olduğunu belirten Çeliktürk, birincisinin kamu yatırımlarının büyük ölçüde durmasından kaynaklanan sıkıntılar, diğerinin ise üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinin yüksek oranlarda mezun vermesi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Çok ciddi mezun veriyoruz. Her şehirde bir üniversite, her üniversite de inşaat mühendisliği bölümü açılıyor. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı bunları planlardı. Plana göre üniversite açılır ve üniversitede inşaat mühendisliği, mimarlık bölümü açılırdı. Şu an böyle bir planlama olmadığı için Gaziantep'te şu an en son açılan üniversite ile beraber 3 tane üniversitede inşaat mühendisliği bölümü var. Gaziantep Üniversitesi bile inşaat mühendisliği bölümünde yüzde 90 oranında dolu. Bizim bunu çok ciddi şekilde planlamamız gerekiyor. Türkiye'de her yıl 12 bin inşaat mühendisi mezun oluyor ve bu piyasaya giriyor. Bu sürdürülecek bir durum değil. Ekonomimiz düzelse bile her yıl 12-13 bin inşaat mühendisinin mezun olması sürdürülebilir bir durum değil. Bu meslektaşlarımıza iş sahası açmamız çok zor. O yüzden bunlar planlanmalıdır. Özellikle de inşaat mühendisliğinde laboratuarı olan ve hoca kadrosu tam olan üniversitelerle devam edip, diğer üniversitelerde boş kalan yerleri mutlaka kapatmamız gerekiyor. Bu ülkemize özellikle de devlet üniversitelerine bir külfettir."
Çeliktürk, YÖK'ün inşaat mühendisliği bölümlerinin kontenjanlarını ülkenin ihtiyaçlarına göre yeniden belirlemesini isteyerek, Türkiye'nin mühendis ihtiyacının planlanarak, üniversitelerin kontenjanlarının ona göre belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak fiziki şartları uygun olmayan ve öğretim kadrosu da yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren bu okulların açılmasını doğru bulmadıklarını da sözlerine ekleyen Çeliktürk, bu konuda bir planlama yapılması gerektiğini kaydetti.
Mühendisliğin çok meşakkatli ve sorumluluk isteyen bir meslek olduğunu da vurgulayan Çeliktürk, bu alanda öğrenci kapasitesinin biraz daha yukarı taşınması gerektiğini belirterek, "Sonuçta bir deprem ülkesiyiz. Depremin farkına varmamız gerekiyor. Bütün şehirlerde muhakkak deprem mastır planları uygulamamız ve deprem anında neler yapmamız gerektiğini planlamamız gerekiyor." dedi.
İnşaat sektörünün büyük bir sektör olduğunu ifade eden Çeliktürk, sektörün toparlanması için ülkenin genel ekonomisinin de düzelmesi gerektiğini kaydetti.
İLKHA