KELİMLERLE… Ne kadar çok kelime bilirsen o kadar kaliteli düşünürsün. Kelime hazinesi geniş olan DÜŞÜNCE ZENGİNİ olur. Ülkemiz insanın en büyük problemi işte burada gizlidir. Kendimizi ifade edebileceğimiz kelimeler çok az. Özellikle harf inkılabından sonra alafranga kelimeler hayatımızı istila etmeye başladı. Kur’an’dan ilham alarak dilimize giren ve Türkçeleşen birçok Rahmani kelime, 3 nesildir kaybolup gitti.
Osmanlıca Türkçesi olarak üniversitelerde okutulan, yabancı bir dilmiş gibi muamele gören eski Türkçe diye isimlendirilen dilimiz unutulup gitti. Geçmişi anlamak ecdadımızın yazdığı metinleri okuyup fehmetmek için Kur’an alfabesi ile yazılıp okunan Osmanlıca olarak ifade edilen bu yazı dilini mutlaka öğrenmeliyiz. Risale-i Nur, bu konuda yani –Kur’an’dan ilham alarak dilimize giren kelimeleri muhafaza etme konusunda- bir kale gibidir. Risale-i Nuru okumuş, anlamış birçok hatip tanıyoruz. Bunların en belirgini rahmetli Mehmet Yavuz’du. HÜDA PAR’ın Genel başkanlığını yapmış bu değerli insan, Risale-i Nuru çok iyi tetkik etmişti. Zaten Edebiyat öğretmeni olması hasebiyle de Osmanlıcaya vakıftı. Dolayısı ile geniş bir kelime hazinesi olan bu güzel insan hem bireyleri hem kitleleri çok rahat ikna edebiliyordu.
Bugün bu halka öncülük etmek isteyen her kişi Türkçe’nin aslını oluşturan bu rahmani kelimeleri öğrenmeli ve halkın içine tekrar getirmelidir. İnsan kelimelerle düşünür. Halkı İslam’dan koparmak isteyenler, Kur’an’dan ilham alınarak Türkçe diline kazandırılan tüm kelimeleri yasakladılar. Öz Türkçecilik adına Kur’anî kelimelere savaş açıldı. Bu acımasız savaş neticesinde Türklerin 1000 yıl boyunca büyük emeklerle oluşturdukları kültürleri, rahmani kelimeleri, tek tek öldürüldü.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı ‘Eğitimde Reform’u dile getirdi. Özümüze uygun, Kur’an’ı bilen, Allah’tan korkan, yeryüzünde ilahi adaleti tesis etmeye namzet bir nesil isteniyorsa önce ecdadımızın kullandığı Rahmani kelimeler gömüldükleri mezarlıklardan tekrar diriltilmelidirler. Başta tüm öğretmenler olmak üzere devlet memurları, imamlar ve halka öncülük eden herkes Osmanlıca eğitimi almalıdır. Yazarlarımız halkımıza bu rahmani kelimeleri öğretmelidir.
İlkokuldan itibaren Osmanlıca okuyup yazabilen bir nesil yetiştirmeliyiz. Zor değil ki… Camilerde 8 haftalık bir eğitimle bir imam bir müezzin 300 çocuğa Kur’an okumayı öğretebiliyorsa okullarda bu iş hayli hayli öğretilir. Bu halk Kur’an’a aşıktır. Kur’an alfabesini de unutmamıştır. Bir kıvılcım yeter! Mesela Diyanet TV’de haftada iki gün Osmanlıca eğitimi var. Çok kolay, izleyenler bilir. Kur’an’ı okumasını bilen bir kişi bir saatte Osmanlıca okumayı da öğrenebilir.
Şimdi gündemde deprem var, Macron’un İslam’a olan hakareti var. Bu konuyu yazmaya ne gerek vardı, demeyin lütfen! Zelzelenin ne olduğunu bilmeyen bir nesil var karşımızda. Biz yani 3. Kuşak tekrardan ecdadımızın diline sahip çıkmazsak 4. Nesil artık bu dili unutuverir.
Rabbim İzmir depreminde ölenlere rahmet etsin. ‘Deprem öldürmez ihmal öldürür.’ gerçeği bu zelzelede de çıktı. Dükkanını genişletmek için kolonları kesenler hem Elazığ’da hem de İzmir’de can kaybına neden oldu. Yine denetimlerin yetersizliği de can kaybına neden oldu. Her belediye ve valilik şehirdeki depreme dayanıksız binaları ivedilikle tespit etmelidir. Hasılı Allah’ım selam Sen’sin selamet de Sen’dendir.