İnsan, sosyal yapı içinde farklı davranışlar sergileyebilir. İnsanı uyumlu kılıp dengeleyen iki etken vardır: Birincisi bireysellik, ikincisi sosyalliktir. Bireysellikten kastım egoizm değildir, bireysellikten kastım bireyin kendini bilmesi, tanıması, kendine göre uygun davranışlar geliştirip örnek olabilmesidir.
Bireyin kendini geliştirmesi ne demek?
İnsanın kendini geliştirmesi demek, zaruretler içinde mana araması demektir. Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde ekmek, su zaruri iken birey yerine göre oruç tutabilmeli (pazartesi, perşembe) yine uyku bir ihtiyaç iken birey uykusuz kalabilmeli (gece namazı) gibi. Ya da gecesini ibadetle geçirebilmeli.
Gece ibadetini alışkanlık haline getiren bir birey çoğu sorunundan kurtulabilir mi?
Gece ibadeti yapmayan bireylerin endişeli, panik bir şekilde uyuduğuna şahitlik etmişimdir. Panik ve endişeli bireylerin verilerini bir araya getirdiğimde zihinsel şemam, çeşitli psikolojik tahliller yaparak bu tür sıkıntıların “sonralık etkisi”nden kaynaklandığını hatırlatır.
Sonralık etkisi ne demek?
Sonralık etkisi, en son okunan ya da izlenen şeylerin bellekte depolanması demektir. Sonralık etkisi bilinçaltımızı etkilediği gibi, rüyalarımıza da sirayet edebilir. Hatta biyolojik ritmimizi bozup psikolojimizi etkileyebilir. Gece geç saatlerde meyve yemek, film, dizi seyretmek organizmayı olumsuz etkileyen örneklerdendir. Bozulan organizmanın transa geçememesi, rem durumunu yakalayamaması fizyolojik durumu altüst eder. Birey ertesi gün yorgun argın kalkarak günü harap içinde geçirebilir.
Bu yüzden olmalı ki sonsuz kudret, bizlere örnek teşkil eden Efendimizin (a.s) şahsında bizlere bazı şeylerin ipuçlarını vermiştir. Gecenin bir kısmında zikir yapmanın ne kadar anlamlı olduğunu onun şahsında bizlere hatırlatmıştır. Biz de bu örneklerden yola çıkarak şöyle bir soru sorabiliriz: Geceyi okuyarak, zikir ederek, kulluk bilinciyle geçiren bir organizma ile uyuyan, meyve yiyerek, çay, sigara içerek, film, dizi seyrederek uyuyan bir organizmanın durumu bir olur mu?
Bir bireyin gecenin belirli bölümünde ibadet edip rabbini zikir etmesi, dünyevi şeylerden sıyrılması bireyi hafiflettiği gibi mutluluk hormonlarını harekete geçirecektir. Bu durumu yaşayan organizma başkasına örnek teşkil ettiği için iletişimi de güçlü olacaktır. İletişim derken ikiye ayırıyoruz: Birincisi insanın rahmanla olan iletişimi, ikincisi kullar ile iletişim. İnsanların bireysel olarak kendini tanıması, rahmanla olan muhabbeti mutlaka topluma da yansıyacaktır. Gerçekten birey Rahman’la muhabbetinde samimi ise her ne kadar bazı insanlar tarafından sevilmese de Allah mutlaka onun sevgisini onun değerini insanlara hissettirecektir.
Gerisi insanın sanatkârlığına kalmıştır. Bir insanın ibadi yönü olup sosyal yönünün olmaması birey açısından sıkıntı arz eder. Çünkü davranış bir bütünlük arz etmeli. Nasıl inanıyorsa öyle davranmalı. Bir birey gece çok sabırlıyken, ahlaklıyken, mütevazıyken gündüz toplum içinde de öyle olmalı. İnsan Allah’ın rızasını kazanmaya çalışırken toplumun rızasını da kazanmaya çalışmalı. Annesi, babası, komşusu, mahallesi de ondan razı olmalı. Çünkü toplumun sadece kitaplardan örnekleri okuması yeterli değildir. Gerçek hayattan örnekleri de görüp model alabilmeli.
Selam ve dua ile…