İNSANLAR VE SOYTARILAR
Siyonist çete, hiçbir hukuki ve ahlaki ilkeyi göz önünde bulundurmadan davranıyor ve katliam yapıyor.
Amerika destek veriyor, Rusya renk vermemeye çalışıyor, Avrupa ne yaptığını bilmez halde…
Sesini yükseltip Siyonist çete ve onun hamisi olan ABD'ye en yüksek sesle tepki gösterenler de, katillerle aynı safta yer alanlar da var.
Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales şu açıklamayı yaptı:
"israil ordusunun Filistinli kardeşleri soğukkanlılık içinde katlettiği soykırımsal hareketini kınıyoruz. Bolivya, Kudüs'te Amerikan büyükelçiliğinin açılmasını reddetmekte ve şiddetle kınamaktadır. Yine Amerika uluslararası hukuku ihlal etmekte ve israil devletinin suçlarını örtmektedir."
Güney Afrika, Siyonist çetenin elçisini göndererek tepkisini ortaya koydu.
Bir de şu habere bakın:
“Gazze'de yaralananların tedavi edilmesi için Türkiye'ye getirilmesi konusunda konuşan Recep Akdağ, Mısır'ın uçakların inişine izin vermediğini söyledi.”
Bu arada Bahreyn Dışişleri Bakanı “israil'in kendini savunma hakkı var” açıklamasını yapalı bir hafta kadar oldu.
Bir tarafta inanç olarak Hıristiyan, ideoloji olarak sosyalistlerin onurlu duruşu, diğer tarafta köken olarak Arap, inanç olarak Müslüman görünenler…
Bence kategori İbrahim Sadri'nin bir tiyatrosundaki gibi olmalı:
İnsanlar ve soytarılar…
FARKLI BİLGİLER
Meral Akşener, Selahattin Demirtaş'ın tutuksuz yargılanması gerektiğini söyledi ve bu birçok kimseyi şaşırttı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, oyuna gelmeyeceklerini ima edip Akşener'in sözleri için şunları söyledi: “Başta kendim olmak üzere Sayın Akşener'e hiçbir Kürdün oy vermeyeceğini bugünden ifade etmek isterim.”
Pervin Buldan, bunun gerekçesini de şöyle izah etti.
“Bu bir şehir efsanesi değil, bu bir gerçek, bu bir realite. Akşener'in İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde binlerce insan sokaklarda katledildi, kafalarına kurşunlar sıkıldı. İnsanlar kaçırıldı, kaybedildi. O dönemde yaşanan cinayetler, katliamlar Kürt halkının zihninde ve beyninde asla silinmeyecek bir gerçekliğe sahiptir.”
Benim aklıma ilk gelen şey Pervin Buldan'ın kocası Savaş Buldan'ın doksanlı yıllarda öldürülmesi ve Pervin Buldan'ın bunu unutmamasıydı.
Unutmaması normal; ama hem kocasının hem de sözünü ettiği infazların Akşener ile olan ilgisinde tarihler açısından bir tutarsızlık var.
Savaş Buldan'ın, 1994'ün 4 Haziranında Bolu yakınlarında cansız bedenine rastlandı. O dönemde Akşener daha siyasete girmemişti.
Meral Akşener'in siyasete girmesi 1995, İçişleri Bakanlı yaptığı tarihler ise 1996-1997 arasıdır.
İsminin etrafında çok sayıda iddia bulunan Mehmet Ağar'ın bakanlıktan önce Emniyet müdürlüğü ve valilik yaptığını biliyoruz; ama Akşener'in resmi olarak güvenlik bürokrasisi içinde yer aldığına dair bir bilgiye rastlamadık.
O zaman…
Ya Pervin Buldan tarihleri karıştırıyor,
Ya da…
Ya da –ki bu çok önemli- kamuoyunun bilmediği farklı bilgilere sahiptir.
Ben “farklı bilgilere” sahip olduğu kanaatindeyim.
Eğer elinde ekstra bilgi varsa bunu kamuoyuyla paylaşmanın tam zamanı değil mi?
RAMAZAN MESAJI
“Ramazan, dua ve maneviyat zamanı; merhamet, şükran ve cömertlik gibi değerleri yansıtmak için bir şans. Ramazan, hepimiz için bu değerleri uygulamaya koymak, sahip olduğumuz nimetlere şükretmek, toplumlarımızda ve dünyadaki diğer insanlara cömertçe vermek ve kendimizi sorgulamak için bir fırsat zamanı.”
Tabii siz bu mesajı okuduğunuzda Türkiye'de bir müftüye, bir imama hatta bir siyasetçiye ait olduğunu düşündünüz değil mi?
Hiçbiri değil!
Okuduğunuz metin Kanada Başbakanı Justin Trudeau'ya ait Ramazan mesajında bir bölüm.
Justin Trudeau'nun kendisi adına hazırlanan bu mesajı okuduğunu sanmıyorum.
Öyle ya metnin son kısmında geçtiği gibi “kendini sorgulayan” kişilerin kuduz Siyonistlerin değil, mazlum Filistinlilerin yanında yer alması lazımdı.