Hayatın keşmekeşliği bizi asıl görevlerimizi yerine getirmekten alıkoyuyorsa, bazı işler rayında gitmiyor demektir.
Bir Müslüman olarak asıl ve öncelikli görevimiz Rabbimize kul olmaktır.
Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz aziz İslam bize nasıl bir kul olmamız gerektiğini öğretmiştir.
Bize düşen bu doğrultuda hayatı sürdürmektir.
İslam'ın öğretileriyle sürdürülmeyen bir hayatın, insanlık âleminin mutlak kurtuluşuna ne katkısı vardır!
İslam bize neyi öğretmişse, Rabbimiz bizlere neleri emretmişse, Efendimiz bizlere hangi tavsiyelerde bulunmuşsa, bize düşen bunları hayatımızda güzelce uygulamaktır.
İslam biz Müslümanlara adaletin, hak ve hukukun, güzel ahlak ve insani tüm değerlerin neler olduğunu ve bunların hayatta nasıl uygulanması gerektiğini öğretiyor.
Rabbimiz bizlere, haramlardan sakınıp iyilikler yapmayı, mazlumun yanında bulunup zalime karşı olmayı, insanlık âleminin kurtuluşu için mücadele edip yeryüzünde adaleti tesis etmeyi emrediyor.
Resul-i Ekrem efendimiz bizlere, dünya ve ahiret selametimiz için hayatımız boyunca Kur'an ve sünnetten ayrılmamayı tavsiye ediyor.
Bizlerin asıl ve öncelikli görevi işte budur; Kur'an ve sünnet doğrultusunda sahil-i selamete ulaştıran İslam'ı tam manasıyla yaşamaktır. Tıpkı tevhid önderleri Peygamberler gibi.
Hayatı tevhid önderleri gibi yaşayıp onların izinden gittiğimizde, elbette birçok zorluk, sıkıntı ve zahmetle karşı karşıya kalacağız.
Bizi yolumuzdan, davamızdan, inandıklarımızdan vazgeçirmek için uğraşacaklar. Türlü türlü planlarla önümüze çıkacaklar.
Vazgeçmediğimizi, yaşayışımızdan taviz vermediğimizi anladıklarında yalan ve iftiralara sarılacak, bilahare ölüm ve zindanla korkutacaklar.
Ama nafile... Tevhid önderleri gibi aziz davadan vazgeçmeden hakikati anlatmaya, toplumun ıslahı ve insanlık âleminin kurtuluşu için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Onlar bize galebe çalamayınca toplumumuza dadanacak, murdar düşüncelerini empoze etmeye çalışacaklar.
Müslüman toplumumuzu aslından, değerlerinden uzaklaştırmak için her yolu deneyecekler.
Makyavelist bir anlayışla emellerine erişmek için her türlü çareye başvurmayı mubah sayacaklar.
Ellerinde bulunan imkânları seferber ederek toplumuzu ahlaki ve kültürel açıdan yozlaştıracak, değerlerine yabancı edecekler.
Ne acı ki bu konuda başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Zira bugün Müslüman toplumumuzun değerlerinden nasıl da uzaklaştığı ortadadır.
Gençlik, manevi değerlerden uzak bir şekilde yetişmekte, rol model olarak İslam ile alakası bulunmayan kişileri örnek almaktadır.
Yozlaşmaya engel olmak; toplumumuzun yeniden değerleriyle buluşmasına aracı olmak için iman ehli Müslümanlar olarak bir seferberlik başlatmalıyız.
Toplum arasında iyilik ve güzelliğin yaygınlaşması, kötülük ve zulmün ortadan kalkması için mücadelemize ivme kazandırmalıyız.
Toplumumuzun yaşadığı ahlaki buhran bizi rahatsız etmeli, bizi buna karşı harekete geçirmelidir.
Toplumsal yozlaşmaya engel olmak ve insanlık ailesinin mutlak kurtuluşuna vesile olmak adına sorumluluk sahibi insanlar olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirmek zorundayız.
İnsanlık âleminin, nebevi düşünceyi esas alan Müslümanlara ihtiyacı vardır. İslam düşmanlarının planları, ancak yeryüzünde nebevi düşünce hâkim olunca akim kalır.
O yüzden yeryüzünde nebevi düşünceyi hâkim kılmak en önemli ve öncelikli görevlerimiz arasında olmalıdır. Sorumluluk sahibi Müslümanlar olarak bunun gereğini yapmak adına hayatımızda yeni bir sayfa açarak insanlığın kurtuluşu için çalışmalarımızı sürdürmeye devam etmeliyiz.
Rabbimiz bu konuda yar ve yardımcımız olsun.