İnzar Dergisi ocak 2005 başyazısı

Yerin, göğün yegâne sahibi, kendisinden habersiz tek yaprağın bile oynamadığı Rabbimiz Allah’a sonsuz hamdler olsun. Resul-i Zişan’a, pak ehline ve güzide ashabına salât ve selam olsun.

Esselamu Aleyküm

Yerin, göğün yegâne sahibi, kendisinden habersiz tek yaprağın bile oynamadığı Rabbimiz Allah’a sonsuz hamdler olsun. Resul-i Zişan’a, pak ehline ve güzide ashabına salât ve selam olsun.

Allah’a hamd olsun ki 5. sayımızda siz kardeşlerimizle buluşma fırsatını bizlere verdi. Bildiğiniz gibi Şubat ayı, gerek coğrafyamızda gerek dünyada birçok kardeşimizin kutlu bir ölüm olan şehadetle Rabbine ulaştığı aydır. O öyle kutlu bir ölümdür ki, şehid olan kişi dirilip tekrar şehid olmak ister ve bu istek süreklilik arz eder. Şehadetin ne güzel bir nimet olduğunu en iyi bilen Peygamberimiz, bakın ne buyuruyorlar: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ne kadar isterdim Allah yolunda gaza edeyim, öldürüleyim, bir daha gaza edeyim, yine öldürüleyim...”

Biz tüm varlığımızla Rabbimizin emanetiyiz. Canımız, malımız, evladımız her şeyimiz bize bir emanet olarak verilmiştir. Emanetin sahibine verilmesinin hiçbir minneti olamaz. Dolayısıyla eğer verilecekse can, O’nun yolunda verilmeli; harcanacaksa mal, O’nun yolunda harcanmalı; kurban edilecekse evlat, İbrahim (as) gibi Allah yolunda kurban edilmeli. Dolayısıyla olmayacaksa O’nun için, verilen can, mal, evlat bir anlam ifade etmeyecektir O’nun katında.

Her şeyin bir bedeli vardır. Bu bedel kimi zaman can olur, kimi zaman mal veya başka bir şey. Ama her halükarda ulaşılmak istenen maksadın önemi arttıkça ona verilecek bedel de o oranda önem kazanır. Düşünün! Siz İslam gibi yüce bir değerin müntesibisiniz. Onun gereklerini yerine getirip yine Yüce Allah’ın rızasına kavuşmak için nasıl bir bedel ödersiniz de bu yüceliklere layık hareket etmiş olursunuz? Candan daha değerli bir varlığımız mı var? Candan daha tatlı bir kıymetimiz mi var? Hayır. O halde en kıymetli olan şey O’nun için feda edilirse ancak isabet edilmiş olur. İşte o şehidlerimiz Rabbimize teslimiyetin sembolüdür. Bizlerin ak alınlarıdır. O halde onların, uğrunda şehid oldukları davalarının geride kalanları olarak bizler o emanete sadık kalmalı ve gereklerini yerine getirmeliyiz. Evet, dünyevi birtakım zorlukları mutlaka vardır. Ama karşılaşılacak sonuç itibarıyla, şehidin kendisine, akrabalarına, toplumuna, davasına kazandırdıkları göz önünde bulundurulduğunda, çekilen sıkıntıların cılız kaldığı görülecektir.

İşte bu sayımızda gerek bölgemizde, gerekse dünyanın diğer yerlerinde canlarını Allah yolunda feda eden şehidlerimizin bir kısmının hayatını ele aldık. Bu isimleri birer sembol kabul ederek gerek burada isimlerini zikrettiğimiz, gerekse zikredemediğimiz tüm İslam şehidlerini rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Şüphesiz sadece onların hayatlarını buraya yazmakla onlara karşı olan görevimizi yerine getiremeyiz. Esas olan hepimizin, onların niçin, ne uğruna şehid olduklarını ve bizden, akıttıkları kanları ile neler istediklerini kavrayıp hayatımızı ona göre şekillendirmeye çalışmaktır.

Derginiz İnzar, sizlerin de katkılarıyla sürekli bir dinamik içinde olmak ister. Özellikle çocuklara yönelik yeni, eğitici bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu da çocuklarımızın bize gönderecekleri yazılar, hikâyeler, eğitici oyunlarla bir anlam kazanır. Onun için sizlerin de desteği ile çocuklarımızdan yazılar bekliyoruz.

Sizleri derginiz İnzar ile baş başa bırakırken, şehidlerimizin ruhlarını rahmetle yad ediyor, Rabbimizden ise bizlere de bu kutlu ölümü nasip etmesini diliyoruz. Allah’a emanet olunuz.
 

İnzar Dergisi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İslam Ve Kuran Haberleri

2025 hac kayıtları 15 Kasım'a kadar yapılabilecek
"Gıdada haram ve helale dikkat edilmemesi toplumsal çöküntüye neden olur"
Kazasının olup olmadığıyla ilgili şüphesi bulunan kimsenin durumu
Kurban edilen hayvan kanının alna sürülmesi doğru mudur?
Namazda gözleri kapatmak mekruh mudur?