‘Irak’a Üst Kimliği İslam Olacak Bir Konfederal Yapı Çözüm Olabilir’

Irak’taki gelişmeleri gazetemize değerlendiren Kürdistan İslami Hareket lideri Şeyh İrfan Ali Abdülaziz, önemli açıklamalarda bulundu. Batı’nın Kürdistan’a neden ilgi duyduğu ve Türkiye Kürdistan ilişkileri gibi daha birçok konuda konuşan Şeyh Abdülaziz,

 

MEHMET ÖZCAN / DOĞRUHABER

Irak’ta kaos ülkenin dört bir yanında tüm şiddetiyle devam ediyor. Irak, Amerikan önderliğindeki Batı’nın 2003’le başlayıp 2011’de sonlandırdığı soykırım ve işgalin ardından geriye kalan işgal anayasasıyla oluşan dikta yönetiminin ülkenin birbirinden farklı kesimlerine eşit yaklaşımlarda bulunmamasının acı faturasını ödüyor. Kürdistan merkezli son gelişmeleri Irak Kürdistan İslami Hareketi (Büzitnava) lideri Şeyh İrfan Ali Abdülaziz ile konuştuk. Peşmerge içerisinde 1100’ü asker, 400 de polis gücü bulunan Irak Kürdistan İslami Hareketi olarak Irak’ın geleceğine yönelik konuşan Şeyh Abdülaziz, üst kimliği İslam olacak bir Konfederal yapının Irak için çözüm olabileceğini söyledi. İşte, Şeyh İrfan Ali Abdülaziz’in Irak’taki gelişmelerle ilgili daha birçok konuda sorularımıza verdiği cevaplar…

Sayın Abdülaziz, öncelikle Kürdistan İslami Hareketi olarak faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Kürdistan İslami Hareketi çok zor merhalelerden geçti, bazı kopmalar oldu. Son zamanlarda tekrar yapılanma çalışmaları içine girdik. Kürdistan’ın bütün şehirlerinde merkezlerimiz var, programlarımız var. Hareketimiz kendini yeniden şekillendiriyor ve yapılandırıyor. Bizim kadrolarımızın çoğu başka yerlere gitti maalesef. Bu açıdan biz yeni yeni kadrolar yetiştirmeye çalışıyoruz şu anda buna yönelik özel programlarımız var. Ayrıca biz Kürdistan Bölgesi’nde yapılan seçimlerde de çok vakit harcadık. Sonra kendimizi yeniden diğer çalışmalara veriyoruz. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor.

Siyasi partiniz ya da hareketiniz birbirinden ayrı mı, bir mi hareket ediyor?

Hayır, bizim siyasi partimiz aynı zamanda hareketimizin de ismi, öyle birbirinden ayrılmıyor. Biz aynı isimle seçime katılıyoruz. Nitekim amcam merhum Şeyh Osman, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne aday olmuştu ve neredeyse kazanıyordu.

Peşmerge ordusu içerisinde size ait bir Peşmerge gücünüz var mı?

Evet, bizim Peşmerge içerisinde 1100 kadar Peşmerge gücü askerimiz var. Ayrıca 400 kadar da polis gücümüz bulunuyor. Bu polis gücümüz merkeze bağlı değil, Kürdistan İslami Hareket’e bağlı bir polis gücü birliğimizdir.

Yakın gelecekte Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmesini bekliyor musunuz?

Aslında bunu biraz da Bağdat’ın tutumu belirleyecektir. Eğer Bağdat; Sünnileri, Kürtleri ve bütün toplumları dikkate alacak geniş katılımlı bir hükümet kurabilirse ben şahsen yakın gelecekte Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan edeceğini beklemiyorum. Ama eğer bu durum ve dışlanmışlık duygusu devam ederse bu otomatik olarak olacak bir şeydir. Yani bunun olmaması için bir sebep yok.

Sayın Abdülaziz, Musul’da Sünni Arap coğrafyasında neler oluyor? IŞİD’e verilen destek nedir? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Şunu kabul etmek lazımdır ki bu son on yıldır Amerikan’ın işgalinden sonra Sünni kesim, yönetimden ve diğer alanlardan dışlanmış durumda. Kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Bu nedenle Sünni aşiretler ve Sünni toplum, kendileri için bir kurtarıcı olabilecek herkesi kabul ederlerdi. Bu nedenle IŞİD ortaya çıkınca ona bu gözle bakarak destek verdiler. IŞİD’in güçlü yapılanması ve caydırıcılığı onlar açısından kullanılabilecek bir kart olarak algılandı ve bu nedenle Sünni aşiretler IŞİD’e destek verdiler. Şu anki durum budur.

Sünni aşiretlerin IŞİD’ten desteğini çektiğine dair haber ve söylentiler var siz ne diyorsunuz?

Hayır, ben inanmıyorum. Çünkü şu anda Sünniler kendilerini dışlanmış hissediyorlar ve IŞİD’i kullanılacak bir kart olarak görüyorlar. Hepsi de bu kartı iyi kullanmak istiyor ve sahip çıkıyorlar, yardım ediyorlar. Aşiretler ile IŞİD arasında bir koalisyon söz konusu. Halen de genel olarak IŞİD’e destek vermeye devam ediyorlar.

IŞİD’in Kürdistan Bölgesine saldırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum dışarıdan bir tahrik midir, yoksa IŞİD’in kendi kararı mıdır?

Ben şöyle bakıyorum olaya. Şu anda olayların cereyan ettiği coğrafya aslında Kürdistan’ın coğrafyası değil. Bir kere bunu kabul etmek lazım. Bu bölge üzerinde daha henüz bir uzlaşma sağlanamadı. Yani Kürdistan’a mı bağlı kalacak ya da Kürdistan dışında mı, konusunda üzerinde uzlaşılamayan bir bölge statüsündedir. Ve bu bölge coğrafi olarak da Musul iline bağlıdır. Ayrıca çatışmaların cereyan ettiği Musul barajı, Musul için stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü Musul, elektriğini buradan temin etmektedir. IŞİD buraya saldırarak aslında Musul’un elektrik teminini garanti altına almaya çalıştı. Ayrıca coğrafi olarak Musul eyaletinin sınırları içerisinde olan diğer bölgeleri de almaya çalıştı. Olay budur. Normalde burası Kürdistan’ın bir parçası değil. Dolayısıyla biz IŞİD’in Kürdistan’a saldırdığını söyleyemeyiz. Burada yanlış bir anlama var. Fakat bu bölgenin bir uzantısı da Şengal dağlarından başlayarak Suriye ile bir bağlantısı var. Bu bölgenin Suriye ile bağlantısı olduğu için orada PYD’nin güçleri vardı. PYD’ye bağlı Suriye’den gelip geçenler oluyordu, bu nedenle daha çok aslında kuzey tarafında PYD ile IŞİD’in fiziki teması oldu.

Burada yayılan bazı söylentilere göre, ‘Peşmerge güçleri savaşın ilk günlerinde IŞİD’e karşı savaşmadı, PKK’nin Suriye kolu PYD IŞİD’e karşı savaştı, o yüzden IŞİD’le Peşmerge karşı karşıya geldi’ şeklinde söylentiler var. Siz bu söylentiler için ne diyorsunuz, doğru mu?

Yani bu, orada Peşmergenin savaşmasını gerektirecek bir durum yoktu aslında. Zaten orası Kürdistan Bölgesi’ne bağlı değil. Öte yandan PYD’nin bazı bölgelerde etkisi, güçleri vardı. Bu bakımdan bu fiziki temasın, savaşın PYD ile IŞİD arasında olması son derece doğaldır. Bu gereksiz ve anlamsız bir propagandadır.

Ezidilerle ilgili görüşünüz nedir? IŞİD’in Ezidilere saldırısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim toplumumuz içerisinde yaşayan bu Ezidileri biliyoruz. Bunların batıl düşünceleri var. Kendi liderleri olan Adiy Bin Müsafir’i ilahlaştırıyorlar, vesaire… Bunlar aslında karışık, biraz Hıristiyanlıktan, biraz Zerdüştlükten oluşan bir yapı. Ezidilerin bölgesi stratejik bir bölge, Musul ile Suriye arasında yer alıyor. Fakat biz kesinlikle bunların öldürülmesine karşıyız, bunların vatandaşlık hakkı var. Evet, bunlar din açısından bizimle aynı değil ama bunların vatandaşlık hakları vardır. Bizim bölgemizde Kakaie diye bir topluluk var, aynı Ezidiler benzeri. Bir köy, bir beldedir. Bu bölgeyi koruyoruz mesela. Hatta bunları laiklere karşı koruduk. Laikler bile bunlardan rahatsız ama biz bu tür azınlık topluluklara yönelik saldırıları engelliyoruz. Çünkü bunların yaşam hakkı var. Ama Ezidilerin şu anda soykırıma tutulduğu haberleri abartılıdır. Öyle bir şey yoktur.

Sayın Abdülaziz, Barzani’nin, İran’ın Kürdistan’a silah yardımı yaptığına ilişkin açıklaması oldu. Bu karşılıklı ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürdistan Bölgesi, İran için stratejik bir öneme sahiptir. İran, IŞİD’in Kürdistan Bölgesi’nde etkili olmasını istemiyor. Çünkü bölgesinde bir tehdit olarak algılıyor. Şu anda Kürdistan, İran ile IŞİD arasında bir nevi tampon bölge vazifesi görüyor. İran, bu tampon bölgede IŞİD’in etkili olmasını istemiyor. İran’ın silah vermesi İran açısından anlaşılır ve makul bir dudumdur.

Sayın Abdülaziz, sizin Irak konusunda çözüm perspektifiniz nedir? Siz nasıl bir Irak tasavvur ediyorsunuz?

Biz aslında konfederatif bir Irak tasavvur ediyoruz. Çünkü şu anda üç bölge var ve bölgelerin esnek bir yapı içinde bir arada olmalarını savunuyoruz. Biz Kürtlerin, Sünnilerin haklarının tamamen verilmesi durumunda Irak’ın tamamen bölünmesine karşıyız. Ancak Irak’ın tamamen birleşmesine de karşıyız. Bu, Irak’ın gerçekleriyle uyuşmuyor. Kimse Erbil’de veya Süleymaniye’de, Irak merkezi hükümetinin askerini görmek istemiyor. O bakımdan en makul, en gerçekçi çözüm; Irak’ta konfederasyonel bir yapının uygulanarak yaşanmasıdır. Yani mutlak bir bağımsızlık da belki çözüm olmayacağı gibi belki bir birlik olunması da çözüme götürmeyebilir. Ancak konfederatif bir yönetim tarzı Irak için çözüm olabilir. Tabii bu Konfederal Irak’ın üst kimliği de İslam olmalıdır. Bunu da ifade etmek lazım ki, herkes kendi alt yapı kimliğini korumalıdır. Ancak üst kimlik İslam olmalıdır, ümmet olmalıdır.

Amerika ve Avrupa ülkelerinin yaptıkları son açıklamalar ve silah yardımı yapacaklarını bildirmeleriyle Kürdistan’ı ‘önemsediklerini’ görüyoruz, sizce ne gibi çıkarları var?

Tabi bunun sebebi aslında Irak’ın diğer bölgeleriyle alakalı, çünkü şu anda Batılıların ve Amerikalıların Şii ya da Sünni bölgelerde kendilerine yer edinmelerinin yolu zorlaşmış durumdadır. Yani eğer Amerika ve Avrupalılar, Irak’ta var olacaklarsa ancak Kürdistan üzerinden var olabileceklerini hesap ediyorlar. O bakımdan Kürdistan’a özel bir önem veriyorlar. Onlara göre şu anda ayak basabilecekleri tek yer olarak Kürdistan kalmıştır. Bunun için önem veriyorlar. Çünkü başka bölgelerde pek şansları yok.

Türkiye ile Amerika’nın Irak üzerinde bazı görüş ayrılıkları olduğunu biliyoruz. Sizi ırak Kürdistan’ında ciddi faaliyetleri olan bir hareket olarak bu ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önce şunu söylemek lazım, Amerika’nın Irak Kürdistan’ıyla doğrudan bir teması yok. Bunu merkezi hükümet üzerinden yapıyor. Oysa Türkiye’nin doğrudan teması var ve bu durum Türkiye için büyük bir avantaj. Bu durumda Türkiye’nin konumunun bölgede zayıflayacağını ben şahsen düşünmüyorum. Çünkü Türkiye bu doğrudan ilişki kurabilmenin ürününü ve sonuçlarını güzel bir şekilde alıyor.

Sayın Abdülaziz, son olarak şunu sormak istiyorum, vasat çizgide duran Müslümanlar olarak karşı karşıya bulunduğumuz iki sorun var: Tekfirci zihniyet ve anlayış sorunu bir de kör milliyetçilik dediğimiz durum. Sizin bu hastalıklara karşı değerlendirmeleriniz neler ve ne tavsiye edersiniz?

Bizim gençlere tavsiyemiz şudur: Evvela kendi kendilerinin fetvacısı olmasınlar. Bu fetva verme işi herkesin yapabileceği şeyler değildir. Bu işin usulü, adabı, yolu yordamı var. Bu işi âlim olanlara, ehil olanlara bırakmak lazım. Ayrıca ifrat ve tefritten uzak durmak gerek, vasat olmak lazım. Ne dünyadaki herkesi mümin görelim, mürcie anlayışına sahip olalım, ne de herkesi tekfir eden anlayışa sahip olmak gerekir. Elbette dünyada kâfir de var, Müslüman da var. Bu dengeyi iyi bilmek lazım. Diğer konuya gelince, tabi mazlumu savunmak, kendi halkını savunmak ayrı bir şeydir. Kör bir taassupla, milliyetçilikle kendi değerlerini, dilini inkâr etmek ayrı bir şeydir. Biz Kürdistan İslami Hareketi olarak, Saddam’a karşı mücadele ettik. Fakat biz bu mücadeleyi tamamen Kürtçülük saikiyle yapmadık, mazluma destek vermek amacıyla yaptık. Biz kesinlikle mazlumun yanında olmak zorundayız. Bir halkın baskıya maruz kalmasına, asimile edilmesine karşıyız. Ancak bu bizim üst kimlik olan İslam’ı inkar etmemiz anlamına gelmez. Biz yine üst kimlik olarak ümmet diyoruz, İslam diyoruz. Fakat mazlumları desteklemek zorundayız. Bu bir nevi Hilfulfudul gibi bir şeydir. Resulullah’ın (s.a.v.) katılmış olduğu Hilfulfudul, mazlumları desteklemek gibi bir şeydir. O bakımdan biz kesinlikle kokuşmuş taassuba, milliyetçiliğe karşıyız. Bunun kimseye faydası yoktur. Kürdistan İslami Hareketi olarak Irak’taki bütün yapılarla çok sağlam, çok güçlü ilişkilerimiz vardır. Hatta bizim şûramızda Araplar ve Türkmenler de vardı zamanında. Yani bizim hareketimiz hiçbir zaman milliyetçi bir çizgiye kaymamıştır, kaymayacaktır. Ancak bu dengeyi sağlamak lazım. Kendi kültürünü, kendi dilini savunurken kör bir taassuba düşmemek ve ümmet mefhumundan uzaklaşmamak lazım. Aynı şekilde bunları tamamen de ihmal etmemek lazım. Çünkü bunları ihmal etmek de sorundur. Halk arasında sizin söz söyleme hakkınızı kısıtlayan bir durumdur. Bu vasat çizgiyi, bu dengeyi korumak dikkat etmek lazım.

-Sayın Şeyh İrfan Ali Abdulaziz, verdiğiniz bu çok değerli bilgilerden ötürü teşekkür ediyoruz.

-Ben teşekkür ediyorum.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kürdistan Haberleri

Serokatiya Herêma Kurdistanê der heqê Nêçîrvan Barzanî daxuyanî da
Güney Kürdistan'da nüfus sayımının ön sonuçları açıklandı
Güney Kürdistan Parlamentosu seçimlerinin resmi sonuçları açıklandı
Güney Kürdistan'da milletvekili seçimleri için halk sandık başına gitti
Neçirvan Barzani bugün Ankara'ya geliyor