Hatta Türkiye basınında çıkan haberlerde, PKK’nın çekilmesinden endişe eden İran’ın örgüte, bundan vazgeçmesi karşılığında “ağır silahlar sağlamayı vadettiği” iddia edildi.
Peki, iki yıl önce Türkiye ile birlikte örgüte karşı Kandil bölgesinde eşgüdümlü askeri operasyon düzenleyen İran, bugün kendisini bu denklemin dışında bulabileceğini öngöremedi mi?
İran'ın B-planı?
Diplomasi ve dış ilişkiler alanında son derece başarılı görülen İran rejimi, bu duruma karşı bir B-planı geliştirmekte başarısız mı oldu?
Güney Alabama Üniversitesi’nden Kürt sorunu uzmanı İranlı Profesör Nader Entessar’a göre Tahran yönetimi, PKK konusunda "elinden geleni yaptı, ancak imkânları dardı."
“Çünkü İran’ın zaten PKK üzerinde ciddi bir nüfuzu hiçbir zaman olmadı” diyen Entessar, “Ancak, duruma karşı bugün de, nasıl bir taktik geliştireceklerine karar vermiş gibi görünmediklerine baktığımızda hazırlıksız yakalandıkları söylenebilir.” diye de ekliyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan’a bağlılığını açıktan ilan eden Suriye’deki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) tutum değiştirip Esad rejimine karşı saldırı pozisyonuna geçmesi durumunda, İran’ın başlıca müttefiki konumundaki ülkede dengeler değişebilir.
Irak’ta Nuri el Maliki yönetimiyle başta petrol olmak üzere bir dizi konuda gerginlik yaşayan Kürdistan Bölgesel Yönetimi, PKK ile şiddet sarmalına son vermiş bir Türk hükümetiyle daha yakın ilişkiler geliştirebilir.
Ayrıca, Entessar’a göre, “Kürdistan hükümetinin PKK-PJAK tehdidini İran’a karşı kullanıp, İran’dan taviz koparması da gündeme gelebilir.”
PKK ile çözüm görüşmelerinin İran’ı memnun etmeyeceği düşünülebilecek bir başka sonucu ise, örgütün, silahlı şiddeti ve siyasi hamleleriyle İran’ın rakibi olan Türkiye’yi zayıflatması durumunun ortadan kalkması.
Tahran'ın somut kaygısı
Ancak, İran ve bölge politikaları uzmanı Mehdi Talati’ye göre Tahran’ın, uluslararası dengelerin değişmesi ve bir rakip olarak Türkiye’nin güç kazanmasından çok daha somut kaygıları var.
Talati, “İran yönetimi asıl olarak, Türkiye’den çıkan silahlı PKK’lıların, çekildikten sonra PJAK’a destek olup İran’a yönelip yönelmeyeceklerinden endişe ediyor.” diyor.
BBC Farsça’nın İstanbul’daki muhabiri Jiyar Gol, İran medyasının muhafazakârlara yakın kanatlarının, şimdiden PKK militanlarının İran sınırına konuşlandıkları yolunda yayın yaptıklarını söylüyor.
PJAK ile İran askeri birlikleri, örgütün kurulduğu 2004 yılından 2011’e kadar inişli çıkışlı bir çatışma sürecinden geçmişti.
Bu dönemin sonlarına doğru PKK’nin yürütmedeki yöneticisi Murat Karayılan, PJAK ile İran arasındaki çatışmaları azaltmak için defalarca girişimlerde bulunmuştu.
Talati, örgütün İran’la ilişkilerinde çoğu zaman, pazarlık gücü çok zayıf bir pozisyonda kaldığı değerlendirmesini yapıyor.
İranlı uzmana göre Tahran-PKK ilişkilerinin nasıl seyredeceğini şimdiye kadar asıl belirleyen İran-Türkiye ilişkilerinin seyri oldu.
Hatta Murat Karayılan’ın bir görüşme sırasında İranlı yetkililer tarafından alıkonulduğu ve daha sonra serbest bırakıldığı dahi iddia edildi.
Profesör Entessar, PJAK’ın İran’a karşı ciddi bir tehdit arz etmek için yeterince güçlü olmadığını, ancak PKK militanlarının da katılımıyla birlikte tehdidin ciddi bir düzeye çıkabileceğini söylüyor.
Şemdinli kontrolünde İran faktörü
Ancak örgütün, şu aşamada İran’la bir çatışmaya girmeye hazırlandığına dair henüz ciddi bir veri yok.
PJAK ile İran arasında hâlâ bir çatışmasızlık durumu yaşanıyor.
PKK’ya yakın kaynaklar, İran’ın PKK’ya yönelik baskısını azaltmasının, örgütün geçen yıl Şemdinli’yi haftalarca kontrol altında tutabilmesinde ciddi bir önemi olduğunu belirtiyor.
Zira saldırıya Kuzey Irak’tan gelerek destek veren militanların, Hakkari’ye giriş-çıkışlarında Irak sınırının yanı sıra, kontrollerin gevşetildiği İran sınırını da kullandıkları iddia ediliyor.
PKK’nın Suriye’de Esad yönetimine karşı, rejim değişikliği isteyen ülkelerin istediği çizgide hareket etmeye başladığının işaretleri de henüz netleşmiş değil.
Ancak, Türkiye-PKK görüşmelerinin arkasında, İran’a karşı içinde Türkiye’nin de yer alacağı bir blok oluşturulması boyutunun da bulunduğu iddiası basında sıklıkla işleniyor.
"PKK Şii-Sünni kamplaşmasının dışında"
Entessar’a göre ise İran yönetimi, PKK’yı Şii-Sünni çatışmasında bu kamplardan birinde yer alabilecek bir örgüt olarak değil, kendi amaçları olan, bu kamplaşmanın dışında bir örgüt olarak değerlendiriyor.
Mevcut durumda İran’ı en çok zorlayacak unsurlardan birinin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkiler olabileceğini belirten Entessar, “Geçmişte bu bölge ile İran’ın ilişkilerini dengeleyen Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani oluyordu. Şimdi ise hasta olan Talabani bu denklemde bir faktör değil.” diyor.
İranlı uzmana göre, Talabani’nin yerine Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin başına kimin geçeceği büyük önem arz ediyor.
Eğer KYB’nin başına İran’la ilişkileri iyi olan Noşirwan Mustafa geçerse, ilişkideki denge devam edebilir, uzmana göre.
"Bölgede Kürt sorunuyla karşı karşıya olan tek ülke İran olursa, bu ülke için büyük bir tehlike anlamına gelir."
Mehdi Talati
“AK Parti hükümetinin samimi olup olmadığını söylemek için erken olduğunu” belirten Talati ise İran için en büyük tehlikenin, Türkiye’deki Kürt sorununun gerçekten çözülmesi olacağını söylüyor.
Sorunun çözülmesinin Orta Doğu’da dengeleri etkileyeceğini belirten Talati, şöyle devam ediyor:
“Kürtlerin, Irak’ın ardından, Türkiye’de ve sonrasında Suriye’de de sorunlarının çözülmesiyle birlikte, bölgede Kürt sorunuyla karşı karşıya olan tek ülke İran olabilir ve bu da ülke için büyük bir tehlike anlamına gelir.”
BBC Türkçe