ABD ve Batı dünyası 1979'da en büyük müttefiği Şah Rıza Pehlevi ve Şehinşahlık rejimini kaybetmişti. İmam Humeyni (ra) önderliğinde gerçekleşen İslam Devrimi dünyada büyük yankılar uyandırdı. Bölgemizde gerçekleşen bu önemli olay, ABD ve bölgedeki müttefikleri israil ve gerici Arap rejimlerini telaşa düşürmüştü.
Batı emperyalizmine meydan okuyan bu çıkışın yok edilmesi, en azından durdurulması için hemen düğmeye basıldı. Saddam Hüseyin'i İran'a saldırttılar . Sekiz yıl süren Irak-İran savaşının faturası her iki taraf için de büyük oldu. Akabinde gerçekleşen Kuveyt işgali ile Saddam Hüseyin ve diktatör Baas rejiminin ipi çekildi. 2003 yılında Irak işgal edildi; ordusu dağıtıldı ve Saddam Hüseyin idam edildi.
Bu kısa özeti şunun için yaptım: Bugün bölgemizde gelişen hemen bütün huzursuzlukların ana temel nedeni, ABD'nin kendisine karşı duran her hareketi yok etme, rayından saptırma hakkını kendinde bulan zorba tavrıdır. Afganistan ve Irak'ın işgali, bugün coğrafyamızda oluşan acı tablonun ana nedeni olmuştur. Bu her iki ülkenin işgali, peşinden şiddeti, mezhepçi ve etnik çatışmaları doğuran esas sebeptir. Bu açıdan bakılınca İmam Humeyni'nin meşhur ifadesiyle en büyük ŞEYTAN Amerikadır. Amerika ve Batı dünyasının bölgemiz üzerindeki vesayeti kalkmadıkça yaşanan acı olaylar da son bulmayacaktır.
P5+1 (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya) devletleri ile İran arasında imzalanan anlaşma tamamıyla İran'ın bir zaferidir. 22 aydan beri devam eden çetin görüşmelerin sonucunda 14 Temmuz günü Viyana'da taraflar anlaşmanın imzalarını attılar.
İran varılan bu anlaşma ile çok şey kazandı. Bu anlaşma İranlıların İslam Devrimi'nden sonra gerçekleştirdikleri en büyük zaferdir denilebilir. Devrimin gerçekleştiği 1979'dan beri ağır ekonomik, siyasi ve askeri baskı ve ambargolara maruz kalan İran, varılan bu anlaşma ile sıkıntılardan kurtulmaya başlayacaktır. İlk etapta 120 milyar dolar dondurulmuş hesaplarına ulaşabilecek, yıllardan beri ambargolar sebebiyle eskimiş yapılarını yenileme imkânına kavuşacaktır.
Anlaşma sonrasında İran uluslararası ekonomi çevrelerinin bir numaralı ilgi odağı olmuş durumda. Daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan Batılı devletlerin Tahran'a bilet alma yarışına girdikleri haberleri gelmeye başladı bile. İran pastasından aslan payını batılı şirketlerin alması bekleniyor. Türkiye'nin İran ile bölgesel politikalarında ters düşmesi, bu pastadan alacağı pay oranına da olumsuz yansımada bulunacaktır.
İran İslam Cumhuriyeti dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney yaptığı açıklamada, varılan anlaşmanın İran'ın bölgesel politikalarında bir değişiklik yapmayacağı ve İran'ın ABD'ye boyun eğmeyeceğini söyledi. İşte İran'ın bütün gücü bu kararlı tavrında yatıyor. Yıllardır baskılara boyun eğmeyen İran sonunda Batı dünyasını anlaşmaya razı edebildi.
Bence bu anlaşmanın İran'a sağladığı en büyük avantaj, kendisine karşı duran cephede yarıklar oluşturması ve ülkeyi kuvvetli bir savaş riskinden uzaklaştırmış olmasıdır. İran yıllardır israil ve körfez ülkelerinin ABD nezdindeki baskıları ile bir saldırı riski yaşıyordu. Ama artık varılan bu anlaşma ile israil de, zengin körfez ülkeleri de İran'a saldırı konusunda ABD'yi arkalarında bulma imkânını kaybetmiş görünüyorlar. Bu sebepten dolayı bu anlaşmaya en çok bu ülkelerin öfke duyduğunu görüyoruz.
Zengin körfez ülkeleri kendilerini en önemli müttefikleri ABD tarafından arkadan hançerlenmiş hissediyorlar. Siyonist Benyamin Netanyahu'nun yüzündeki öfke ise görülmeye değer. israil'in Batı dünyasının şımarık çocuğu olma avantajını kaybetme dönemi yakın mıdır acaba? Bu soruya ‘evet' veya ‘hayır' diye cevap vermek için henüz zaman erken, ama işlerin eskisi gibi gitmeyeceği de belli.
Anlaşılan o ki, ABD artık İran ile yaptığı bu anlaşma ile Ortadoğu politikalarında önemli değişiklikler yapacağının sinyalini vermiş bulunuyor. Bundan sonraki dönemde israil ve zengin körfez ülkeleri ne yapar, bu anlaşma ile daha da güç kazanan bir İran'ın bölgesel konulardaki tavrı nasıl olur ve bölgemiz bundan nasıl etkilenir? Sorularının cevabını da bir başka yazıya bırakalım.