Geride bıraktığımız haftada işgalci israil'in sözde meclisinde Yahudi ulus devlet yasası 55 ret oyuna karşı 62 evet oyuyla kabul edildi. Yasanın meclisten geçmesinden sonra İslam âlemi başta olmak üzere vicdan sahibi uluslararası toplum işgalci rejime ve destekçilerine tepki gösterdi.
Terör rejimi israil'in zulümlerine ve hukuk dışı uygulamalarına karşı verilen tepkilerin yeterli olmadığı herkesin malumudur. Çok daha sert ve ciddi tepkilerin verilmesi ve bazı yaptırımların uygulanması gerekmektedir.
Biliyoruz ki bugüne kadar işgalcilerin yapmış olduğu bütün zulüm ve katliamlara ümmetin civanmert fertleri tarafından ciddi tepkiler gösterildi. Devletin resmi kurumları ve idarecileri israil'i en sert biçimde kınadı. BM, İİT, Arap Birliği ve insan hakları alanında faaliyetler yürüten onlarca uluslararası hareket siyonistleri uyarıp yaptıklarının kabul edilemez olduğunu açıkladı.
Peki, sonuç ne oldu? İşgalci israil 1948'den bugüne yapmış olduğu katliamlarına son verdi mi? Zulümlerden ve yasa dışı uygulamalardan dolayı geri adım attı mı? israil, işlediği katliamlardan dolayı mahkemeler önünde hesap verdi mi? Masum ve savunmasız insanların üzerine bombalar yağdıran katiller topluluğundan hesap soruldu mu? israil'i kınayan devletler, israil'le ilişkilerini kesti mi? israil'i devlet olarak tanıyan ülkeler bu kararlarından vazgeçip, israil'in bir işgal çetesi olduğunu tüm dünyaya ilan ettiler mi?
Ne yazık ki bunların hiçbiri olmadı. Bunlar olmayınca siyonist çete katliamlarına, zulümlerine ve insanlık dışı uygulamalarına aralıksız devam etti.
Son tahlilde, Filistin topraklarının tümünü işgal etmek üzeredir insanlık düşmanı yönetim. Kabul edilemez bu işgale de yasal kılıf bulmuştur israil.
Kabul edilen ulus devlet yasasıyla fiili olarak sürdürülen işgal ve hukuk dışı siyonist ırkçı uygulamalar yasal zemine oturtulup sistematik hale getirilmiştir. Yahudi ulus devlet yasasıyla; Filistin topraklarının gerçek sahibi olan Müslümanların hakları yok sayılmış, o topraklarda yaşayanlar “Yahudiler” ve “ötekiler” diye sınıflandırılmıştır. Bundan böyle, Yahudi olmayan her millet ikinci sınıf insan muamelesi görecektir.
Evrensel hukuk ilkeleriyle asla bağdaşmayan ve ırkçılığı meşrulaştıran bu yasayla Filistin toprakları üzerinde söz hakkına sahip tek milletin Yahudiler olduğu, bu toprakların asıl sahibi olan Filistinlilerin ise işgalci olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca bu ırkçı yasada, 1948'de yerlerinden çıkartılan Filistinlilere geri dönüş hakkı verilmezken, dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Yahudilere ise geri dönüş hakkı verilmiştir. Yine bu yasada, Kudüs israil'in başkenti olarak ilan edilmiştir.
Evet, bu mezkûr maddelerin tümü bir önceki hafta siyonist mecliste kabul edilen Yahudi ulus devlet yasasında yer alıyor.
Bizce bu kararların tümü yok hükmündedir. Filistin halkını kendi anavatanlarından yasal olarak silme çabasını ifade eden bu ırkçı girişimi asla kabul etmiyoruz. Bu tür yasa ve kararlar hakikatte hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Kudüs israil'in başkenti değildir, Filistinlilerin başkenti olarak kalmaya devam edecektir. Filistin topraklarının asıl sahibi Filistinli Müslümanlardır, işgalci siyonistler asla bu kutsal toprakların sahibi olamayacaklardır.
İslam âlemi bu faşist yasaya karşı sessiz kalmayacak, elbette gerekli mukabelede bulunacaktır. israil'in sömürgeci ABD'nin desteğiyle yapmış olduğu hukuksuzluklara ve çağdışı uygulamalara en etkili cevabı barış ve gerçek adalet için faaliyet yürüten insan hakları savunucuları ve uluslararası vicdanlı toplum verecektir. İnanıyoruz ki, insanlık ailesinin başına bela olmuş siyonist ırkçıların vicdanlarda mahkûm edileceği günler elbette çok yakındır.