Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı yeni iş güvenliği paketini İLKHA’ya değerlendiren, A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Makine Mühendisi Hülya Varlık, paketin içinden çıkan kararların zaten daha önce de var olduğunu ancak kararların alınması ile uygulanması arasında ciddi tutarsızlıkların bulunduğunu belirtti.
Varlık, ülkemizde özellikle maden ve inşaat sektörlerinde son bir yıl içinde yaşanan ve toplu ölümler ile sonuçlanan iş kazalarından sonra devlet tarafından mevcut iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında bazı değişikliklerin yapılmaya çalışıldığını ve bunun sonucu olarak yeni iş güvenliği paketini Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığını hatırlattı.
Varlık, “Yeni iş güvenliği paketinde yer alan tehlikeli işlerde çalışanların mesleki eğitim alma zorunluluğu 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı iş kanununun 85’inci maddesinde zaten var olmasına rağmen bu eğitimlerin nasıl ve kimler tarafından verileceği konusu netlik kazanmamış olması nedeniyle teftişlerde üzerinde durulamayan bir konu.”dedi.
“Kararların alınması ile uygulanması arasında ciddi tutarsızlık var”
Kararların alınması ile uygulanması arasında ciddi tutarsızlıkların olduğunu belirten Varlık, Türkiye’ de zaten var olan ama uygulanmayan kararların yeni alınıyormuş gibi gösterilmesinin iş hayatına olumlu katkı sağlamayacağı düşüncesinde olduğunu vurguladı.
“Madenlerde daimi ve teknik nezaretçinin, inşaat şantiyelerinde, şantiye şeflerinin iş güvenliği uzmanı olma zorunluluğu getirilmesi biz iş güvenliği uzmanlarının da istediği ve mantıklı bakıldığında da olması gerekendir.” diyen Varlık, “Tehlikeli işlerde çalışanların nasıl mesleki eğitim alması zorunlu ise iş güvenliği uzmanının da mesleki bilgi ve tecrübesinin bulunduğu sektörde sorumluluğunu yüklenmesi en doğrusu olacaktır.”şeklinde konuştu.
“İş güvenliği uzmanlarının mesleki yetkinliklerinde görev alma zorunluluğu getirilmeli”
Yeni iş güvenliği paketinde maden ve inşaat iş kolları için zorunluluk getirildiğini ifade eden Varlık , “Bence diğer sektörlerde de iş güvenliği uzmanlarının mesleki yetkinlikleri çerçevesinde görev almalarının zorunluluğu getirilmeliydi.”dedi.
Maden işçilerine özel hayat sigortasının yeni iş güvenliği paketinde yer almaması gerektiği düşüncesinde olduğunu söyleyen Varlık, bu durumun kaza sonrası işverene gelecek mali yükün azaltılmasını sağlamak amacıyla pakete konulmuş bir madde gibi göründüğünü savundu. Varlık, “İş sağlığı ve güvenliğinin ana düşüncesine tamamen zıt bir düşünce olur. Kaldı ki devletin bile yetersiz kaldığı maden ve inşaat şantiyelerinin denetiminin özel sigorta şirketlerince yapılacağının düşünülmesi de hiç mantıklı değildir.”diye konuştu.
“Konu sadece madenler ve inşaat şantiyeleri ile sınırlı değildir…”
Türkiye’de yeni kararlar almanın, yeni düzenlemeler yapmanın kolay olduğunu ama uygulamanın çok zor olduğunu ifade eden Varlık, “Yeni iş güvenliği paketinin iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarına katkısı elbette ki olacaktır ama konu sadece madenler ve inşaat şantiyeleri ile sınırlı değildir. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatına bir bütün olarak bakılmalı, bu konuda çalışan biz iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, diğer sağlık personelleri, işçiler ve işverenler ve çalışma hayatında var olan tüm unsurların bir araya gelerek, sorunların ve çözümlerin tartışılacağı platformlar yaratılmalı, çalıştaylar yapılmalı, çıkan sonuçlar mevzuat kapsamında değerlendirilmelidir.”diye belirtti.
Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’ in 2009-2013 tarihleri arasını kapsayan T.C. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Politika Belgesi II’de yazılı önsözünü aktaran Varlık, ön sözdeki şu ifadelere yer verdi: “İş sağlığı ve güvenliği alanında Bakanlığımız tarafından hazırlanan mevzuat ve yapılan denetimler çözüme katkıda bulunsa da kalıcı olan ve asıl hedefimiz, mesleki eğitimlerle iş sağlığı ve güvenliğinin işçilerimiz ve işverenlerimiz tarafından ortak bir bilince dönüştürülmesidir.”
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Varlık, “Son olarak; sorumluluğumuz, yaşadıklarımıza göre mevzuatı değiştirmek olmamalı. Sorumluluğumuz; akla, mantığa, bilime ve fenne uygun mevzuatı bir kez oluşturup, iş sağlığı ve güvenliğinin ana konusu olan, çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamaya yönelik uygulamaları desteklemek, denetlemek, çözüm ortağı olmak olmalı.”ifadelerini kullandı (Zeki Aras-İLKHA)