Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın tüm çalışanları kapsadığını söyledi. Çelik, "Yasa tümden uygulamaya girdiği zaman, laf çağdaşlığı değil, gerçek çağdaşlığı ortaya koyacak. Bu yasa ile aynı zamanda, işçi ve memur ayrımı kalkacak; yasa ile sadece işçiler değil aynı zamanda memurlar da iş güvenliği kapsamına girmiştir. Bundan önceki yasayla sadece toplam çalışanların yüzde 2'si iş güvenliği kapsamında idi. Yüzde 98'inde bir güvence yoktu." dedi.
Bakan Çelik, yeni hazırlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın Eskişehir'deki tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yasanın kuralcılık değil önleyici bir özelliği olduğunu belirtti. Çelik, "Bu yasanın önemi, olmadan, ölmeden önce önlem almaktır. Yani ölmeden önce 'seni ölüme götüren ortamı yok edelim' diyor. Göreceksiniz, yasa tümden uygulamaya girdiği zaman, lafta değil, gerçek çağdaşlığı ortaya koyacak." ifadesine yer verdi. Çelik, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın iş ve işverenlere de büyük katkı sunduğunu vurgulayarak, "İş güvenliği sağlığı tedbirlerini artırırsak bu durum Türkiye'de iş ve işverene yüzde 92 imaj katkısı, yüzde 98 üretim artışı, yüzde 85 de ürün kalitesi sağlayacak. Bu durum işveren için uzun vadede tasarruf sağlıyor." diye konuştu.
"TÜRKİYE 1. SINIF ÜLKE, ARTIK KALİTE VE REKABETTE YARIŞMALI"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'nin her geçen gelişen ve büyüyen bir ülke olduğunu kaydetti. Türkiye'de ekonomik krizden bu yana 4 senede 4 milyon istihdam, ihracatın da 150 milyar dolar olarak gerçekleştiğinin altını çizen Bakan Çelik, "2012'de yüzde 83 büyüdük. Bunu hükümet olarak biz yapmadık, sanayicimizle, halkımızla hep birlikte yaptık." ifadesini kullandı.
"Dünyada artık ekmek aslanın ağzında falan değil midesinde." diyen Bakan Çelik, şöyle devam etti: "Bunun için de rekabet lazım. Türkiye artık 3. dünya ülkesi değil. Birinci sınıf ülkeler arasında yer alıyor. Bunun için Türkiye artık kalite ve markada rekabet etmeli, yarışmalıdır. Türkiye artık daha da gelişiyor. Artık Türkiye daha da gelişmek için marka ve kalite düzeyini artırmalıdır ve artırmaktadır. Ama bunu yaparken de bilinçli yapılmalıdır. Bakın asgari ücrete de baktığınızda sürekli artış, yükseliş vardır. Bu da Türkiye'nin geliştiğini göstermektedir. Bu işverene de ağır gelmektedir. Ama gelişmek, yükselmek için bunu yapmak gerekiyor. Diğer gelişmeyen ülkelere bakın, hepsinde asgari ücret çok düşüktür. Türkiye'de ise her geçen gün artmaktadır. Bu da Türkiye'nin geliştiğini göstermektedir."
"DÜNYADA İŞ KAZALARI NEDENİYLE YILDA BİR KOSOVA, MOĞOLİSTAN YOK OLUYOR"
Çalışma hayatının sadece Türkiye'nin değil dünyanın sorunu olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, dünyada 3 milyar işgücü olduğunu ve bunların karşılaştığı riskler olduğunu dile getirdi. "Örneğin dünyada her gün bir milyon iş kazası meydana geliyor. Her yıl 2,3 milyon kişi iş kazası ve meslek hayatı nedeniyle hayatını kaybediyor." diyen Bakan Çelik, şöyle konuştu: "Dünyada 1 dakikada 4 kişi iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu ne demek biliyor musunuz, bir senede Moğolistan, Kosova, Bosna Hersek ülkesi kadar insan dünyada her yıl hayatını kaybediyor ve bir ülke yok oluyor. Türkiye'de ise iş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle günde 172 iş kazası oluyor, günde en az bu sebeple ortalama 3 kişi ölüyor."
İş güvenliği sağlığı tedbirlerinin artırılmasının iş ve işverene de büyük katkı sunacağını ifade eden Bakan Çelik, "Bu Türkiye'de iş ve işverene yüzde 92 imaj katkısı, yüzde 98 üretim artışı, yüzde 85 de ürün kalitesi sağlıyor. Bu durum işveren için uzun vadede tasarruf kazandırıyor. İş yeri güvenliği ve işçi sağlığı için harcanan bir lira uzun vadede işverene iki liralık fayda ve tasarruf sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.
"HEDEFİMİZ İŞ KAZASI VE ÖLÜMLERİNDE DÜNYA ORTALAMASININ ALTINA İNMEK"
Dünyada her yıl iş kazası ve ölümleriyle ilgili maddi kaybın 600 milyar dolar ile 2.4 trilyon dolar arasında değiştiğine dikkat çeken Bakan Çelik, Türkiye'nin iş kazası ve ölümlerinden dolayı yıllık 7.7 milyar dolar maddi kaybı olduğunu anlattı. İş ve meslek hastalığı kazalarıyla ilgili olarak asıl olanın insan kaybının önüne geçmek olduğunu dile getiren Bakan Çelik, şöyle konuştu: "Türkiye'de 2002 ile 2012 yılları arasında iş yeri sayısında yüzde yüz 5'lik artış, işçi sayısında ise yüzde 24'lük artış var. 2002'de 100 bin işçi de 16,8'lik bir iş kazası ve meslek hastalıkları kazası meydana gelirken, 2012'de bu rakam 100 bin işçide 7,6'ya gerilemiştir. Bu durum, işçi ve iş yeri sayısı iki katına çıkmasına rağmen gerilemiştir. Avrupa'nın ortalaması yüzde 4'tür. Biz oranı yakalamaya ve altına düşürmek için çalışıyoruz."
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın kuralcılık değil önleyici bir özelliği olduğuna işaret eden Bakan Çelik, şu hususlara dikkat çekti: "Bu yasanın önemi, olmadan ve ölmeden önce önlem almaktır. Yani 'ölmeden önce seni ölüme götüren ortamı yok edelim, kazasız şekle çevirelim' diyor. Bu yasa tüm çalışanları kapsıyor. Yasa tümden uygulamaya girdiği zaman, laf çağdaşlığı değil, gerçek çağdaşlığı ortaya koyacak. Bu yasa ile aynı zamanda, işçi ve memur ayrımı kalkarak çalışanlar kavramı getirilmiş ve tüm çalışanlar yasa ile güvence altına alınmıştır. İş güvenliği yasası ile işçiler değil aynı zamanda memurlar da iş güvenliği kapsamına girmiştir. Bundan önceki yasayla sadece toplam çalışanların yüzde 2'si iş güvenliği kapsamında idi. Yüzde 98'inde bir güvence yoktu."
Tehlikeli ve çok tehlikeli olan ve 1 ile 9 işçinin çalıştığı iş yerlerindeki iş kazası ve meslek hastalıkları ile ölümlerinden kaynaklanan zararları kamunun karşılayacağını belirten Bakan Çelik, bunun piyasada yanlış yorumlandığını kaydetti. Çelik, 500 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerlerinde iş hekimi ile iş güvenliği ve sağlığı uzmanı çalıştırılmak zorunda olduğunu vurguladı.