Siyonist işgalci rejim yeri gelince laik, milliyetçi, liberal, Batıcı Müslümanlarla anlaşabilir, uzlaşabilir, kendince orta bir yol da bulabilir. Ama takvalı, dindar, mücadeleci Müslümanlar söz konusu olunca kırmızı görmüş boğaya dönüyor. Asıl düşmanlarının takvalı, inkılapçı Müslümanlar olduğunu biliyor, onların elleriyle yıkılacağının da farkında. Bu yüzden tüm enerjisini takvalı Müslümanların gücünü zayıflatmak, birliklerini dağıtmak, aralarında fitne yaratmak için harcıyor. Dünyadaki, özellikle de Arap âlemindeki; Irak, Yemen, Lübnan, Filistin, Suriye, Libya, Mısır, Sudan, Bahreyn, S. Arabistan ve diğer yerlerdeki mücadeleci, takvalı Müslümanları fitnelerle, iç karmaşayla meşgul etmek, böylece etkisiz hale getirmek için uğraşıyor. İslam ümmetinin iki önemli gücünü, İran ve Türkiye’yi de Arap âlemindeki halklara düşman göstermeye çalışarak, bin bir komplo ve tuzakla uğraştırarak devre dışı bırakma mücadelesi veriyor. Bunları yaparken de büyük şeytan Amerika’dan ve ümmete musallat olmuş hain, zorba, laik, Batıcı yönetimlerden destek alıyor.
Yahudiler en az Müslümanlar kadar Kur’an’ın verdiği haberlere inanıyorlar. Onlar Kur’an’ı iyi tanıyorlar. Kur’an’ın deyimiyle İslam’ın Peygamberini kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanıyorlar. Ama taassupları, dünyevi hırsları, tapındıkları çıkarları, kibirleri onları bu hakikati itiraftan alıkoyuyor. Lakin dışarıya karşı itiraf etmeseler de Kur’an’ın kendileriyle ilgili açıklamalarını çok ciddiye alıyorlar ve buna göre proje geliştiriyorlar. Fitne yuvası, kanser tümörü, terör merkezi devletleriyle ilgili yıkılış haberlerinin, İsra Suresindeki haberin Allah tarafından verildiğini bildikleri halde akılsızca bunu engellemeye çalışıyorlar. Ümitsizce Allah’a kafa tutuyorlar, yıkılışlarını geciktirmek için hiçbir şeytanlıktan, çirkinlik ve hileden geri durmuyorlar.
İsrail Oğullarının kaderiyle ilgili Kur’an ayetlerini ve Hadisi şerifleri uzun uzun inceleyen, sağlam etütler yapan, derin bir tefekkürle konuyu anlamaya çalışan İslam düşünürlerinin birçoğu terör çetesinin takvalı Müslümanların elleriyle yıkılacağı, Mescid-i Aksa’nın, Kudüs’ün kurtarılacağı, Filistin topraklarının tekrar özgürleştirileceği sonucuna varmışlardır. Bu değerli düşünürlerden biri de Şehit Seyyid Kutub’tur.
İslam davasının aziz evladı Şehid Seyyid Kutub, Kur’an’a olan derin vukufiyetinden de faydalanarak İsra Suresinin Yahudilerden bahseden ayetlerinden şu sonucu çıkarmıştır: Siyonist işgalci rejim mutlaka yıkılacak, Kudüs kurtulacak, Filistin özgürleşecektir! Bunu da takvalı Müslümanlar yapacaktır.
Evet, siyonist çete de bunu biliyor. Tüm çabası ise bu hakikati geciktirme yönündedir. Takvalı, imanlı, salih kulların İslam topraklarında çoğalıp güç sahibi olmamaları için didiniyor. Bu uğurda dünyayı ateşe atmaktan, halklara büyük acılar yaşatmaktan, devletleri birbirleriyle çatıştırıp ülkeleri yıkıma uğratmaktan çekinmiyor.
Siyonist çete görevini yapıyor, kokuşmuş varlığını korumaya çalışıyor. Biz Müslümanlar da görevimizi yapmalıyız. Bu terör yuvasının insanlığı daha fazla tehdit etmesine, halklara daha fazla acı yaşatmasına engel olmak için Kur’an’ın istediği kullar olmalıyız. İmanlı, takvalı, güçlü kullar… Ahireti dünyaya tercih eden, şehadete sevdalı kullar… Ümmetin maslahatını her şeyden üstün tutan kullar… Vahdet iklimiyle ümmetin evlatlarını birleştirmiş, kurtuluşun birlik ve uhuvvetten geçtiğine inanmış kullar…
Biz salih kullar, takvalı kullar olmayı başaramazsak Allah bizim yerimize getireceği başka takvalı kullara Kudüs’ün kurtuluşunu nasip edecektir. Ama neden biz o takvalı, şanslı kullardan olmayalım? Bu mukaddes davaya sırt vererek, bu uğurda can vererek, izzeti kuşanarak cenneti garantileyen Müslümanlar arasında neden biz de olmayalım?