IŞİD'in düşmanları ve dostları

Emin GÜNEŞ

Biri bana Işid'in dostlarını say derse, bir başkası IŞİD'in dostu var mı ki diyebilir. Halbuki ben rahatlıkla dostları diye düşmanlarını sayabilirim. Zira her bir Işid düşmanı ülke, bir başka işid düşmanının da “düşmanı” konumundadır. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesi uyarınca Işid bir düşmanına yöneldiğinde o ülkenin dünyadaki diğer düşmanları Işid'e dost oluyorlar. Öncelikle şu tespitte bulunmalıyız. Işid, bir bakıma meşhur “Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur” anlayışı ile kendisine kendinden başka dost kabul etmiyor. Bu düşüncenin diğer bir ifade biçimi “ya bendensin ya da düşmanımsın”.

Işid, Şiilere saldırdığında Sünnileri, Sünnilere ya da Selefilere saldırdığında Şiileri mutlu edebiliyor. Terörün Türkçesi korkutmaktır. Işid gerçekten çok korkutucu; eylem gücü, deneyimleri, elindeki imkânlar, tabanın adeta beynelmilel oluşu vs. ile adeta dünyanın önemli bir kısmının ödünü patlatıyor. Dolayısıyla tek başına bu örgütle mücadelede zorlanan ülkeler koalisyonlar kuruyor ittifaklara giriyorlar. Yanılmıyorsam Işid'e karşı savaşan irili ufaklı ülke sayısı seksen civarındadır.

Dünyayı ateşe veren dünyanın kaymağını yiyen, özellikle İslâm dünyasını kan ve gözyaşına boğanların, Işid karşısında yer alması aslında açık olmasa da bu örgüte örtülü bir sempati topluyor. Düşünsenize dünyayı parselleyen iki süper güç ABD ve Rusya, Çin ve İngiltere, bütün bu alçaklığın zirvesindeki ülkelerin karşısında olmak nasıl bir duygu oluşturur insanda. Işid belki de bu alçak sömürgeci dünyanın acımasızlığı ve şiddeti karşısındaki acımasızlığı ile çekici hale geliyor. Küresel emperyalizm karşısında cesaretle duran bir örgüt Müslüman olmasa dahi kuşkusuz yine de başta Müslümanlar olmak üzere insanlığın sevgi ve sempatisini kazanırdı.

Öteden beri Küresel emperyalizme karşı cihad eden canını malını esirgemeyen örgütler ümmetin hayranlığını kazanmışlardır. Hele de israil'e karşı savaşanların, Kudüs'ün hürriyeti için savaşanların ya da savaşanlara destek verenlerin mezhebine bakılmaksızın çok büyük bir saygınlığa sahip olduklarını biliyoruz. İşte Işid bu konuda yanlış yerde duruyor. Maalesef sahada israil karşısında hiçbir etkinliği yok. Sünni, Şii, Selefi, Yezidi ve Hristiyanlarla mücadelesi ortada. Ancak Siyonizmle savaş ya da Kudüs'ün özgürlüğüne dair ciddi hiçbir eylemi yok.

Esasen Işid, Küresel emperyalizmle savaşırken bir başka savaşı ile de küresel emperyalizme hiç olmadığı kadar maddi ve manevi destek vermektedir. Şöyle ki, Işid Ümmetin üzerinde ittifak ettiği HAMAS'ı hedef almıştır. İhvan-ı Müslimini düşman kabul etmiştir. Afgan ve Çeçen cihadı ile Rusya'nın büyüleyici gücünü yerle bir eden El kaideyi karşısına almıştır. Suriye'de münhasıran Allah rızası için savaşan muhalefetin içerisinde görülmesine rağmen Batılıların düşmanca davrandıkları Ahrar-ı Şam'a ahlâk dışı insafsız saldırılarda bulunmuştur.

Ümmet içerisinde özellikle mücahitlerin kendi aralarındaki savaşı çok ağır manevi tahribata ve Müminlerde hayal kırıklığına neden olmaktadır. Konuyla ilgili duyduğum bir olay çok çarpıcıdır. Bir abimiz Afgan Cihadı sırasında elde ettiği yüklü bir miktar paranın tamamını mücahitlere gönderir. Babası bu para içinden kendisine bir inek almasını ister, ancak abimiz bunu dahi kabul etmez. Daha sonra Mücahit gurupların birbirleri ile savaşması, abimizde hayal kırıklığına neden olmuştur. Abimiz muhtemelen parasının bunların birbirlerini öldürmesinde kullanmasına mı yansın babasına almadığı ineğe mi yansın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.