ÇORUM - İskilipli Atıf Hoca, şehadetinin 87. yıl dönümünde memleketi Çorum'da düzenlenen programla anıldı.
Özgür-Der Çorum Şubesi tarafından düzenlenen programda, Atıf Hoca İskilip'teki kabri gidilip dualar edildi. Ardından Ulu cami'de kılınan öğle namazının ardından İskilip Halk Eğitim merkezi ziyaret edildi.
Daha sonra program, Çorum'da devam etti. İskilipli Atıf Hoca Okuma Salonu'nun da yer aldığı, Özgür-Der Çorum Şubesi'nin yeni binasında açılış ve sohbet yapıldı.
Açılışın ardından 18.00'de İskilipli Atıf Hoca ve uluslaşma sürecinin ele alındığı ve eğitimci Hüseyin Kır'ın yönettiği radyo programı, Çağrı Fm'de gerçekleştirildi.
Çorum Devlet Tiyatro salonunda düzenlenen "Şehid İskilipli Atıf Hoca'yı Anma Programı" 19.30'da Murat İslam'ın sunuculuğu ile başladı.
İsmail Bodur'un Kur'an tilaveti ve meal sunumunun ardından Özgür-Der Çorum Şube başkanı Bülent Gökgöz kısa bir selamlama konuşması yaptı.
Atıf Hoca tek adam ve tek parti diktatörlüğünün tarihini anlatır
Gökgöz kısaca şunları belirtti, "Atıf Hoca, Osmanlı'dan bakiye kalan toplumun İslami değerlerinin ve kanaat önderlerinin Batılılaştırma yolunda nasıl yok edilmeye çalışıldığının bir resmidir. Kendilerini İslam ümmeti altında tanımlayan ve İslami değerlerini, kimliklerini hedef alan uluslaştırma çabalarına karşı bir mücadelenin sembol ismidir aynı zamanda. Atıf Hoca, ümmetten ulusa çevrilen ve İslami değerlerinin yerine Batılı değerleri zorla benimsetmeye çalışan tek adam ve tek parti diktatörlüğünün tarihini anlatır bizlere."
Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ve araştırmacı-yazar Hamza Türkmen'in konuşmacı olarak katıldığı paneli, eğitimci-avukat Ömer Kılıç yönetti.
Menemen, Şeyh Said, İskilipli Atıf ve Dersim'de de aynı acılar yaşandı
Gecede konuşan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, "Çanakkale savaşının ardından koskoca bir imparatorluk tasfiye edildi. Cumhuriyet bu enkazın üzerine kuruldu ve tesbihin taneleri gibi dağıldık. Bizi bize kırdırdılar. Her açıdan bizler için büyük bir trajedi oldu. Çanakkale geçildi ve İstanbul işgal edildi. Anadolu işgal edildi. Arap Yarımadasında ve Afrika'da yeni rejimler ve yeni yöneticiler tayin edildi. Bizde de aynı durum yaşandı. Cumhuriyet ideolojisi dinde reform politikaları ile kendisine tehdit oluşturmayacak bir din üretmeye çalıştı. Ulus devletler kuruldu. Sınırları da yöneticileri de bu halk seçmedi. Resmi tarih gerçeği söylemiyor. Yeni devlet siyasetinin kökleşmesi için bütün muhalefet unsurlarına karşı tenkil, tehcir, taktil politikaları uygulandı ve Menemen, Şeyh Said, İskilipli Atıf ve Dersim'de de hep aynı acılar yaşandı" dedi.
İskilipliyi savunmak demek zulme karşı durmak demektir
İskilipli Atıf Hoca'yı konuşmanın bugünü konuşmak olduğunu belirten Dilipak; "Memurundan öğrencisine her sabah ant okutturuluyorsa hala İskilipli Atıf Hoca'nın neden idam edildiği sorusunun cevabı anlaşılmış değildir. İskilipli davasını çözemediğimiz için halen faili meçhuller yaşanıyor bu ülkede. Haksızlık kimden gelirse gelsin kime karşı olursa olsun Müslümanlar olarak karşısında yer almamız gerekir. İskilipliyi savunmak demek zulme karşı durmak demektir. Onu okuduğumuzda bilinç kazanamıyorsak tarih okumalarımız beyhudedir. Bizler İskilipli Atıf'ın manevi mirasçısı olabilecek miyiz, birer yaşayan İskilipli Atıf olabilecek miyiz önemli olan budur" dedi.
Dünkü Şapka zulmü ile bugünkü başörtüsü zulmü aynıdır
Aradaki sınırları kaldırıp, yeniden ulustan ümmet kimliğine dönülmesi gerektiğini savunan Dilipak; "O zaman İskilipli Atıf Hoca'nın hesabını görmüş, zafer kazanmış oluruz. Ulusal sınırlardan ve başımıza bela olmuş iktidarlardan kurtulacak iradeyi göstermeliyiz. Sadece Müslümanların haklarını değil tüm insanlık için umut olmalıyız. Geçmişi sorgulayıp bugünümüzü yeniden tanzim etmeliyiz. Geçmişin bilgi birikime ihtiyacımız var ve Atıf Hoca hatırasıyla halen içimizde yaşıyor ve bizlere yol gösteriyor.
Dünkü Şapka zulmü ile bugünkü başörtüsü zulmü aynıdır. Dün Dersim'de yaşananlar ile bugün Suriye'de yaşananlar da farklı değil. Tarihten ders almazsak tekerrür eder ve zalimlerin ellerindeki en büyük koz cahilliğimizdir" dedi.
Tüm bu acılar, Mustafa Kemal ve İnönü dönemlerinde yaşandı
Dilipak'ın ardından konuşmasına başlayan araştırmacı-yazar Hamza Türkmen, İskilipli Atıf Hoca'nın resmi tarihin karaladığı ve gerçeklerin gizlediği bir isim olduğunu belirtti. Hayrettin Karaman'ın çocukluğunda Çorum'da yaşadığı hatıralarını kendi dilinden aktaran Türkmen, Kur'an okumanın, hacca gitmenin, Arapça ezanın, İslami eğitimin yasaklandığı ve bir kısım camilerin kapatılıp medreselerin yok edildiği baskı dönemlerini hatırlattı. Tüm bu acıların Mustafa Kemal ve İnönü dönemlerinde yaşandığını ifade eden Türkmen, Osmanlıda 22 farklı etnik kimlik ve dilin olduğunu Cumhuriyetle birlikte Türkçülüğün dayatıldığını ve bugün yalanan etnik sorunların da buradan neşet ettiğini vurguladı.
İskilipli Atıf Hoca'nın mezarına uzun ve gizli uğraşlar sonucunda ulaşıldığına dikkat çeken Türkmen özetle şunları söyledi: "Korku ve baskı o kadar güçlü idi ki Atıf Hoca gizlice kılınan cenaze namazının ardından defnedildi. Türkiye'de ilk defa Çorum, Ankara ve İstanbul'da kitlesel açıklamalar yapıldı ve ilk defa bu salonda İskilipli Atıf Hoca programı yapıldı" dedi.
Konuşmasında Atıf hoca'nın mücadelesini anlatan Türkmen; "İskilipli Atıf Hoca Lozan'daki Batılılarla yapılan anlaşmalara vakıf olduğu için Frenk Mukallitliği risalesini yazdı. Batıcılığa, fahşaya, maymunlaşmaya karşı ıslah edici, toplumu yeniden vahiye buluşturmaya çalışan bir misyon üstlendi. Teali İslam cemiyetini de İslami eğitimi yaygınlaştırmak için kurdu. İstiklal Mahkemeleri eliyle binlerce toplumun kanaat önderi idam edildi. Toplum sahipsiz, rehbersiz bırakıldı. Amaç Osmanlı sonrası dönemde toplumu Batıcı kadroların yönlendirmesi oldu. İskilipli Atıf Hoca gibi İslamcı kadrolar tek tek yok edildi" dedi. (Ayhan Kaya-İLKHA)