İslamî düşünce ve anlayıştaki dalgalanmalar insanımızı oldukça meşgul etmekte, meşgul etmekten öte çoğumuzun canını sıkmakta hatta bunaltmaktadır.
Fakat bu dalgalanmalar bitmeyecek, bundan sonra da hep gündemin üst sıralarında olmaya devam edecektir.
Aslında İslam'ın kendisi bugünlerin ve yarınların değişmez gündemi olduğundan dolayı anlayış biçimleri, meşrepleri, ekolleri, çizgileri de hep böyle gündem olmaya devam edecek, bunların temsilcileri hep konuşacaklar, konuşulacaklar.
Fetö ile zaten yeni bir başlık açılmış, giriş yapılmış, dayandığı çizgi masaya yatırılmış, tartışmaya açılmış, belki de en azından bir kaç yıl masada kalacaktır. Fetö bahanesiyle diğer cemaatler de bu anlamda müşahede altına alınacak, Müslüman kamuoyu tarafından gözden geçirilecektir.
Buna ilave olarak, emekliye ayrılmış olsa da Prof. Mehmet Görmez'in Diyanet'e kazandırdığı çizgi ve seviye bundan sonrakiler için hep dikkate alınacak, bir kıyas ölçüsü olacak. Diyanet camiasına getirdiği aktivite, ülke sınırlarının dışındaki İslam dünyasına karşı gösterdiği duyarlılık zannedersem yerine atanacaklardan artık hep görülmek istenecektir. İslami anlayıştaki dalgalanmalara bunu da eklemek durumundayız.
Prof. Mehmet Görmez'in emekliye ayrılmasının ardından sevinçlerini belirtenlerin çizgileri de dalgalanmadaki yerini almıştır bile.
Bakıyorum da bu dalgalanmalardan ve savrulmalardan şikâyetçi olanlar bunun önüne geçilmesini, dondurulmasını, sabitlenmesini istemektedirler. Tabi gözler burada devlete, diyanete çevrilmektedir.
Cemaatlerin düşüncelerinin ve yapılanmalarının denetim altına alınmasından tutunuz, savrulma sayılabilecek düşüncelerin susturulmasına kadar bir takım teklifler dile getirilmektedir.
Fetö'den yola çıkılarak özellikle devletin güvenliğine göre cemaatlerin denetimi ve dizaynı ön plana çıkmaktadır.
Elbette bizler İslami anlayıştaki bu dalgalanmaların bunaltıcı boyutlara varmasından, özellikle dalgalanma sınırını aşarak çalkalanmaya varmasından muzdaribiz.
Buna rağmen bunun baskı ve dayatma yoluyla değil cemaatlerin kendi kendilerini oto kontrolle ideal noktaya getirebileceği düşüncesindeyiz. Şeffaflaşmak bu yolda atılacak ilk adımdır. Özellikle bir camianın düşüncelerinin net ve berrak bir şekilde ortada olması, bir manifesto şeklinde sunulmuş olmasının çok şeyi halletmiş olacağı düşüncesindeyiz.
İslami anlayıştaki dalgalanmalardan hiç endişe edilmemelidir. Dalgalanma olmadan canlılık ve gelişme olmayacaktır. Hem durulma da olmayacaktır.
Bu dalgalanma döneminde bizi en çok üzen şeylerden birisi; en düşük ve pespaye düşüncelerin bile alıcı bulması, rağbet görmesidir. İslam mezhepler tarihini okuduğumuzda görüyoruz ki kabul etmesek de o mezhep ve fırkaların her birinin bir seviyesi, her birinin öne çıkardığı bir takım doğruları vardır.
Buna rağmen bu düşüklüğe, seviyesizliğe devlet müdahalesini doğru bulmuyoruz. İstiyoruz ki insanımız bunları kendi ilmiyle, ferasetiyle eleyip atsın. Yok, eğer bunu yapamıyorsa bırakın hak ettiği yerde mehdileriyle, isalarıyla bocalasın dursun.
Allah aşkına hak ve batıl bu kadar mı bir birinden ayrılamayacak, seçip çıkarılamayacak kadar zor?