Genç İlçe Müftülüğü tarafından "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" münasebetiyle "İslam’da Kadının Yeri" konulu program düzenlendi.
Şehit Hakan Akdere Kültür Merkezi’nde düzenlenen program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Kadınların yoğun ilgi gösterdiği programda Vaize Semra Yüksel bir konuşma yaptı.
Peygamber ilk vahi aldıktan sonra gittiği ilk kişinin kadın olduğunu işaret ederek, kadın İslam’ın temelinde olduğunu kaydeden Yüksel, "Hz. Muhammed’e ilk iman eden kadındı. Hatice bir eş kadar, sığınılacak bir limandı" diyerek konuşmasına başladı.
İslam’da kadın Hz. Hatice ile başlandığını anımsatan Yüksel, "İslam’da kadın denilince yüz kerede olsa bin kerede olsa Hatice annemiz anlatılmalıdır. Hatice annemiz ile başlanmalıdır. Çünkü o bu davanın temelinde var. Temelsiz bir yapı ayakta durabilir mi? Hayır mümkün değil. İşte peygamber efendimizden sonra Kelime-i şahadetti yeryüzünde haykıran, Allah’ın varlığını, birliğini kabul eden, Hz. Muhammed’in elçiliğini tasdik eden ikinci insan, Hatice annemiz. O yüzden Hatice büyüktür. Çünkü bu dava peygamberden sonra Hatice annemiz ile başlamıştır. Çünkü o, hem bu davanın başında vardı hem de her sefasında. Hz. Hatice sadece çocuklarının değil bu davanın da annesi olmuştur." dedi.
"İslam, kadınların omuzlarının üzerinde yükselmiştir"
İslam’ın ilk döneminde kadınların çektiği zorlukları anlatan Yüksel, İslam’ın ilk kadın şehidi Hz. Sümeyye’nin gösterdiği dirayete değinerek, şunları söyledi:
"İslam, Hz. Sümeyye gibi kadınların omuzları üzerinde yükseldi. Hz Hatice imam eden ilk kadındı. Bir de Aziz İslam uğruna canının veren ilk kadın var. Hz. Sümeyye annemiz. Onun Hz. Hatice gibi feda edebileceği malı, mülkü, serveti yoktu. Çünkü Sümeyye garipti, yalnızdı. Mekke’de bir ailesi dahi yoktu. Onu kuruyan, onu gözetleyen hiç kimsesi yoktu. Köle olarak Mekke’ye getirilmişti. Yapayalnız bir kadındı. Ve yine kendisi gibi köle olan Yasin ile evlendirilmişti. Bu evliklerinde bir Ammar ve Abdullah diye çocukları olmuştu. Bunlar İslam’ı kabul ettiklerinde efendileri onlara her türlü işkence etmişler. Tüm bu işkencelere dayanamayan Yasin, Sümeyye’nin gözleri önünde şehit düşmüştü. Ama o bütün ısrarlara rağmen küfre geri dönmedi. En sonunda o da şehit düştü. Hz. Hatice ilk Müslüman’dı, Hz. Sümeyye ilk şehitti. Bu davada kadın yeri buradan anlaşılır. Bu dava kadınların omuzlarının üzerinde yükselmiştir. Bu dava da annelerin gözyaşı var. Şimdi o asırdan bu asıra günümüze gelelim. Bakalım bizler ne haldeyiz. Bizler bu davada o annelerimizin yolundan gidebiliyor muyuz?"
"Kadın demek nesil demektir"
Genç’te Kaymakamlık tarafından başlatılan ve her ay düzenli yapılan ‘Halk Buluşması’na değinerek uygulamayı öven Yüksel, kadınlarla yapılan toplantıyı değindi. O toplantı ile ilgili yapılan haberleri birkaç kez okuduğunu vurgulayarak annelerin, anne adayların ve genç kızların yetkililerden ne gibi sorun ve istekte bulunduklarını merak ettiğini söyledi.
Kadınların o toplantıdaki ilk ve tek isteği iş olduğunu kaydeden Yüksel, "Kadın çalışmasın mı? Kadın iş istemesin mi? İstesin. Kadının ekonomik özgürlüğe kavuşması güzeldir. Kadın o özgürlük ile çocuklarını refah içerisinde büyütmesi güzeldir. Ama bizim tek sorunumuz bu mudur? Bizim en büyük sorun ve sıkıntımız bu mudur? Niye başka bir şey söylenmedi?" diyerek sitem edip şunları kaydetti:
"Kardeşlerim bizim en büyük sorunumuz nedir biliyor musunuz? Kadın demek, nesil demektir. Kadın demek, toplum demektir. Bizim en büyük problemimiz çocuklarımız ve gençlerimizdir. Öyle bir asırda yaşıyoruz ki çocuklarımız ve gençlerimiz bizlere hükmetmeye başladı. ‘Sus anne’ tepkilerini vermeye başladılar. Bir çocuk, genç annesine böyle bağırabiliyor mu? Çocuklarımız annelerine meydan okuyor. Biz o gün neden kaymakam bey huzurunda tüm yetkililerimize neden şunu söylemedik. Çocuklarımız ve gençlerimiz ile ilgili ne gibi bir projeleriniz var. Hangi sosyal faaliyetler var. Yavrularımızı kötü alışkanlıklardan, uyuşturucudan ve terörden kurtarmak için ne yapabiliriz. Ne yapmalısınız. Bize düşen nedir? Bize eğitimler verilirsin. Nesli yetiştirmek için bize programlar yapın. Denilmedi maalesef. Bizim tek sorunumuz maddiyat olmamalı."
"Sorunumuz maddiyat değil, çocuklarımızın geleceğidir"
Konuşmasında, 2009 yılında sevdiği erkek tarafından boğazı kesilerek öldürülen ve aylarca ülke gündeminden düşmeyen Münevver Karabulut cinayetinden örnek vererek maddiyatın nesile fayda sağlamadığını altını çizen Yüksel, "Hani sevdiği kızın kafasını koparan bir genç vardı. Günlerce Türkiye o olayla çalkalandı. Konuşuldu yazıldı, çizildi. Kimin çocuğuydu? Türkiye’de illeri gelen zengin bir ailenin çocuğuydu. Ne yaptı? Sevdiği kızın kafasını kopardı. Bedenini bıçakla parçalayıp çöpe attı. Güzel yiyecekler, arabalar, evler yeterli olmuş muydu? Olmamıştı işte. Yine buna benzer ama daha trajedi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde görevli bir profesör bayan hoca, kızı da doktor. Evlat, annesini bıçakla öldürdü. Bir de kızdı ha. Genelde kız çocukları biraz daha şefkatli oluyor. Evlat iken oldu cani. Demek bizim en büyük sorun maddiyat değil, bizim çok daha büyük sorunlarımız var." ifadelerini kullandı.
"Nesili yetiştiremezsek, İmam Gazalliler yetişmez"
Her şeyin başı inançlı, eğitimli nesil yetiştirmekle olacağını ifade eden Yüksel, "Bizim en büyük sorunumuz evlatlarımızdır. Eğer biz o evlatları yetiştiremezsek Fatihler, Selahattin Eyyübiler, İmam-ı Gazallileri nasıl yetiştirebiliriz. Zaten şu an yok diyebiliriz. Ama en azından onların yolundan giden bir nesil yetiştirelim." şeklinde konuştu. (Tahir Bildik-İLKHA)