İslam düşüncesinde temel iki ilke vardır; Birincisi İnsan gücü dahilinde olmayan şeylerden sorumlu tutulamaz "Allah insanı ancak gücü dahilinde sorumlu tutar"(Bakara/286). İkincisi ise İslam'da insanı zora sokacak gereksiz zorluklar yoktur "Allah Teala dinde size hiçbir güçlük yüklememiştir"(Hac/78). İslam'da meşakkat ve zorluk konularını bu iki ilke ışığında değerlendirip anlamak gerekir. Yaygın olarak insanlar arasında İslam kolaylık dinidir İslam'da zorluk yoktur ifadesi kullanılmaktadır. Ancak İslam'ın emrettiği ibadetlere baktığımızda ibadetlerde zorluklar görmekte, Peygamber Efendimiz'in (S.AV) ve onun yolunda giden Müslümanların İslam uğruna ne tür meşakkatler ve zorluklar çektiğini bilmekteyiz. Dolaysıyla İslam'da zorluk yoktur ifadesini mutlak söylemek yerine İslam'da insanı zora sokacak gereksiz zorluklar yoktur demek daha doğru olacaktır. Zira Hac suresi 78. Ayetinde (Allah Teala dinde size hiçbir güçlük yüklememiştir) güçlük/zorluk diye tercüme edilen Arapça ifedesiyle "حرج" Hareç kelimesi mutlak zorluk anlamında değil gereksiz zorluk anlamında kullanılmaktadır.
İslam fıkhına bakacak olursak İslam'ın bizden istediği ibadetlerde iki tür meşakkat vardır; biri normal durumlarda her ibadette olabilecek katlanılabilecek meşakkatler, diğeri ise normal dışı durumlarda oluşabilecek meşakkatlerdir. Asıl konumuz bu ikinci türden olan meşakkatlerdir. İslam'da normal dışı durumlarda meydana gelen meşakkatlere kolaylıklar getirilerek ruhsatlar tanınmıştır. Örneğin hastalık halinde oruç tutmak normal dışı bir meşakkat olduğu için İslam böyle bir meşakkatin katlanılmasını istememekte ve bunda herhangi bir fayda görmemektedir. Ancak bazı meşakkatler vardır ki katlanılamayacak derecede olmalarına rağmen Müslümanlardan istenmiştir. Örneğin Allah yolunda savaşarak canını feda etmek katlanılamayacak bir meşakkat olmasına rağmen dini korumak için Müslümanlardan katlanılması istenmiştir. İyiliği emredip kötülükten menetmek beraberinde katlanılamayacak eziyetleri getirse bile bir grup Müslümanın bunu üstlenmesi istenmiştir. Ancak bu türden olan ibadetler herkesten istenmemiş yeterli sayıda bir grup Müslümanın bunu yüklenmesi yeterli görülmüştür.
Bu meşakkatlerin dışında bir de İslam'ın istemediği halde insanın kendisine yüklediği meşakkatler vardır ki bu meşakkatleri barındıran fiilleri İslam yasaklamıştır. Örneğin bir insanın ibadet amacıyla güneşin altında ayakta bekleyerek oruç tutması ve buna benzer meşakkatlere katlanmasının İslam'da hiçbir şekilde yeri yoktur. Önceki yazılarda da ifade ettiğimiz gibi üstat Bediüzzaman'ın ifadesiyle ihsan-ı ilahiden fazlası ihsan değildir. Bir insanın İslam adına kendine eziyet edip acı çektirerek ibadet yapmasının islam'da bir karşılığı yoktur. Ancak bazı Allah dostlarının zorluk içinde yaşamayı tercih etmeleri dünyevi zevklerden uzak durmaları ya örnek konumunda olmalarından kaynaklanmış veya nefis terbiyesi anlamında kişisel uygulamalar olup bu yaşam tarzının Müslümanlar için herhangi bir bağlayıcı yanı yoktur. Zira birçok ayet ve hadiste Allah'ın nimetlerinden yararlanması gerektiği ifade edilmiştir. "Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez" (Maide/87). Bununla beraber İslam'a aykırı olmadığı sürece bir insanın nefis terbiyesi amaçlı kendisine zarar vermemek şartıyla zor bir yaşam tarzını tercih etmesi İslam'a aykırı değil ancak bu yaşam tarzını başkalarından istemeye de hakkı yoktur. Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) Ebu Zer'e "iki kişinin bile sorumluluğunu üstlenme" demesi bu bağlamda değerlendirilebilir. Zira Ebu Zer zühdüyle bilinen ve zor yaşam tarzını tercih eden biridir. Yaşam tarzını sorumluluğu altındakilerden isteme durumu söz konusu olduğu için böyle bir tavsiyeye muhatap olmuş olabilir.
Sonuç olarak İslam kolaylık dinidir, "Peygamber Efendimiz (S.A.V) iki zor arasında kaldığında mutlaka kolay olanı tercih ederdi"(Sahih Muslim) ancak İslam meşakkatsiz bir din değildir. İslam'da var olan meşakkatler amacı ve hedefi olan meşakkatlerdir. Manasız ve amaçsız olan veya insanın İslam'da olmadığı halde kendisine yüklediği meşakkatlerin ise İslam'da yeri yoktur.