İslam Ümmeti; Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda tam bir körlük ve sağırlık yaşıyor. Siyonistlerin her türlü hamlelerine rağmen, İslam Ümmetinden neredeyse hiçbir karşılık gelmiyor. Filistinli liderlerin ve halkının tüm çağrılarına rağmen, kör ve sağırı oynayan İslam ümmeti, hayati bir dönemden geçildiği halde, hiçbir adım atmıyor. Bu körlük ve duyarsızlık karşısında İslam Ümmetinin ortak değeri ve namusu olan Kudüs davası, ellerimizin arasından kayıp gitmektedir. Halid Meşal’in ve İsmail Heniyye’nin çağrılarında belirtikleri gibi, Filistin davası, kaybedilme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Özellikle Mescid-i Aksa ve Kudüs’e karşı girişilen komplolara her gün bir yenisi ekleniyor. Siyonistler, asılsız iddialarla Mescidi Aksa’ya tünel kazma girişimlerini devam ettirerek burayı tahrip ediyor. Kudüs’te bulunan Müslümanlara ait tarihi ve sembolik değerler, mezarlıklara varıncaya kadar bir bir tahrip ediliyor. Filistinliler, her fırsatta bir takım bahanelerle Kudüs’ten sürgün ediliyor ve evleri de Siyonistlere veriliyor. Her gün, Filistinliler kaçırılıp tutuklanıyor. Arazileri yakılıyor, şehid ediliyorlar. Filistinli bir aktivist şöyle diyordu:” İslam ümmetinin bu duyarsızlığı, Filistinlileri yavaş yavaş öldürmektedir. Ey Müslümanlar, ölümüze değil, dirimize sahip çıkın.” Sloganlar, Filistin davası gibi hayati bir davayı kazanmak için yeterli değildir. Filistin davası tüm boyutları ile ve her zeminde sahiplenilmelidir.
Her platformda ümmetin bu haklı davası dile getirilmelidir. İşgal altındaki topraklarda işlenen haksızlıklar ve katledilen mazlumlar her platformda anlatılmalıdır. Bu zulüm ve cürümlere karşı durmak, tüm vicdan sahibi özgürlük aşıkları için bir borçtur. Ve adeta Filistin, insanlığın imtihanıdır.
Günümüzde başta Suriye ve Mısır olmak üzere, İslam coğrafyasında yaşanan zulüm ve katliamlar, Filistin davasını gündemden düşürmüştür. İslam ümmetinin dikkatleri başka tarafa yoğunlaşmışken, Siyonistler hedeflerine varmak için çok yönlü bir komplo içerisindedirler. İslam ümmetinin, Filistin davası konusundaki şuuru köreltilmek isteniyor. Filistin, Kudüs ve Mescidi Aksa davası, milliyetçilik kalıplarına hapsedilmek isteniyor. Oysa unutulmamalıdır ki; Filistin davası, sadece Filistinlilerin ya da Arapların davası değil, tüm İslam Ümmeti’nin, davasıdır. Filistin Mücadelesi, yalnızca bir ulusun işgal altında kalan topraklarının kurtarılması mücadelesi değildir. Burada yürütülen direniş ve mücadele, ümmet adınadır ve buradaki cephenin adı da “siyonizme karşı savaşan ümmetin Filistin cephesi”dir.
Bu cephede mücadele eden bu ümmetin yiğit evlatları, toza toprağa karışmak üzere olan Ümmet’in onurunu tutup kaldırmaktadırlar. Tüm Müslümanlar, bu davaya destek vermek, maddi ve manevi imkânlarını seferber etmek mecburiyetindedirler. Ümmetin bu cephede siyonizm ile olan savaşı daha fazla gündemimizde olmalı, mücadeleyi geliştirme vasıtalarını daha da çoğaltmalıyız. Ümmet’in onuru ayaklar altına alınırken, gayret ve hamiyet sahibi hiçbir mü’minin bu trajediye sessiz kalması düşünülemez
Bu cephenin ön saflarındaki serdengeçtiler ise, Gazze’deki Müslüman kardeşlerimizdir. Ama bu mücadelede maalesef yalnız kalıyorlar. Bu cephede İslam Ümmeti’nin üzerine düşen sorumlulukları ifa etmesi için, daha ne olması lazımdır? İslam ümmetinin tek görevi, cesetler üzerinden hamaset edebiyatı ve ağıt yakıcılığı yapmak mıdır? Namusumuza uzanan Siyonistleri necis ellerini kırmak için daha neyi bekliyoruz? “Her Müslüman bir kova su dökerse, israili sel alır”, sözünün gereğini niçin yerine getirmiyoruz? Kovalarımızı ellerimize alıp İslam ümmetinin bağrına saplanan bu meşum hançeri, bu kanser urunu temizlemek için daha ne olmasını bekliyoruz? Hayberlerimiz nerede? Selahaddinlerimiz nerede? Ne zaman bu ölüm peçesini yırtarak, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için harekete geçeceğiz? Bu ölüm sessizliği, bize haklarımızla beraber, namusumuzu da kaybettiriyor. Kudüs işgal altında oldukça hangi özgürlükten ve izzetten bahsediyoruz?
Gazze üzerindeki ambargo her geçen gün ağırlaşıyor. Bir açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze’de insanlar adeta ölüme terk edilmiş. Hastalar ilaç bulamıyor, çocuklar ambargonun getirdiği mahrumiyetten dolayı can veriyor.
“Ben Müslüman’ım” deyip özgürlüğün miracı Mescid-i Aksa için hiçbir şey yapmayan, üzerlerine ölü toprağı serpilmiş zavallılara yazık!
Her Müslüman, Şeyh Ahmet Yasin’in Allah Azze ve Celle’ye duasını ve ümmete sitemini içeren mektubunu okumalı ve İslam Ümmeti`nin namusu olan Filistin ve Kudüs için neler yaptığına iyi bakmalıdır!
Filistin zaferi, insanlığın zaferi olacaktır. Bu zafer, zalimlerin tüm mazlumlar karşısında mağlubiyetinin tescili olacaktır.