İslam Ümmeti’nin sorun ve problemleri o kadar çok ki bir tanesine yoğun eğilim göstermenin maalesef imkânı yoktur. Zalimler İslam coğrafyasının dört bir yanını sorunlu ve problemli yapmışlar. İstedikleri anda kendi kuklaları üzerinden istedikleri yeri karıştırıp bir gün ve gecede dengeleri alt üst edebiliyorlar.
Bir iki haftadır kendi bölgemizdeki Yusufilerin yani mahpusların yani mağdurların yani çilekeş Müslümanların hukuksal linçlerini gündem etmeye çalışıyorduk ki bir anda Filistin üzerine tonlarca bomba yağdırıldı. Çocuk ve masumların cansız bedenlerinin objektiflere yansımaları bir anda bütün her şeyi adeta unutturdu. Zalim, çok gaddarca saldırıyor ve bu sefer özellikle sivil yerleri hedef alıyordu. ‘Militanlar camilerde, liderler kreşlerde ya da kreşlere yakın yerlerde, silahlar da hastanelerde saklanıyormuş’
Sivil yerleri, hatta hastane ve benzeri toplumsal mekânları hedefe almak için terör şebekesinin ele başısı, bunu ifade ederek bir anda her yeri kendi hedefleri olarak belirlemeyi kendince meşrulaştırıyordu. Ve şuan binaların üzerine atılan bombalarla aileler tüm fertleriyle katlediliyor, yok ediliyor.
İslam dünyasının samimiyetten uzak kınama ve tel’inleri de hiçbir işe yaramıyor. Çünkü üzülerek belirtmekte yarar var ki karşıt açıklama yapanların veya kınayanların birçoğunun direk veya dolaylı o zalim terör devletine destekleri vardır. Onun için yapılan karşıt açıklamalar maalesef beş para etmiyor. Sadece bir örnek vermek gerekiyorsa, MOSSAD’ın talimat veya isteğiyle İslami hassasiyetleri önde olan insanları takibe alıp dinleyen ve zindanlara atan bürokrat, savcı, hâkim ve idarecileri var olan bir ülkenin kınamasından ne çıkar ki?! Veya israil’le bütün ilişkileri ‘al gülüm ver gülüm’ hassasiyetiyle devam eden bir devletin göstermelik kınamasından kim ürker mesela?!
Arap Baharı denen süreç tam bir azap sürecine dönüştü veya dönüştürüldü. Şuan Libya, Suriye, Irak, Filistin, Bahreyn… Her tarafta çatışma var ve bütün bu çatışmaların odağında insan ölümleri var. Birçok yerde de haklı-haksız cephelerin iki tarafında tekbirlerle vuruşan ve cihad ettiğini addeden gruplar var. Bu nasıl bir bahar bu nasıl bir silkiniş…
İslam dünyasında hal böyle olunca İslam düşmanlarının tam bir oyuncağı haline gelmek işten bile değil. Düşünsenize Müslümanların haklı mücadelelerinde neredeyse birleştiği Filistin bile kendi içinde ikiye bölünmüş durumda. Şuan Gazze’deki ölümleri Batı Şeria sadece seyrediyor. israil karşısında birleşmeyen bir Filistin’in dışarıdan muhalefetsiz ve güçlü bir destek alması düşünülebilir mi?
Bütün bölgelerde de durum aynıdır. Müslümanlara veya insanlığa yönelik saldırganlıklarda ittifak kapılarını zorlayarak zalimlere açık gedik bırakmayacak ve tek güç halinde hakların iadesi için yükleneceksin! Mesela şu Müslüman tutsaklarla ilgili, hassasiyet sahibi köşe yazarı kaç kişi tek bir gün kendi makalelerinde ortada sırıtan çifte standarda vurgu yapıp hükümete şu eşitsizliği çınlatma zahmetinde bulundu? Yok, yok, yok…
Parçalandıkça duyarsızlaşıyoruz, duyarsızlaştıkça da maalesef gittikçe parçalanıyoruz. Bu durumda da selin önündeki çerçöpten bir farkımız kalmıyor. Hizbullah Cemaati’nin bu konudaki açıklamaları gerçekten önemsenmeli ve şu ittifak meselesi tartışmanın birincil konusu olarak ele alınmalıdır. Diyarbakır’da bir iftar meselesinde bile beraberliği koruyup varsa yanlışları düzeltme yoluna gitmek yerine hemencecik ‘ben yokum’ kolaycılığına kaçmak İslami sivil toplum kuruluşlarının ittifakla ilgili durdukları kırılgan noktayı gözler önüne seriyor. israilin bugün maalesef güvendiği tek şey de bu aslında. Müslümanların kendisiyle uğraşmaları yerine birbirleriyle uğraşmaları her geçen gün onu daha da pervasızlaştırıyor. En modern silahlarla birbirine saldıranların şu gasıp çete devletine dönmeleri, birleşmenin ve hedefi birlemenin vesilesi de alabilir, ama nerdeee…
Selam ve dua ile..