Küresel şer güçler ve işbirlikçileri zalimler, Halep'i harabeye çevirdi. Kâfirler, İslam binasından ne kadar tuğla koparabilseler, bunun kâr olduğunu düşünüyorlar. Ya İslam kaftanı giyip Müslüman kanı ile abdest alanlara ve kanla abdest alıp, namaza durduklarını iddia edenlere ne demeli? Kanla alınan abdest üzerine kılınan namaz ne kadar kerih ise, mazlum kadın ve çocukların kanlarını dökerek zafer naraları atmak en az o kadar kerihtir. Günümüz dünyasında hakkın adı, zorbalık ve güç olmuş. Güç kimde ise, haklı olan odur. Halep'teki korkunç savaşta ve soykırımda önemli mevziler elde eden Esed ve bilumum yandaşları, gerile kasıla konuşuyorlar. Zalim ve güçlü olmaları ve bazı mevziler kazanmanın adını haklılık koyuyorlar. Ey zalimler, önemli mevziler kazanmış olabilirsiniz, hatta kalıcı zaferler de elde edebilirsiniz; ama bu sizi haklı kılmaz. Elde ettiğiniz başarı, sizi mahkûm olmaktan kurtaramayacaktır. Zafer ile haklı olmak tamamen ayrı şeylerdir.
Bir medeniyet şehri, evlatları ile beraber katledildi, siyasi hesapların kurbanı yapıldı. Ve harap olmuş bir ülkede hakikatte tüm İslam ümmeti kaybetti. İslam kaygısı olan herkes kaybetti. Kazanan ise, küresel şer güçler ve onların av köpekleri olan bu ümmetin hainleri oldu. İslam ümmeti arasına ciddi anlamda ve çok sayıda fay hattı döşendi. İslam ümmeti yerine, resmen olmasa da fiiliyatta “mezhep ümmeti” kavramı ihdas edildi. Şu an fiiliyatta, mezhep ümmeti gerçeğini yaşıyoruz. Bu sürecin başına döndüğümüzde, yıllardır bilinçli olarak İslam ümmeti üzerinde bir operasyon yapıldığını görürüz. Bizatihi ve dolaylı müdahalelerle, farklı coğrafyalarda farklı mezheplerin önü açıldı ve güçlenmeleri sağlandı. Denk kuvvet konumuna getirilen farklı mezhep müntesipleri, oluşturulan çelişkiler üzerinden çatıştırıldı. İşte mezhep savaşları üzerinden ortaçağ karanlığına ve çatışmalarına döndürülmek isteniyoruz. Mezhep savaşları, Ortaçağ Avrupası'nı nasıl yiyip bitirdi ise, İslam ümmeti de aynı şekilde mezhep değirmeninde öğütülmek isteniyor. İslam medeniyeti, istikbali ile beraber karanlığa gömülmek isteniyor. Hesaplaşmadan başını kaldıramayan ve sürekli Haçlılara koltuk değneği olacak halklar oluşturulmak isteniyor. Amerika'nın Afganistan'ı işgalinden beri, başta Irak olmak üzere birçok coğrafyada oluşturduğu siyasi ve askeri dengeye göz atmak, her şeyi anlatmaya yeter sanırım. Birilerinin önü sürekli açılıyor. Nutuk ve sloganlar değil, reel politik veriler bize bunu gösteriyor. O halde hangi zaferden bahsediyorsunuz? Birlikte yaşama iradesi ortadan kaldırılmış bir ümmetin kazananı yoktur.
Büyük fotoğrafta, yıllara yayılmış bir mezhep savaşının kilometre taşları döşeniyor. Eğer bu gerçeği göremez isek, daha kötü günlerle karşılaşabiliriz. Avrupa'nın Ortaçağı karanlığında bize bir mezar hazırlanıyor. Kendi mezarımıza kendi ayaklarımızla gitmeyelim.