İnsanı eşref-i mahlûkat olarak yaratan Allah Teâlâ, kullarının en iyiye talip olmalarını ve her açıdan en iyi olmak için çabalamalarını ister. Allah Teâlâ’ya iman etmeyenler kulluk çizgisini çiğnediklerinden kimi zaman zahiri olarak bazı iyiliklere ulaşsalar da esasında bunlardan mahrumdurlar. Oysa Müminlerin hayatı iyilik ve güzelliklerle donatılmıştır. Düşünmeleri, konuşmaları ve amelleri iyilik çerçevesinde şekillenir. Bu özelliklerinden dolayı normal hayatları bile başkalarını cezp eden ve etkileyen bir tebliğ vasıtasıdır.
İyi bir hayat sürdürmenin, iyiliklere ve güzelliklere talip olmanın çerçevesi Kur’an-ı Kerim tarafından çizilmiştir. İnsanı yaratan Allah Teâlâ kendisini “En güzel yaratıcı” olarak nitelendirir. Bunun için “Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir” (Mu’minun: 14) şeklinde buyurur. İnsanı istikamet ve itidal üzere yaratan ve en güzel ölçüyü koyan Allah Teâlâ, başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurur: “Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin: 4) Allah Teâlâ, hayatı ve ölümü yaratmakla en iyi ve en yararlı iş yapanların durumunun ortaya çıkmasının hedeflendiğini bildirir: “O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı.” (Mülk: 2)
Dünya, iyi bir yaşam alanı ve sağlıklı hayat sürdürme yurduna dönüştürülmelidir. Kargaşa, haksızlık ve zulmün olmadığı, insanların barış ve huzur içerisinde güzel bir hayat yaşamalarının istendiği dünyada herkesin güzellikleri arzulamasıyla her şey yerli yerinde oturur. Ancak, ayarı bozulmuş, fani oldukları halde daha fazlasına sahip olmak için çabalayan, bunun için ölçüsüzce davranıp savurganlık yapan ve israf edenler iyilikleri engelleyen unsurlar olarak her zaman dengeleri sarsmaya çalışırlar.
Kur’an-ı Kerim, güzelliklerden örnekler getirip Müslümanları bunlara teşvik eder:
1- Müslümanlar en güzel söz ve söylemlerden istifade etmelidir: Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler.” (İsra: 53)
Diğer bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurulur: “(İnsanları) Allah’a çağıran, salih amelde bulunan ve ‘gerçekten ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet: 33)
2- Sabrın en güzelini ortaya koymalıdır: Sabır, Müminlerin en güçlü dayanağıdır. Zira İslami düşünme ve yaşama çabalarının bir bedeli olarak kendilerine dayatılan musibetler karşısında Allah’a dayanıp en güzel sabır örneği göstererek teslimiyet içerisinde bulunurlar. Allah Teâlâ güzel sabır hakkında şöyle buyurmaktadır: “Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır.” (Yusuf: 18)
Hz. Resul-i Ekrem (SAV) ise şöyle buyurur: “En güzel sabır, musibetle karşılaştığın ilk anda yapılandır.” (Buhari, Cenaiz 43, Müslim Cenaiz 14)
Hz. Ali (RA) ise güzel sabırla ilgili şunları dile getirir: “Sabır iki çeşittir. Musibet anındaki sabır, güzel sabırdır. Bundan daha güzeli ise Allah Teâlâ’nın sana haram kıldığı şeylerden uzak durmandır.”
3- En güzel amellerde bulunmaya çalışmalıdır: Yaratılışımızın gayelerinden birisi de en güzel amellere sahip olmamızdır. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye…” (Kehf: 07)
Diğer bir ayeti kerimede ise şöyle buyurulur: “Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır.” (Yunus: 26)
Hz. Resul-i Ekrem (SAV) ise güzel davranışla ilgili şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Ölmezden önce Allah’a tevbe edin. (Musibet hastalık, yaşlılık gibi) ağır meşguliyetlere düşmezden önce güzel ameller işlemede acele edin.”
Hz. Âişe (RA) anlatıyor: “Resûlullah (SAV) şöyle dua ederdi: “Ey Allah’ım! Beni, güzel amel işledikleri zaman (bunun mükâfatıyla) müjdelenen ve hata işlediği zaman da istiğfar edenlerden eyle!”
4-En temiz yiyeceklerden yemek için çabalamalıdır: En temiz yiyeceği arzulayan Eshab-ı Kehf, yiyecek için gönderdikleri arkadaşlarına şöyle dediler: “İçinizden biriniz şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin;” (Kehf: 19)
Resûlullah (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Kim temiz rızık yer ve sünnete uygun amelde bulunur, halk da kendisinden bir kötülük gelmeyeceği hususunda güven duyarsa cennete girdi demektir.” (Tirmizi Kıyamet 61)
Hz. Ümmü Seleme (RA) anlatıyor: “Resulullah (SAV), sabah namazını kılınca selam verirken şöyle derdi: “Ey Rabbim! Senden faydalı ilim, temiz rızık ve makbul amel talep ediyorum.”
Göründüğü gibi İslam, güzellikler kaynağı olduğundan Mü’minlerin bütün işlerini en güzel şekilde yapmaları, bulundukları alanlarda tavır ve davranışlarıyla numune teşkil edip etraflarına örnek olmaları, güzel hayatlarıyla arkalarında iyi bir miras bırakmak için çabalamaları en önemli vasıflarındandır.