İslam'a göre Haremlik-Selamlık; birbirlerine mahrem olan kadın ve erkeklerin kendilerine mahsus ayrı ortamlarda bir araya gelmeleri, karışık vaziyette bir arada bulunmamaları demektir. İslam kültüründe kadınlara mahsus kılınan yere "Haremlik", erkeklere mahsus kılınan yere de "Selamlık" denilir.
Mahrem ve na-mahrem tasnifinde ölçü nikâhtır. Kur'an-ı Kerim'de Nur Suresinin 22-24 ayetlerinde birbirleriyle nikâhlanmaları caiz veya haram olanlar" açık bir şekilde zikredilerek bunun hudutları belirlenmiştir.
Resulüllah sallallahu aleyhi vesellem de aile hukukuyla alakalı meseleri; pratikte en ince ayrıntılara kadar tebliğ ettiği için, mahrem ve na-mahrem tasnifinde ihtilaf söz konusu değildir. Haremlik ve selamlık tatbikatı, muhkem nasslardan istinbat edilen hükümlerle sabittir:
Müslüman erkekler; ancak eşi ve nikâhı kendisine ebediyyen haram olan yakınları ile bir arada oturup sohbet yapabilirler. Bir mümin bunun dışında yakın akrabaları da olsa (amcakızı, dayıkızı vs.) Haremlik ve Selamlığa riayet etmek zorundadır.
Sahabe-i Kiram'dan bir zat Resulüllah sallallahu aleyhi veselleme: "Kocanın akrabası (kayınbiraderi vs.) hakkında ne dersiniz?" diye sorunca: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem "İşte bunlar ölümdür„ cevabını vermiştir. (Buhari)
Buna göre Müslüman bir kadın; kocasının akrabaları (kardeşi, yeğenleri, amca ve dayı çocukları vs.) ile ilişkilerini, şeri hududlara göre düzenlemek zorundadır. Hiç kimse; "efendim benim kalbim temiz" deyip, şer'î hududları tahrip etme hakkına sahip değildir. Her müminin kalbi temizdir. Zira kalp temizliği imanla ilgili bir hadisedir.
Bu konuda Allah'u Teâlâ şöyle ferman buyurur: "Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor. O, sizden utanıyor, fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Rasulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Şüphesiz ki bu Allah katında çok büyük bir günahtır." (Ahzab: 53)
Âyeti kerime her ne kadar Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin zevceleri hakkında nazil olmuşsa da hükmü bütün mümin kadınları için de geçerlidir. Zira o hükümler içtimai ahlâki kuralları ve ilahi irşad yollarıdır ki, bunlarda bütün müminler eşittirler. Yabancı kadın ve erkeklerin bir arada bulunmaması, yabancı bir kadından bir şey isteneceği zaman perde arkasından istenmesi yalnız Rasulullah'ın zevcelerine mahsus değil, bütün mümin kadınlar için de geçerli olan umumi bir hükümdür.
“Rasulullah'ın zevceleri müminlerin anneleri olduğu halde yabancı erkeklerle yalnızca bir arada bulunmamaları, onlardan bir şey isteneceği zaman perde arkasından istenmesi, diğer mümin kadınların da yabancı erkeklerle bir arada bulunmalarının, onlarla konuşmalarının caiz olmadığına delalet eder. Çünkü her zaman ve her yerde ahlâki fitne kadınlarla erkeklerin İslami kurallar dışında bir arada bulunmalarından, baş başa konuşmalarından doğmaktadır.” (Muhammed ali Sabuni, Ahkâm Tefsiri)