Allah cc, “kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın”(Bakara:195) buyurur. Burada tehlike, maddi manevi, bedeni veya ruhi olarak insanı helake götüren, yok olmasına veya tükenmesine yol açan her türlü durumdur.
İslam'a göre tehlike ikiye ayrılır
Birincisi, Helak(yok olma) anlamında olan tehlike
İkincisi, İstihlak(tükenme) manasında olan tehlike
Helak, maddi olarak yok olmaktır. Örneğin insanın ölmesine “helak oldu” denilir.
İstihlak ise manevi ve bedeni tükenmişliktir. İnsanın aklını, enerjisini, malını itibar ve kıymetini yitirmesine “istihlak” denilir.
Yukarıdaki ayette Allah (cc) tehlikeye düşmemesi konusunda insanı uyarıyor. Buna göre İslam'ın mutlak ve nihai hedefi insanı tehlikelerden korumaktır. Çünkü “Müslüman” ve “Mümin” kelimelerinin ikisi de “tehlike” kelimesinin zıddıdır. Nitekim Peygamber sav, “mümin, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” buyurmuştur.
İslam hukukunun genellikle özgürlükleri kısıtladığına dair bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da İslam da hem yasak hem de haram dairelerinin olmasına bağlanıyor. Gerçekteyse İslam'da yasak ve haram dairesi yoktur. Tehlikeli şeyleri haber vermek vardır. İslam, insanın önüne yasaklar ve haramlar koymuyor ona tehlikeyi haber veriyor. Yani İslam'da “yasak” mefhumu veya “yasak diye bir şey” yoktur. Bunu çok açık ve kesin olarak söylüyorum ki İslam'da yasak diye bir şey yoktur. Tehlikeyi haber veren şeyler vardır.
İslam'da “haram” veya “yasak” olarak bilinen şeylerin tümü aslında tehlikelidir. Haram ve yasak olarak bilinen şeylerin tümünün üzerinde “tehlikeli” işareti vardır. Tehlikeli olan şey yasak olarak ifade edilemez. Sadece insanın buna karşı kendisini koruması istenir. Tehlikeye karşı insanın kendini koruma güdüsü vardır ki buna da “takva” adı verilmektedir. Çünkü takva kelimesinin aslı “korkmak” değil, “korunmaktır.” Bu da insanın somut veya soyut her türlü tehlikeye karşı kendisini muhafaza ve müdafaa etmesidir. Takvanın çok önemsenmesi İslam'da yasağın değil daha çok tehlikenin haber verildiğinin delilidir.
İslam'da yasak diye bir şey yoktur. Haram ve yasak olarak bilinen her şey aslında tehlike arz eden şeylerdir. İslam'ın “özgürlüğü kısıtladığı” algısı özellikle oluşturulmaya çalışılıyor. Çünkü insanın yasakları çiğneme meyli vardır. İnsan yasaklardan ve yasakçılardan pek hazzetmez ama kendisine tehlikeyi haber verenleri takdir eder. İslam'ın “özgürlüğü kısıtlayan bir din olduğu” algısı oluşturularak insanların İslam'ın hukukuna karşı ön yargılı olmaları sağlanıyor. Oysa İslam'ın tavsiye ettiği tüm hususlar yasak mefhumu içinde değerlendirilemez. Bunlar insan için tehlike arz eden ve kendi selameti ve güvenliği için mutlak surette uyması gereken şeylerdir. Tehlikeli şeylerden uzak durmak da kesinlikle özgürlükleri kısıtlamaz.
İslam'da yasak yoktur ancak insan için tehlike arz eden durumlar vardır. Bu nedenle İslam insanın muttaki olmasını istiyor. Takva; İnsanın yok olmaya(helak) ve tükenmeye(istihlak) karşı dikkatli olması gerekir. Takva insanın kendisini koruma güdüsüdür. Kendisini tehdit eden tehlikelere maddi yok oluş veya manevi tükenişe karşı insanın kendisini koruması gerekiyor.
Allah cc “zinaya yaklaşmayın” buyuruyor. “zina etmeyin” denilmiyor. Çünkü “yaklaşmayın” tehlikeyi haber veren bir uyarıdır. Yani burada da “yasaktan” ziyade tehlike haber verilmektedir. Bir şeye “yaklaşmayın” denildiğinde yasak algısından çok tehlike algısı oluşur. Gerçekten de zinanın çok büyük bir tehlikesi vardır. Nesli, nüfusu, toplumu tehdit eden, insanı tükenmişlik sendromuna mahkûm eden büyük bir tehlikedir. Zinada “istihlak” adı verilen tükenmişlik boyutu çok açık bir şekilde tezahür ediyor.
Allah cc , “Kısasta sizin için hayat vardır” buyurur. Bu, adeta “insanın üzerinde ona yaklaşma ölüm tehlikesi” işaretinin bulunmasına benzer. Yani burada da “yasak” algısından çok “tehlike” algısı net bir şekilde ortaya çıkıyor
Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. (Bakara:187) Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. (Enam:151) Ayetlerinde buyrulduğu üzere asıl olarak “yaklaşmama” uyarısı yapılmaktadır. Bu da tehlike algısına yönelik bir durumdur.
İslam'da “yasak” mefhumu yoktur, insana tehlike uyarısı vardır. Binaenaleyh insanın buna uyması onun için bir seçenek değil, maddi manevi güvenliği, yok olma veya tükenme tehlikesine karşı hayati bir önlemdir. Nitekim İslam'ın “yaklaşmayın” uyarısına kulak asmayanlar, tehlikenin içine düşerek hem birey hem de toplum olarak helake maruz kalıyorlar. Mersin'de meydana gelen ve genç bir kızın hunharca katledilmesine yol açan olay bunun bir örneğidir.
İslam'da “yasak” yoktur. İnsana tehlike uyarısı vardır. İslam “yasakçı” değil “korumacı” bir dindir. Müslümanların bunun üzerinde durmaları gerekir.