İslam'da Zaruret Mefhumu

Zaruret kavramı gelişen teknoloji ve artan asri ihtiyaçlar nedeniyle eskiye oranla günümüzde çok daha fazla zikredilmektedir.

Zaruret kavramı gelişen teknoloji ve artan asri ihtiyaçlar nedeniyle eskiye oranla günümüzde çok daha fazla zikredilmektedir. Ev, araba, iş yeri ve çocuk sahibi olma derken bunları elde etmenin birer zaruri ihtiyaç olduğu şeklinde çıkarımlarda bulunan bazı kimseler şeriatta geçen zaruret mefhumun verdiği ruhsatın bu vb. ihtiyaçlar için de geçerli olacağı iddiasında bulunmaktadır. Hatta maalesef bu tür iddialara bazen sözde bazı âlimler de destek olmaktadır. Zaten bu iş için kurulan bankalar ya da tefeciler müşterilerini ‘hazırolda’ beklemektedir.

Usul âlimleri zarureti tarif ederken; “aşırı hacetten dolayı şer’î hükme, yüce yaratıcının verdiği ruhsatı kullanarak muhalefet etmek” şeklinde açıklamaktadırlar. Kuran’ı Kerim ve sünneti nebevide bunun örnekleri çoktur. Aşırı hacet, zaruretten faydalanmanın asıl şartıdır. Öyle ki söz konusu zaruret yerine getirilmediği takdirde zarureti hamse sayılan din, can, akıl, nesil ve mala zarar gelecek.

Zaruret ile hacet birbirlerine karıştırılmaması gereken iki önemli mefhumdur. Genellikle geçici olan zaruret ve kalıcı olan hacet arasında şöyle bir fark vardır ki İmam Şâtibî el-Muvâfakât adlı muhteşem eserinde ikisi arasındaki farkı şu şekilde izah etmektedir;

Zaruret; din ve dünya maslahatı için muhakkak yapılması gereken fiildir. Öyle ki yapılmadığı takdirde hem dine zarar gelecek hem de can telef olacak. Hacet ise; zaruret ruhsatına sadece genişlik ve rahatlık için ihtiyacın duyulduğu haldir. Öyle ki devam etmesi belki kişiyi mevzu bahis zarurete sürükleyebilir. Fakat hacetteki zarar, zaruretteki gibi genel maslahata (din ve cana) zarar verme seviyesine ulaşmamıştır.

Yukarıda geçen zaruret ve hacet farkına binaen bir kimse geriye sadece haramın kaldığı bir fiili yapmadığı takdirde ölme veya azalarından birini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırsa bu haram geçici olarak ihtiyaç kadar kendisine mübah kılınır. Hacette ise aynı durum söz konusu değildir. Zira ne cana ne de azalardan birine direk bir zararın isabet etmesi söz konusudur. Bu bakımdan hacet için ruhsat bulunursa bunun geçici değil de sürekli olması gerekir. Zira hacet kişiye direk zarar veren bir durum değildir. Zarar vermediği için de islam âlimleri tarafından caiz görülmemiştir.

Şimdi ev ve araba alma niyetinde olanlar, iş yeri kurmayı hedefleyenler ve çocuk sahibi olamayıp da tüp bebek için milyarlarca paraya ihtiyaç duyup bu para için ilk olarak akıllarına faizli kredileri getirenler, eğitim için başörtülerini çıkaran bayanlar içerisinde bulundukları durumu göz önünde bulundurarak zaruret mi yoksa hacet halinde mi olduklarını tekrardan gözden geçirsinler ve ona göre hareket etsinler!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İslam Ve Kuran Haberleri

2025 hac kayıtları 15 Kasım'a kadar yapılabilecek
"Gıdada haram ve helale dikkat edilmemesi toplumsal çöküntüye neden olur"
Kazasının olup olmadığıyla ilgili şüphesi bulunan kimsenin durumu
Kurban edilen hayvan kanının alna sürülmesi doğru mudur?
Namazda gözleri kapatmak mekruh mudur?