Eklenme : 24 Ocak 2014 Cuma 16:54:00 |
Güncelleme 24 Ocak 2014 Cuma 16:58:20 |
İSTANBUL - Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklara dikkat çeken Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, “Hukuksuzlar ve mantıksızlar bazen El Kaide’ye, Hizbullah’a ve bazen de Hizb-ut Tahrir’e yönelik gerçekleşebiliyor.” dedi.
"Yaşanan hukuksuzluklar paralel devletin güç göstergesidir"
‘Açlıktan Kedi Eti Yiyen İnsanlara Yardım Etmek Terörizm Değildir’ başlığı altında bir basın açıklaması yapan İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Abdulkadir Şen, “Paralel devletin güç gösterisine dönüşen bu hukuksuz operasyonlarda, birbirinden bağımsız 6 ayrı dosya bir araya getirilerek sansasyonel etki oluşturulmak istenmiş, yerel ve uluslararası basına servis edilen ve dosyaların gizliliğini de ihlal eden yalan bilgilerle çeşitli siyasi çıkarlar devşirilmeye çalışılmış ve haksız bir algı oluşturmak istenmiştir. Bu saldırı ve gözaltı furyasını başlatan, katliamı ile meşhur devletlerce desteklenen ABD ve Avrupa`dan büyük maddi, siyasi ve medya desteği alan karanlık bir şebeke olan Paralel Devlet Yapılanması bu operasyon ile bir algı yönetimi amaçlamıştır. Paralel Devlet Yapılanması (PDY Terörü) yanlısı medya organları ve sözde anti emperyalist bir çok sol yayın organı beraberce haklarındaki iddialar henüz kesinleşmemiş kişilere yönelik linç kampanyası yürütmüşlerdir. Oysa hukukta yer alan masumiyet karinesi ilkesi, her bireyin hakkındaki iddialar mahkemelerce verilen hükmün kesinleşmesine kadar olduğunu esas alır.” diye konuştu.
‘Açlıktan Kedi Eti Yiyen İnsanlara Yardım Etmek Terörizm Değildir’ başlığı altında bir basın açıklaması yapan İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Abdulkadir Şen, “Paralel devletin güç gösterisine dönüşen bu hukuksuz operasyonlarda, birbirinden bağımsız 6 ayrı dosya bir araya getirilerek sansasyonel etki oluşturulmak istenmiş, yerel ve uluslararası basına servis edilen ve dosyaların gizliliğini de ihlal eden yalan bilgilerle çeşitli siyasi çıkarlar devşirilmeye çalışılmış ve haksız bir algı oluşturmak istenmiştir. Bu saldırı ve gözaltı furyasını başlatan, katliamı ile meşhur devletlerce desteklenen ABD ve Avrupa`dan büyük maddi, siyasi ve medya desteği alan karanlık bir şebeke olan Paralel Devlet Yapılanması bu operasyon ile bir algı yönetimi amaçlamıştır. Paralel Devlet Yapılanması (PDY Terörü) yanlısı medya organları ve sözde anti emperyalist bir çok sol yayın organı beraberce haklarındaki iddialar henüz kesinleşmemiş kişilere yönelik linç kampanyası yürütmüşlerdir. Oysa hukukta yer alan masumiyet karinesi ilkesi, her bireyin hakkındaki iddialar mahkemelerce verilen hükmün kesinleşmesine kadar olduğunu esas alır.” diye konuştu.
"Şahsıma ait iddialar soruşturma savcısını bile hayrete düşürmüş"
Operasyon sırasında kendisine ait eve gecenin geç vakitlerinde baskın düzenlendiğini anlatan Şen, “Polis memurları avukatıma ulaşma hakkımı engellemiş ve Vatan Emniyet binasında Salı sabahı saat 10.00`da kamera kayıtları ile de görülebileceği üzere şahsımı darp etmişlerdir. İstanbul Üniversitesinde Akademisyenlik yapan bir gazeteci-yazarın polis daveti yapılması durumunda özgür iradesi ile gideceği bilinmesine rağmen olaya sansasyonel anlam vermek için bu yöntem tercih edilmiştir. Nitekim operasyon günü evinde bulunmayan diğer ağabeyim Seyfullah Şen kendi özgür iradesi ile savcılığa başvurmuş ve 20 dakikalık bir ifade ardından mahkemeye dahi sevk edilme ihtiyacı duyulmadan serbest bırakılmıştır. Ayrıca Seyfullah Şen 2008 yılında da aynı suçlama ile gözaltına alınmış, yargılama neticesinde beraat almış ve hatta bu haksız gözaltı nedeni ile kendisine tazminat ödenmiştir. Şahsıma ait iddialar soruşturma savcısını bile hayrete düşürmüş nitekim mahkeme sevkine dahi gerek duyulmadan serbest bırakılma kararı alınmıştır. Ancak gözaltı sürecinde olayı abartarak medyaya servis eden basın, serbest bırakılmamıza maalesef aynı ilgiyi göstermemiştir. Basına ağabeyim İbrahim Şen ile beraber çekilmiş bir fotoğraf servis edilmiş, fotoğrafta derneğimize ait bir poşet terör malzemesi olarak yansıtılmak istenmiştir. Oysa iki kardeşin beraber yürümesi sadece insanlığını yitirmiş kişiler tarafından suç olarak gösterilmeye çalışılır.” dedi.
Operasyon sırasında kendisine ait eve gecenin geç vakitlerinde baskın düzenlendiğini anlatan Şen, “Polis memurları avukatıma ulaşma hakkımı engellemiş ve Vatan Emniyet binasında Salı sabahı saat 10.00`da kamera kayıtları ile de görülebileceği üzere şahsımı darp etmişlerdir. İstanbul Üniversitesinde Akademisyenlik yapan bir gazeteci-yazarın polis daveti yapılması durumunda özgür iradesi ile gideceği bilinmesine rağmen olaya sansasyonel anlam vermek için bu yöntem tercih edilmiştir. Nitekim operasyon günü evinde bulunmayan diğer ağabeyim Seyfullah Şen kendi özgür iradesi ile savcılığa başvurmuş ve 20 dakikalık bir ifade ardından mahkemeye dahi sevk edilme ihtiyacı duyulmadan serbest bırakılmıştır. Ayrıca Seyfullah Şen 2008 yılında da aynı suçlama ile gözaltına alınmış, yargılama neticesinde beraat almış ve hatta bu haksız gözaltı nedeni ile kendisine tazminat ödenmiştir. Şahsıma ait iddialar soruşturma savcısını bile hayrete düşürmüş nitekim mahkeme sevkine dahi gerek duyulmadan serbest bırakılma kararı alınmıştır. Ancak gözaltı sürecinde olayı abartarak medyaya servis eden basın, serbest bırakılmamıza maalesef aynı ilgiyi göstermemiştir. Basına ağabeyim İbrahim Şen ile beraber çekilmiş bir fotoğraf servis edilmiş, fotoğrafta derneğimize ait bir poşet terör malzemesi olarak yansıtılmak istenmiştir. Oysa iki kardeşin beraber yürümesi sadece insanlığını yitirmiş kişiler tarafından suç olarak gösterilmeye çalışılır.” dedi.
"Mütedeyyin insanlar siyasi bir hesaplaşmanın kurbanı edilmeye çalışılmıştır"
Son olarak “Son derece siyasi olan bu operasyonda mütedeyyin insanlar siyasi bir hesaplaşmanın kurbanı edilmeye çalışılmıştır” diyen Şen, “Bu hukuk dışı operasyonu en sert ifadelerle kınadığımızı ve sürecin takipçisi olduğumuzu tüm kamuoyuna duyururuz” diye ifade etti.
Son olarak “Son derece siyasi olan bu operasyonda mütedeyyin insanlar siyasi bir hesaplaşmanın kurbanı edilmeye çalışılmıştır” diyen Şen, “Bu hukuk dışı operasyonu en sert ifadelerle kınadığımızı ve sürecin takipçisi olduğumuzu tüm kamuoyuna duyururuz” diye ifade etti.
"Hukuksuzluklar bazen El Kaide’ye, Hizbullah’a ve bazen de Hizb-ut Tahrir’e yönelik gerçekleşebiliyor"
Bugün burada bulunmalarının dahi yarın karşılarına El Kaide destekçileri diye çıkarılabileceğinin altını çizen Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise, “Böyle bir mantıksızlık ve hukuksuzluk var. O kadar insanı gözaltına aldılar. Ama ellerinde delil olacak hiçbir şey yok. Bu insanlar yıllarca yargılanacak belki de olmayan suçlardan ceza alacaklar. Türkiye’nin bu mantıksızlıklardan kurtulması gerekir. Bu hukuksuzlar ve mantıksızlar bazen El Kaide’ye, Hizbullah’a ve bazen de Hizb-ut Tahrir’e yönelik gerçekleşebiliyor. İşte Türkiye’de çeşitli İslami kurum ve kuruluşlar arasında yer alan insanlar illegal örgütlere mensup olmak iddiasıyla rahatlıkla suçlanabiliyor ve haklarında davalar açılabiliyor. Sansasyonel bir şekilde başlayan davaların nasıl devam ettiği çok önemli olmuyor, çok gündeme gelmiyor. Fakat bir şekilde insanlar ihtar edilmiş ve mahkûm edilmiş oluyor. Kamuoyu nezdinde mahkûm edilmiş oluyor. Daha kötüsü de irtibatlı oldukları çalışmalar, fertler, en temelde de İslami anlamda yürütülen çalışmalar, gayretler şüpheli hale getirilmiş oluyor. Buna da şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu yapılanlar da, gözaltılar da, tutuklamalar da hukuksuzdur.” dedi. (Erkan Yavuz - İLKHA)
Bugün burada bulunmalarının dahi yarın karşılarına El Kaide destekçileri diye çıkarılabileceğinin altını çizen Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise, “Böyle bir mantıksızlık ve hukuksuzluk var. O kadar insanı gözaltına aldılar. Ama ellerinde delil olacak hiçbir şey yok. Bu insanlar yıllarca yargılanacak belki de olmayan suçlardan ceza alacaklar. Türkiye’nin bu mantıksızlıklardan kurtulması gerekir. Bu hukuksuzlar ve mantıksızlar bazen El Kaide’ye, Hizbullah’a ve bazen de Hizb-ut Tahrir’e yönelik gerçekleşebiliyor. İşte Türkiye’de çeşitli İslami kurum ve kuruluşlar arasında yer alan insanlar illegal örgütlere mensup olmak iddiasıyla rahatlıkla suçlanabiliyor ve haklarında davalar açılabiliyor. Sansasyonel bir şekilde başlayan davaların nasıl devam ettiği çok önemli olmuyor, çok gündeme gelmiyor. Fakat bir şekilde insanlar ihtar edilmiş ve mahkûm edilmiş oluyor. Kamuoyu nezdinde mahkûm edilmiş oluyor. Daha kötüsü de irtibatlı oldukları çalışmalar, fertler, en temelde de İslami anlamda yürütülen çalışmalar, gayretler şüpheli hale getirilmiş oluyor. Buna da şiddetle karşı çıkıyoruz. Bu yapılanlar da, gözaltılar da, tutuklamalar da hukuksuzdur.” dedi. (Erkan Yavuz - İLKHA)