Bugün birçok İslami kesim bahar mevsimini yaşıyor. Hükümetle kol kola iktidarın nimetlerinden faydalanıyor. Onlar için 28 Şubatın karanlık günleri çok geride kaldı. Unuttular o soğuk, karanlık, binlerce mazlumun çığlıklarıyla kirlenmiş günleri. Hükümete yakın olmanın keyfini çıkarıyorlar. Buna bir diyeceğimiz de yok. O karanlık, vahşet dolu günleri kim ister ki? Ama 28 Şubatı hala iliklerinde hisseden, o günlerin yol açtığı mağduriyetleri hala devam eden Müslümanlar var. Şikâyetimiz, üzüntümüz o Müslümanların niye ısrarla görmezden gelinmeleri. Zulümden kurtulmak için illa da hükümetin eteğine yapışmak mı lazım? Farklı düşünen İslami kesimlere tolerans ve hoşgörü olmayacak mı?
Ne yazık ki İslami camianın 28 Şubatı hala sürüyor. Hem de birçok boyutuyla. Evet, Hizbullah Cemaatinin yüzlerce mensubu hala haksız yere zindanlarda çile dolduruyor. 28 Şubatın mağduru olan bu Mü'minler, 28 Şubatı zulüm düzeni olarak ilan eden hükümet tarafından hala hapislerde tutuluyor, zindanlarda unutulmuşluğa terk ediliyor.
28 Şubat karanlık bir dönemdi. Kumpaslarla, yalanlarla, iftiralarla, tuzaklarla dolu iğrenç bir dönemdi. O dönemde bizzat devlet eliyle, emniyet ve ordu eliyle binlerce fail-i meçhul cinayet işlendi. Devlete çöreklenmiş Ergenekon, Paralel ve JİTEM gibi karanlık örgütler devlet adına halka, özellikle Müslümanlara ve hasseten Hizbullah Cemaatine büyük zulümler yaptı. Binlerce Müslüman'ı mağdur etti, işinden attı. Hiçbir delil olmadan, keyfi kararlar ve işkence zoruyla binlerce Müslüman'ı suçlu ilan edip zindanlara doldurdu. Sadece camilerde Kur'an dersi verdi diye yüzlerce Müslüman'a yüzlerce yıllık hapis cezaları verdi. Göstermelik yargılamalarla onlarca Müslüman yirmi yıldır zindanda. Aileleri perişan oldu, eş ve çocukları büyük acılar çekti. Tek suçları dindar ve dine hizmetkâr olan bu kardeşler hala karanlık hücrelerde çile dolduruyor.
28 Şubatta yaşanan binlerce hukuksuzluğu anlatacak değilim. Zaten hükümet de 28 Şubat mağduru. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanı 28 Şubat zorbaları tarafından hapse atıldı. Hükümet 28 Şubatın mağduru binlerce insana iade-i itibar yaptı. 28 Şubat mağduru binlerce insan tekrar yargılandı ve beraat etti. Hükümet de 28 Şubat sürecindeki yargının bağımsız olmadığını, kumpas ve işkencelerle binlerce kişinin yargısız infaza uğradığını kabul ediyor.
Madem öyle neden hala İslami camianın mağduriyeti ve mazlumiyeti devam ediyor. Neden hala 28 Şubat mağduru dindar mahkûmlar hapislerde tutuluyor? Neden adil bir şekilde tekrar yargılanmıyorlar? Kur'an hizmetkârı olan bu Yusufilerin suçu ne? Kur'an'a, İslam'a hizmet etmek, tebliğ faaliyetlerinde bulunmak, laikçilerin zorbalığına boyun eğmemek, camileri Kur'an ve siyer dersleriyle şenlendirip ders halkaları oluşturmak suç mu? Suç değilse neden hala içerdeler? Neden hükümet onları görmüyor? Bunu gerçekten anlayabilmiş değilim.
Bu ülkede hükümetin eteğine yapışmayan, her politikasına körü körüne boyun eğmeyen, yanlışlarını kardeşçe söyleyen Müslümanların varlığı suç mu yoksa? O yüzden mi görmezden geliniyor bu camianın mazlumiyeti ve mağduriyeti.
Mağdur olan sadece bu camianın Yusufileri değil, sadece mahkûmlar değil. Başka açılardan da bu camia mağdur ediliyor. Mesela İslami camiaya mensup onlarca âlim ve imam doksanlı yılların derin devletinin kumpasları sonucu görevlerinden oldu. Büyük mağduriyetler ve yokluklar yaşadılar. Bugün o insanların mağduriyeti hala devam ediyor. Birçok memur görevine dönmesine rağmen bu camiaya mensup imamlar görevlerine geri alınmıyor. Başvuruları sonuçsuz kalıyor. Neden? Neden Diyanet İşleri Başkanlığı onlara hala suçlu muamelesi yapıyor?
Yine bu camianın şehitlerinin katilleri de gereken cezayı görmüyor. Şehit Aytaç, Şehit Yasin ve diğer şehitlerin katillerini bulup yargılamak konusunda yargı üzerine düşen hiçbir şeyi yapmıyor. Mahkemeleri sulandırıp cinayetleri unutturmaya çalışıyor, karanlıkta bırakıyor. Neden?
Tüm bu soruları sormak bizim de hakkımız? Adalet ve demokrasiden bahseden hükümete soruyoruz, neden İslami camia adalet ve demokrasiden faydalanamıyor?