Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin düzenlediği miting için geldiği Bitlis’te kanaat önderleriyle basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen toplantıda kanaat önderleri tarafından Davutoğlu’na sunulan raporda, İslami cemaatlerin Kürt Sorununda taraf olması ve Medreselere statünün kazandırılması gerektiğine vurgular yapıldı. Kanaat önderleri adına Medrese Âlimleri Vakfı (MEDAV) Genel Sekreteri Nizamettin Yakışık, hazırladıkları raporu başbakana sundu.
Yakışık tarafından hazırlanarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunulan raporda şu ifadelere yer verildi: “Herkesin malumudur ki Türkiye’de hatta Orta Doğu’da kangrenleşmiş bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunun asıl sebebinin Kur’an’dan ve Sünnet-i Seniyye’den uzaklaşmak olduğu gayet açıktır. Bu son derece önemli meseleyi halletmek için sorumluluk taşıyan herkesin üzerine düşeni hakkıyla yapması gerekir. Sorunu ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışmanın vacip olduğu hususu ise ilim ehlinin ve akıl sahibi kimselerin malumudur.”
Mesuliyet taşıyanların âlimler ve amirler olduğunu belirtilen raporda, “Nitekim tarih boyunca da bu topluma tesir eden iki sınıf vardır: O da âlimler ve amirlerdir. Bu millet büyüklerine, âlimlerine saygılıdır, itaat eder. Âlimlerin rolü burada daha çoktur. Ehliyetli seydalar, isterlerse toplumlarını tedenni çukurundan terakkinin zirvelerine çıkarabilirler. Toplum olarak; Türküyle, Kürdüyle bu millet, akan kanın durdurulmasını haykırmaktadır. Kimi ‘Yeter artık, analar ağlamasın.’ derken, diğer tarafta aynı şekilde kimileri de ‘Êdi bese, bila dayîk ne bigrîn nejî bêngiryandin.’ şeklinde feryat etmektedir. Bu haykırışlara kulak vermek Allah’ın Rahim isminin tecellisi olsa gerek. Çünkü imanî ve insanî mesuliyet bunu gerektirir.” ifadelerine yer verildi.
Raporda, başta bütün kurumlarıyla hükümetin, STK’ların ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığının bu meseleye eğilmesi ve bu konuyu cesaretle ele alması halinde, bu meselenin büyük oranda çözüleceği belirtildi.
“Diyanet, İslami cemaatler ve dindarlar Kürt sorununda taraf olmalıdır”
Irkçılık hastalığına karşı, Kürt meselesinin çözümünde Diyanet İşleri Başkanlığının ve İslami cemaatlerin katkısının olması gerektiği ifadelerine yer verilen raporda, “Diyanet, İslami cemaatler ve dindarlar; bu meselede taraf olmalıdır. Adaletin, kardeşliğin, sulhun ve çözümün tarafı olmalıdır. Söz konusu bu müesseselerin kanın durdurulmasında ciddi anlamda katkılarının olması zaruridir. Bu da kararlı bir çözüm iradesini göstermekle mümkün olur.” denildi.
Destek vermek bir yana engel olacak tarzda bir anlayışla, bölge üniversitelerinin rektörlerinin ve yönetimlerinin de hükümetin gerisinde kaldıkları, dolayısıyla vebal altında oldukları göz ardı edilmemesi gerektiği belirtilen raporda, “Oysa 28 Şubat Sürecinin çok tahripkâr ve yıkıcı etkiler bırakmasının temelinde üniversitelerin verdikleri destek olduğu toplumun hafızasında canlılığını muhafaza etmektedir. Bu bakımdan sözü edilen kurum ve STK’ların bu gibi sosyal problemlerin çözümünde aktif rol almaları elzemdir.” denildi.
Başbakan’a sunulan rapordan bazı maddeler şöyle:
İslam'ın, serbest ettiği bütün haklar istense de istenmese de tartışmasız olarak verilmelidir. Medrese mezunlarına statü kazandırılmalıdır. Uluslararası İslami toplantılarda medrese mensuplarına yer verilmelidir.
Medresede öğretilen kitapların ihtisas merkezlerinde okutulup ve Diyanet Vakfı tarafından yayınlanarak ülkedeki medreselere sunulmalıdır. Ayrıca Şafii mezhebinin kitaplarına da önem verilmelidir.
Tebliğ ve irşatta Kürt dili de kullanılmalıdır. Bölgedeki medrese geleneğine ve eğitimine sahip çıkılmalıdır.
Kürtçe vaaz ve hutbelerin serbestçe verilmesi için imkân sağlanmalıdır.
Hutbe ve vaazlarda kardeşlik temasının hâkim olması, ayırımcılığın yapılmaması gerekir. (Şükrü Tontaş-İLKHA)