Kangren haline gelmiş bir sorun… Kürt Sorunu...
Nereden baksan girift bir sorun... Çözümü nasıl olmalı!
İslami bir çözümü var mıdır? Elbette vardır. Ancak İslam'ın sosyal ve siyasal sorunlara çözümüne özel bir formülasyonu yoktur. Sadece ilkeleri vardır. Esasen, hak adalet ve hukuk üzerine olabilecek bütün çözümler İslami'dir.
Sorun doğru tespit edildikten sonra hak, adalet ve hukuk üzerine yapılan bütün çözümler İslami'dir. Özel olarak İslam'ı referans alsan da almasan da hak, adalet ve hukuk üzerine varılan/varılacak çözümler ismi ve dayanağı İslamî olmasa da sonucu İslamî'dir. Ancak tarafların hak, adalet ve hukuk üzerine varılacak çözüme razı olmaları elzemdir.
Nitekim, İslam'la hiç alakalı olmayan toplumlarda buna benzer sorunların çözümü başarılı bir şekilde olmuştur. Bunun sayısız örnekleri vardır. İspanya/İrlanda vb...
İslam sadece Müslüman toplumların tekelinde olmadığına göre hak ve hukuk üzerine farklı referanslarla yapılan çözümler ismi farklı da olsa çözüm İslami'dir.
Hak ve hukuk üzerine yapılabilecek çözümlerin kolaylıkla uygulanabilirlik kabiliyeti vardır.
Kürt sorunu her ne kadar girift bir konu olsa da esasen çözümü basittir ve kolaydır. Yeter ki tarafların bu sorunu çözmek konusundaki iradeleri sorundan rant sağlamak değil; çözüme dönük olsun.
Bizdeki Kürt sorunu sistemden ziyade beyin ve kalplerde olmasına rağmen sistem hak, adalet ve hukuk üzerine oturtulursa çözüme kavuşabilir.
Bu bağlamda sorunun çözümünün hak ve hukuk üzerine nasıl oturtulacağı öncelikle tespit edilmelidir.
Türklerin, Kürtlere yönelik çoğu kez “hepimiz kardeşiz, Müslümanız, önemli olan ümmetin birlikteliği vb.” önermesi sorunu çözmemiş hatta sorunun çözümü konusunda blokaj oluşturmuştur. Zira ne kardeşliğin ne de Müslüman olmanın gereği yerine getirilmeden ve Kürtlerin doğal hakları verilmeden bu kavramların sorunu çözmeyecekleri muhakkaktır.
Güç ve dengelerin söz konusu olduğu ve egemenlik alanı üzerine yapılan bir savaşta İslami olan hepimiz din kardeşi ve Müslümanız kavramları bir çözüm getirmeyecektir. Zira her zaman olduğu gibi egemenler işin çözüm kısmında olmadıkları gibi daimi bir şekilde dini kendi halkları için afyon olarak kullanmışlardır. Kürt halkı açısından, haklarını elde etmemesi önünde egemenler dini bir araç olarak kullanmışlardır. Buna itiraz edenleri ise; ajan, bölücü gibi safsatalarla yaftalamış ve dışlamışlardır.
Bu noktadan hareket edersek içi doldurulmayan Kürt ve Türklerin kardeşliği soruna çözüm getirmiyor.
Ya içi doldurulabilen ve kardeşlik hukukunun uygulanması ya da kardeşlikle birlikte eşitlikle beraber bu çözüm olur.
Eğer Türk kesimi sorunu çözmek konusunda gerçekten samimiyse;
Kendileri için istediklerini, kardeşi olarak gördüğünü iddia ettiği Kürtler için de isteyecekler ve verecekler. Şeriatın hak olarak gördüğü ve gasp edilen bütün hakları bir lütuf olarak değil; gasbedilmiş bir hakkın iadesi olarak verecekler.
Mademki kardeşiz kardeşlik hukukunun bana vermiş olduğu eşitliğin de uygulanması gerekir. Bunun için Türk İslamcıların sloganik kardeşlik söylemlerinin içinin eşitlikle de doldurulması gerekir.