Bir zamanlar merhum Necip Fazıl’ın dediği gibi dindarlar bu ülkede, atalarının yurdunda, öz yurtlarında yetimdiler, öksüzdüler, parya muamelesi görüyorlardı. İslam’a ve Müslümanlara küfretmek serbestti. Her tür İslami değer ve öğreti küçümseniyor, irtica ile yaftalanıyor, İslam’ı dert edinmiş Müslümanlar saldırı ve iftiraların, algı operasyonlarının hedefi haline geldiği zaman kimse kalkıp saldırganlara ne yapıyorsunuz demiyordu. Hatta İslam düşmanlığı bizzat devletin destek ve organizesiyle yapılıyordu.
Şimdi dindar halkın desteğiyle seçilmiş bir iktidar var. Yirmi yıla yakındır işbaşında… Ama ne yazık ki dindarların birçok beklentisi karşılanmadı. Nispi bir iyileşme olsa da dindarlar hala öz yurtlarında yetim olmaktan kurtulamadılar. Özellikle son zamanlarda bu durum daha belirgin hale geldi. 15 Temmuz sonrası FETÖ ihanet şebekesini bahane eden ulusalcı, laik, Kemalist çevreler her fırsatta İslami değerlere, İslami camialara saldırmaktan, iftira kampanyaları düzenlemekten geri durmuyorlar.
Bu saldırılar karşısında iktidardan doğru dürüst bir ses çıkmıyor. İş bununla da kalmıyor, iktidar çevrelerinin de desteğiyle İstanbul Sözleşmesi gibi uygulamalarla İslami aile yapısı saldırıya uğruyor. Ahlaki yozlaşmaya dur diyebilecek hiçbir politika geliştirilmiyor. Eğitim sistemi eskiden olduğu gibi öz değerlerinden uzak, Batı aşığı, ahlak yoksunu genç nesiller yetiştiriyor.
İşin daha da acı olan tarafı bir zamanlar İslam davasını omuzlamış birçok çevre elde ettiği dünyevi kazanımları kaybetmeme uğruna bu saldırı, karalama ve yozlaşma karşısında tepkisiz kalıyor ya da tepkisini çok cılız, ürkek bir şekilde gösteriyor.
Burada gür çıkan tek ses HÜDA PAR’ın, HÜDA PAR’a yakın çevre ve iletişim araçlarının sesi… Bunca sessizlik, bunca tuğyan, bunca mazlumiyet karşısında İslami muhalefetin sesi olmaya çalışan bir HÜDA PAR var. Çeşitli nedenlerden ötürü seslerini duyuramayan veya duyurmaya çekinen, seslerini duyurma imkânları olmayan dindarların, dindar halkın İslami taleplerini en yüksek sesle haykıran bir HÜDA PAR var.
Ahlaki yozlaşmaya, İslami aile yapısını tehdit eden İstanbul sözleşmesi gibi uygulamalara, eğitim sistemindeki çarpık anlayışa, cunta ürünü anayasaya, haksız ekonomik paylaşıma, dindarların hedef alınmasına cesurca karşı koyan HÜDA PAR, halkın refah ve geleceği için gece gündüz çırpınıyor, yorulmak nedir bilmiyor.
İç politikada olduğu gibi dış politikada da HÜDA PAR Müslüman halkın sesi olmaya çalışıyor, ümmetin maslahatını her şeyden üstün tutarak emperyalist güçlerin şeytani projelerine çomak sokan uygulamalara imza atıyor. Müslümanların vahdetini, İslam ümmetinin bağımsızlık ve kalkınmasını savunan HÜDA PAR bu uğurda kıt imkânlarını kullanarak dünya Müslümanlarını buluşturmaya çalışıyor, uluslararası etkinlikler düzenliyor, şer güçlere karşı hakkı haykırmaktan çekinmiyor.
Yapıp ettikleriyle ihlas ve liyakatini ispatlayan HÜDA PAR İslami muhalefetin sesi, sözcüsü olmayı hak ediyor.
Her geçen gün büyüyen, güçlenen, daha geniş kesimlere ulaşan bu vasat hareket inşallah diğer İslami kesimlerin de desteğiyle daha da büyüyecek, Müslüman halkın sesinin daha da gür çıkmasına vesile olacak ve bu ülkede İslami muhalefetin konuşan, cesur dili olarak saldırı ve linç kampanyalarına karşı bir kalkan görevi görecektir.