Bir takım programlara katılmak üzere Gaziantep’te bulunan Siyer araştırmaları Merkezi (SİYAM) kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, İlke Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada Kur’an’ın mesajının anlaşılması için Müslümanlara büyük görevler düştüğünü belirterek, bunun da çeşitli paneller başta olmak üzere sempozyumlarla, programlarla, ve Peygamber Sevdalılarının her yıl milyonlarca insanın bir araya geldiği Kutlu Doğum etkinlikleri ile mümkün olabileceğini kaydetti.
İnsanların dünyasında Kur’an’ın mesajının iyi anlaşılması için bir farkındalık oluşturulması gerektiğini belirten Yıldırım, hayat kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in hayatımıza söylediği mesajların öne çıkartılması çağrısında bulundu.
İslam ve Kur’an düşmanlarının insanların gündeminden Kur’an’ın mesajlarının çıkartılması için her yola başvurduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Peygambersiz bir din algısı. Peygamberi devre dışı bırakarak Kur’an’ı anlama, sadece aklını kullanarak Peygamberin rehberiyetini bir yönü ile ortadan kaldırarak algı oluşturmaya çalıştılar. Şu anda bu iki proje beraber yürütülüyor.” dedi.
Kur’an Müslümanların elinde olduğu müddetçe biz asla bunlarla baş edemeyiz
Kur’an Müslümanların elinde olduğu müddetçe asla Müslümanlarla baş edilemeyeceğini anlayan İslam düşmanlarının farklı yollara başvurduğunu vurgulayan Yıldırım, “İslam düşmanları çok iyi anladılar. Yine aynı şekilde Kur’an’ın düşmanı olanlar da çok iyi anladı. ‘Bu Kur’an Müslümanların elinde olduğu müddetçe biz asla bunlarla baş edemeyiz.’ Kur’an’ı Müslümanların elinden almak da mümkün değil. Çünkü Müslümanlar için Kur’an en değerli hazinedir. O’na sahip çıkmayı her Müslüman namus ve şeref meselesi bilir. Kendi namusuna nasıl sahip çıkıyorsa Kur’an’a da sahip çıkmaya çalışır. Hal böyle olunca bu sefer yeni bir plan devreye sokuldu. Kur’an’ın hayat kitabı olmaktan çıkması için her yola başvurdular. Bu, Osmanlının son dönemlerinden beri aslında ortaya konulan bir şeydir.” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, “İslam düşmanları Kur’an Müslümanların elinde kalsın. Ama biz onu öyle bir seviyeye indirelim ki, Kur’an sadece bir tören kitabı olsun. Hayat kitabı olmaktan çıksın. Sadece belli alanlarda kullanılan ve başvurulan bir kitap olsun. Kur’an düğünlerde okunsun, ölülerin üzerine okunsun, kabirlerde okunsun ve hastaların üzerine okunsun. Ama kimsenin aklına Allah (cc) bana ne diyor, niye bu kitabı göndermiş? 6 bin küsur ayetle Kur’an benden ne istiyor? Soruları akla gelmesin istiyorlar.” şeklinde konuştu.
Şu anda Peygambersiz bir din algısı oluşturulmaya çalışıldığını belirten Yıldırım, “Bunu da bir dönem yaptılar. Ondan sonra yine şöyle bir proje ortaya kondu. Peygambersiz bir din algısı. Hz. Peygamberi devre dışı bırakarak Kur’an’ı anlama sadece aklını kullanarak Peygamberin rehberiyetini bir yönü ile ortadan kaldırarak algı oluşturmaya çalıştılar. Şuanda bu iki proje beraber yürütülüyor.” diye konuştu.
İnsanımızın dünyasında farkındalık oluşturmak gerekiyor
Kur’an’ın mesajının anlaşılması için Müslümanlara büyük görevler düştüğünü belirten Yıldırım, bunun da çeşitli paneller başta olmak üzere sempozyumlarla, programlarla, ve Peygamber Sevdalılarının her yıl milyonlarca insanın bir araya geldiği Kutlu Doğum etkinlikleri ile olabileceğini kaydetti.
“İslam’ı Peygamberimizin örnekliği ile anlatmak zorundayız.”
Allah’ın (cc) istediği kulluğun sadece camiye, mescide ve bir kapalı alana hapsedilen bir din olmadığını belirten Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hal böyle olunca bizlere çok büyük görevler düşüyor. Biz insanımızın gündemine Kur’an’ı bir hayat kitabı olarak koymak durumundayız. Hem de bunu öncelikle yaşayarak temsil etme adına bir mükellefiyetimiz var. O’nun ahkâmı ile amel etmek, ahlakı ile ahlaklanmak her Müslüman’ın üzerine vazifedir. Biz hem bunu kendimiz yapmalı, hem de etrafımızdaki insanlara bunu duyurma adına çok farklı çalışmalar yaparak bunu gündem etmeliyiz. Hayat kitabımız olan Kur’an’ımızı hayatımıza söylediği mesajları öne çıkarmalıyız. Aslında Allah (cc) bizden istediği kulluğun sadece camiye, mescide ve bir kapalı alana hapsedilen bir din olmadığını, Hristiyanlık ile İslam arasındaki en önemli farkın İslam’ın hayata müdahale eden bir din olduğunu çok güzel örneklerle sahabenin örnekliği ile Peygamberimizin örnekliği ile anlatmak zorundayız. Biz bunu insanımıza çeşitli paneller ile olabilir, Sempozyumlarla programlarla olur, işte Peygamber Sevdalılarının çok takdir ettiğimiz mevlid kutlamaları ile olabilir, bir şekilde Peygamber Efendimizin bu manadaki rehberiyetini Kur’an’la sünnetin ayrılmaz bir bütün olduğunu bir yönü ile ortaya koyacak çalışmalar yaparak insanımızın dünyasında farkındalık oluşturmak gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman inşallah Müslüman olan bu toplum, her ne kadar İslam’ı yaşamada biraz aksaklıklar yaşasa da inşallah aslına dönecektir. Tekrardan bizim özlediğimiz o Peygamber ikliminde gördüğümüz kulluğu yeniden görme imkânına erişmiş olacağız.”
İLKHA