Kudüs TV’de yayınlanan Gündem Özel Programında Arzu Erdoğral’ın konuğu olan Gazeteci Cihat Arpacık, İslami STK yönetici ve üyelerine yönelik verilen usulsüz hapis cezası ve bu süreçte yaşanan hukuksuzluğu konuştu.
Hizbullah’ın sivil toplum örgütü haline gelmesinden neden rahatsızlık duyuluyor
Hizbullah hareketi ile ilişkilendirilen bazı Sivil Toplum Örgütlerine yönelik yargı ve polis eliyle geniş kapsamlı bir taarruz başlatıldığını söyleyen Arpacık, “Emniyet raporlarında şöyle bir ifade benim dikkatimi çekti ‘Hizbullah hareketi sistem değiştirdi yöntem değiştirdi ve sivil toplum örgütleri vasıtasıyla artık çalışmalarına başladı’ diye. Şimdi bir çözüm sürecinin içindeyiz PKK’nın silahsızlanmasını konuşuyoruz. Hizbullah’ın silahsızlanmasından Hizbullah’ın sivil toplum örgütü haline gelmesinden neden rahatsızlık duyuluyor. Aslında polisin dilemması bu yönde.
İnsani olgular, olaylar örgütsel faaliyet kapsamında gösterilip dava açılmıştı
Tıpkı 28 Şubat hatta 12 Eylül’den daha beter bir şekilde örgüt dosyaları oluşturulduğunu söyleyen Arpacık, “Pikniğe katılmış, futbol turnuvası düzenlemiş, evinden şu dergi çıkmış, DGM’nin yasakladığı bir kitap bulunmuş Fehmi Şinnavi’nin İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler kitabı gibi. Bunlar polis fezlekesine sokuldu daha sonra polis fezlekesi şablon değişikliği ile iddianameye dönüştü ondan sonra yargılama başlatıldı.
Çok garip bir şekilde Adıyaman dosyasında şu ifade benim dikkatimi çekti “Melle kod adlı biriyle örgütsel irtibat” Güneydoğulular çok iyi bilir aslında Melle molladan gelir Kuran öğreticisi tahsilini medreseden tamamlamış insanlardır. Bunu örgütsel bir kod haline getirmiş polisler. Hatta ifade verenlerden birisi, ‘paşa, muallim, hoca, general nasıl örgütsel bir kod değilse Melle de örgütsel bir kod değildir. Güneydoğuda yüzlerde Melle yaşamını sürdürüyor.’ Böyle saçma sapan gerekçelerle davalar başlatıldı. O polis fezlekeleriyle o iddianamelerle başlatılan davalar şimdi Adana örneğinde gördüğümüz gibi teker teker şuan bitiyor ve insanlar ceza almaya başlıyorlar. Hem de yüzlerce yıla varan cezalar bunlar.
Özellikle Adıyaman dosyasında bir gerekçede şuydu “örgütsel motivasyon sağlamak için düğün organize etmek” bir başka gerekçe “hasta ziyareti yapmak örgütsel motivasyonu arttırmak için” son derece insani olguları olayları örgütsel faaliyet kapsamında gösterip dava açılmıştı” diye konuştu.
Bunları yazınca iddianameyi hazırlayan savcı hakkımda dava açtı
Biz Yeni Şafak’ta geçtiğimiz aylarda bunu yazdıklarını belirten Arpacık, “Bunu yazınca iddianameyi hazırlayan savcı, Yeni Şafak Gazetesi benim kişilik haklarıma saldırdı diye şikayet ediyor ve geçtiğimiz günlerde benim hakkımda Malatya ikinci Asliye Ceza Mahkemesi ceza davası açtı. Şimdi biz 12 eylül döneminden kalma hukuksuzlukları konuşuyoruz 12 Eylül dönemindeki yargı kararlarının ortadan kaldırılmasını konuşuyoruz. 28 Şubat dönemindeki kararların ortadan kalkmasını konuşuyoruz ama 12 Eylül’ü aratmayacak saçma sapan gerekçelerle açılan davalarla insanlar ceza almaya devam ediyor. En azından muhafazakar mütedeyyin bir iktidarın olduğu bir Türkiye’de bunların yaşanmaması gerekiyor.
Bu insanlar seslerini duyuramıyorlar
Bu insanların arkasında holding medyalarının gücü yok tabii seslerini duyuramıyorlar. İşte bir haber yapmaya kalktığın zaman geçmişte yaşanan kötü olayları önümüze getirmeye çalışıyorlar” dedi.
Bir gün adalet size de lazım olacak
Ortada bir adaletsizlik olduğunu söyleyen Arpacık, “bunu sadece İslami STK’lar için söylemiyorum haksız yere MLKP, DHKP-C dosyasından ceza alanları da yazdık. İBDA-C özellikle Salih Mirzabeyoğlu’nu ben defalarca yazdım. Burada da bir adaletsizlik varsa tabii ki bunu yazacağız. Ama ana akım medya olarak nitelendirdiğimiz kesimler bu hukuksuzlukları adaletsizlikleri görmezden geliyor. Daha çok kendi ideolojik perspektiflerine göre hareket etmeye çalışıyorlar. Ancak bir söz vardır ‘Adalet herkese lazım’ ve bir gün adalet size de lazım olacak diyorum” dedi.