Yaşadığımız şu dönem itibariyle dünyanın dört bir yanında az veya çok etkin olan İslam dışındaki tüm dünya görüşlerinin insanın sağlıklı ve huzurlu bir yaşama ermesine ve geldiğimiz süreçte insanın ihtiyaçlarına cevap veremeyecek durumda olduğuna şahit olmaktayız.
Bunun sebebi ise bu dünya görüşlerinin sosyal, siyasal ve ekonomik alanda görülmüş önceki olumsuz yaşantılara bir tepki olarak ortaya çıkması; insanın ferdi ve toplumsal hayatının sadece bir veya birkaç yönüne hitap etmesinden yani bütününü kapsayacak şekilde bir bakış açısına sahip olamayışındandır.
Kilisenin uygulamalarında insanın maddi yönünün ihmal edilip sadece ruhi yönüyle ilgilenilmesi; Batı kaynaklı beşeri “izm”lerde insan yaşamının manevi yönü yok sayılıp sadece maddi refah ve bedeni hazlara odaklanılmasında olduğu gibi…
Öğretilerinin kaynağı itibariyle diğer dünya görüşlerinden farklı olan İslami dünya görüşüne gelince; bugün bu dünya görüşünün Asr-ı Saadet gibi bir dönemi oluşturamamasının sebebi kendisinden kaynaklı değildir. Daha çok kendisine tabi olan Müslümanların yeteri kadar dinlerini araştırıp öğrenmemeleri ve bir bütün olarak yaşam alanlarında pratize edememelerindendir.
İslam dini, bu dini bize gönderen ve biz insanoğluna uygun gören alemlerin rabbi olan Allah’ın (cc), Kur’an’ı Kerim’de belirttiği üzere, kemale ermiştir. Ne zaman ki bu dinin müntesipleri olan Müslümanlar da kemale ererse, bu durumda dünyada yaşanan birçok sıkıntılar, acılar, sorunlar, problemler, savaşlar yok olacaktır.
Elbette ki ben burada savaşların, acıların ve sıkıntıların asıl sebebinin Müslümanlar olduğunu söylemiyorum.
Net bir şekilde ifade edeyim ki, Müslümanlar İslam’ın dünya görüşünü yeterince kavrar ve onun sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel pratiğini günlük hayatta toplumsal yaşamda bir bütünsellik içerisinde icra ederse bu zulümatlar ortadan kalkar.
Zifiri karanlığın bulunduğu bir ortamda ışık kaynağının asli fonksiyonunu icra edecek şekilde devreye girmesiyle karanlıkların yok olup aydınlığın oluşması gibi…
En basitinden bir örnek verecek olursak;
Bugün dünyanın dört bir tarafına yayılan ve tüm insanlar için ciddi bir tehlike arz eden; bilimsel ve teknolojik gelişimin zirve yaptığı bu dönemde süper güç olmakla kibirlenen ve dünya halklarını sömüren ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi batılı devletlerin çaresiz kaldığı Koronavirüs tehdidine karşı alınacak en etkili önlemin İslam’ın dünya görüşünü vaaz eden Hz. Muhammed(sav)’in öğretilerinde bulunduğunu yine bizzat kendileri itiraf etmektedir.
ABD`deki haftalık haber dergisi Nesweek, yazdığı haberinde şu ifadeleri kullanmıştır:
“Bir salgın sırasında başka kimin hijyen ve karantina önerdiğini biliyor musunuz? 1400 yıl önce İslam Peygamberi Hz. Muhammed(sav)”. Bu basit bir ifade değildir. Bu İslam’ın dünya görüşünün öğretilerinin ne kadar sağlam ve evrensel olduğunun itirafıdır.
Velhasıl bugün insanlığın duçar olduğu bu sıkıntıların sebebi;
İnsanın ve evrenin sadece bir yönü alınarak oluşturulan “izm”lere insanların çoğunun müptela olması,
Ve ayrıca;
Müslümanların; ya batıyı taklit adına İslam’dan yüz çevirmeleri ya da bilinçsizce İslam’ın sadece cüz’i bir kısmını içselleştirerek ve uygulayarak bu cüz’i kısmı İslam’ın tamamıymış gibi bir yanılgıya düşmeleridir.
Unutmayalım ki, hayatın temel gerçeklerini unutmanın ve ihmal etmenin bedeli ağırdır.
Allah’a emanet olunuz.