28 Şubat sürecinde, "irtica ile mücadele" adı altında, İslam'a ve İslami değerlere saldıran kesimlerin her fırsatta İslam'a ve İslami değerlere saldırmaya devam ediyorlar.
FETÖ ve benzeri oluşumlar üzerinden İslami camialar ile cemaatlerin hedef haline getirilmesinin ve saldırılmasının asla kabul edilemez olduğunu belirten Tahiroğlu, bu tür saldırıların üzerinde çalışılmış ve planlanmış bir proje olduğunu ifade etti.
“İslam’a olan düşmanlıkları üzerinden cemaatlere ve tarikatlara saldırıyorlar”
Kendisini dini bir oluşum kisvesi altında gösteren FETÖ üzerinden İslami cemaatlerin ve tarikatların hedef alınmasının kimseye bir faydasının olmayacağının altını çizen Tahiroğlu, “Son zamanlarda yine aynı bilindik usuller devreye girdi. Geçmişte bu senaryoları biz çok gördük. Yine ‘sahte şeyhler’ adı altında zamanla kendilerinin kurup kendilerinin ürettiği ve zamanı geldiğinde de kullandıkları bir malzeme oluşturuyorlar. Kendilerini ‘cemaat’ ve ‘şeyh’ adı altında farklı farklı İslam dışı davranışlar yapılıyor. Türkiye toplumunu yıkabilmenin tek yolunun, din unsurunu zedelemek olduğunu biliyorlar. Ama bunu başaramayacaklar. Geçmişte topla, tüfekle, tankla yapamadıklarını; dini argümanları böyle ‘kötü, öcü’ göstererek ve farklı bir misyon yaparak din unsurlarını küçümseyerek topluma belli bir algı vermeye çalışıyorlar.” dedi.
“28 Şubat’ta da benzer senaryolar devreye sokulmuştu”
28 Şubat dönemi ve sonrasında da benzer şekilde tarikat ve cemaatlere saldırmak için birçok kurgu düzenlendiğini ve mütedeyyin kesimlerin baskı altına alındığını hatırlatan Tahiroğlu, “FETÖ olayında olduğu gibi bir olay üzerinden tüm cemaat ve İslami yapılara dil uzatıldı. Bu yapılar geçmişte başarılı olamadıkları gibi bugün de asla başarılı olamayacaklar. Bu milletin dini inançlarıyla oynanılmaması gerekiyor. Namus, din ve vatan... toplum için önemli olan belli unsurlar var. Eğer bunlara dil uzatılırsa milletimiz buna dayanamaz.” ifadelerini kullandı.
Tahiroğlu, Geçtiğimiz günlerde Turkcell'in dergilik uygulamasında, Hazreti Nuh (Aleyhisselam) ve Nuh Tufanı ile ilgili Erdil Yaşaroğlu adlı sözde karikatüristin mizah adı altındaki figürlerine yer vermesine de tepki gösterdi.
“Kutsal değerlere saldırılara cezai yaptırım uygulanmalıdır”
İslam dini ve kutsallarına yapılan saldırı ile komploların cezai yaptırıma tabi tutulmaması ve kutsal değerlerin anayasal güvenceye alınmamasının kabul edilemez olduğunu belirten Tahiroğlu, TCK’nın 216'ncı Maddesine atıfta bulunarak, şunları söyledi:
Türkiye'yi yöneten yöneticilere de seslenmek istiyorum; TCK'nın 216'ncı Maddesi, kutsal değerlere hakareti değil, halkın bir kesimini diğer bir kesimine karşı tahrik etmeyi cezalandırmayı içermektedir. Bazı şahıslara hakarete bile ceza öngörülen ülkemizde maalesef Allah'a, dine, peygamberlere hakareti cezalandıracak bir yasanın bulunmaması kabul edilebilecek bir durum değildir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 216. Maddesine göre kutsal emanetleri koruma denen bir madde var. Bu madde neden konulmuş veya bu madde neden şu an işlemiyor, neden hayata geçirilmiyor? Kişisel saldırılar için bütün sosyal medya hesapları taranarak o kişiyi haklı olarak cezalandırılıyorsa, bu dini vecibelere ve kutsal olan emanetlerimize dil uzatan, ucube gibi gösteren kişiler için de 216'ncı maddenin çalıştırılması gerektiğine inanıyorum.
“Milleti ayakta tutan dindir”
Cemaatler ve tarikatların yüzyıllardır bu coğrafyanın dinamiklerinden olduğunu söyleyen Tahiroğlu, “Bir milleti millet yapan ve milleti ayakta tutan en büyük etken dindir. Milleti bir araya getiren ve bu millete beraber yaşama aşkı veren yine dindir. Eğer din unsurunu hiç hesaba katmazsak ve gündeme getirmezsek, hayat felsefemizi din unsuruna göre şekillendirmesek orada anarşi, huzursuzluk ve bir sosyal patlama olur.” diye konuştu.
Her fırsatta İslam’a ve değerlerine, İslami şahsiyetlere saldırmaktan geri durmayanların faaliyetlerine son verilmesi gerektiğini belirten Tahiroğlu, İslam dini ve kutsallarına yapılan saldırı, komploların cezai yaptırıma tabi tutulması ve kutsal değerlerin anayasal güvence altına alınması gerektiğini ifade etti.
“Kutsal değerlerimize saldırarak İslam düşmanlığı yapılmaktadır”
FETÖ gibi bir örgüt ile cemaat ve tarikatların aynı kefeye konulmasının dahi doğru olmadığının altını çizen Tahiroğlu, bu saldırıların, aslında çok öncelere dayanan hazırlanmış bir proje olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Şu anda gerçekten de İslami bir hareket ve yaşantı içerisinde olan cemaatlerin yıpratılması ve bu cemaatlerin de o düşünce içerisinde olduğunu göstermek mahiyetinde öyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun yanında ‘din adamları’ diye kendini tanıtan insanları araştırdığımızda da köklerinde bir terör örgütünün yattığını görüyoruz. Buradan da anlaşılıyor ki cemaatlere saldırmanın, toplumun gözünde din ve diyaneti, cemaatleri ve inancımızı olumsuz algı yaparak küçümsemeye çalışıyorlar. Birilerinin de farklı bir pozisyona girmesini sağlamak istiyorlar. Burada esas amaç; tamamen kutsal değerlerimizdir. Kutsal değerlerimize saldırarak İslam düşmanlığı yapılmaktadır ve geçmişte başarılı olamadıkları gibi bunda da başarılı olamayacaklar. Ama belli bir toplumda da bazen yaralar açmıyor değil, elbette açıyor. Rabbim onlara bu fırsatı da vermesin. Mil-Diyanet Sen olarak bunların karşısında gerekli mücadelemizi vereceğimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.”