İsrail’in bombaları Ebu Hadra sivil yönetim binalarını vurduğunda, yolun 10 metre karşısında yer alan Ebu Şaban binasının 6’ncı katının da içini dışına çıkardı. Filistin İnsan Hakları Merkezi’ne (PHCR) göre 21 Temmuz’un ilk saatlerinde İsrail-savaş uçaklarından atılan 8 bomba doğu Gazze Şehri’ndeki hükümet binalarının neredeyse yarısını yerle bir etti.
Bombalar, El-Cezire’nin Gazze bürosu dahil yakınlardaki evlerde ve iş yerlerinde de ciddi tahribata neden oldu.
Benun’da klinik sahibi 42 yaşındaki Dr. Naim Şerif, Ebu Şaban binasında bulunan özel tıp merkezinin yarısının yok edildiğini söylüyor.
Bombaların binanın 6’ncı katını parçalamasının ve 5’nci katı yıkmasının ardından 2 hafta sonra Şerif, camları yeniden taktırmış, yeni özel makineler ısmarlamış ve yeniden müşterilere hizmet vermeye başlamış.
Şerif, “Makinelerimi ya da ekipmanını yenilemedeki sorun, bunların çoğunun Gazze’de olmaması. Buraya gelmesi aylar sürüyor ve başka yerdekinden çok daha pahalıya mal oluyor. Yeniden başlamak dışında yapacak ne var ki? Burada savaş zararları için bir sigorta yok” diyor.
Üç kat aşağıda özel bir dişçi kliniği, kırılmış pencereler ile camları değiştirmiş ve tahrip edilmiş olanın yerine yeni bir dişçi sandalyesi yerleştirmiş
32 yaşındaki dişçi Doa Muşavi, “Bu duvarlar tamamen simsiyahtı. Burada her şey tahrip edilmişti. Kullandığımız tüm ilaçlar ve ekipmanlar harap olmuştu” diye anlatıyor.
Yıkılmış Ebu Şaban binasının ve kiracılarının anlattıkları, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki bombardıman cümbüşlerinin sivil mülkleri, evleri ve hayatları orantısız şekilde nasıl etkilediğine dair kanıt yığınlarına ekleniyor.
Cenevre Konvansiyonu, “sivil hayatın kaybına, sivilleri yaralamaya, sivil nesnelere zarar vermeye ve bunların kombinasyonuna” yol açacak saldırıları yasaklıyor ki tüm bunlar bu-kadar-kalabalık Gazze Şeridi’nden kaçınılmaz.
Ateş hattındaki siviller
Caddenin birkaç yüz metre aşağısında, köşe başında 60 yaşındaki Hani Lulu, tatlı dükkanının metal kapısını tamir eden bir işçiyi seyrediyor. Dükkanının kapısı, İsrail binanın karşısında bulunan Gazze’nin ana güvenlik kompleksi Saraya’yı hedef aldığında havaya uçmuş.
19 Kasım’daki o patlamalarda 1 yaşındaki Rama El-Şandi öldürüldü. Ayrıca 4 sivil ve 4 polis de yaralandı.
Lulu, deneyimlerden ders çıkarmış. İsrail’in 2008-2009 Gazze saldırıları sırasında İsrail, Saraya’ya bomba yağdırmış ve etrafındaki evler ile işyerlerini tahrip etmişti.
Luku, “Bu sefer Gazze’ye İsrail saldırıları başladığında evimizi terk ettik. Böylece sadece ev zarar gördü biz değil. Burayı bombalamak için bir neden yoktu. Sadece etraftaki siviller zarar görüyor. Yanlış bir şey yapmadık yine de İsrail bizi bombalıyor” diye anlatıyor.
Gazze Şehri’nde bulunan Tel El Hava’daki İçişleri Bakanlığı binaları da 2 kez bombalanmış. PCHR’a göre etrafındaki okullar, evler ve birkaç yüz metre ilerideki El-Kudüs Hastanesi’nde büyük hasar almış.
Ma’an Haber Ajansı’na göre o bombardıman etraftaki sivillerin yaralanmasına neden oldu.
58 yaşındaki Ebu Muhammed, yerle bir edilen bakanlık binalarının karşısında yaşıyor. O ve komşuları günün ilk saatlerinde 4 bombardıman olduğunu söylüyor. Ardından saat 9.30 gibi İsrail savaş uçakları bakanlığı 4 kez daha bombalamış. Ebu Muhammed “o seferki deprem gibiydi” diyor.
Yeni inşa edilmiş Birleşmiş Milletler’e ait (UNRWA) okul ve bakanlığın 10 metre ilerisindeki devlet okulu da hasar gördü, birçok sınıf tahrip oldu.
Bakanlığın karşısındaki 5 katlı apartmanlar artık bir iskelet görünümünde, oturmak tamamen imkansız.
Elindeki kağıt tomarını sallayan Ebu Muhammed, “Bu kağıtların İsrail güvenliği ile ne ilgisi vardı?” diye soruyor: “Burada doğumları, ölümleri ve evlilikleri, pasaport ve hüviyetleri yapıyorlardı. Evimde 15 kişi vardı. Şimdi nereye gideceğiz?”
Yıkılmış ev sırasının sonunda duran ağırbaşlı 42 yaşındaki Ebu Yusuf, sessiz ancak yıkılmış bir ses tonuyla şunları kaydediyor: “Sivil bir bölgeydi. Bakanlık bize sadece belge veriyordu. Buradaki hükümet için çalışan maaşlı insanlar, sivildi. İsrailliler bu bölgeyi daha önce vurmuşlardı. Yani yine vuracaklar. İstedikleri sivil bölgeleri vurmak”.
Ebu Yusuf’un önünde durduğu 3 katlı binada 40 kişiden fazla insan yaşıyormuş. Şimdilerde 3’ncü kattaki bir odanın önündeki delikten bir kanepe sarkıyor. Ebu Yusuf, “Çimento, demir her şey havadaydı. Bombardımanın ardından yarım saat boyunca zifiri karanlıktı, elektrik yoktu. Hiçbir şey yapamadım, kımıldayamadım bile” diyor.
Gazze Sağlık Bakanlığı, 34’ü çocuk 11’i kadın ve 19’u yaşlı olmak üzere 174 Filistinlinin katledildiğini bildirdi. 465 çocuk, 254 kadın ve 91 yaşlı olmak üzere İsrail, bin 399 insanı da yaraladı.
Gazze’ye son saldırılarda Dalu ailesinin evi de bombalandı. Bombardımanda aileden 10 kişi ve 2 komşu katledildi. Şifa Hastanesi Acil Bölümü Başkanı Dr. Ayman el-Sahabani, “Çoğu buraya beyinleri kafataslarından çıkmış halde geldi” diyor ve ekliyor: “İlgilendiğimiz yaralanmalarının çoğunluğu arasında bedenlerden geçen şarapneller, kan kaybetme, çoklu kırıklar, alt ya da üst uzuvların ampütasyonu, iç kanama ve iç organ hasarları bulunuyordu. İkinci gün yüzde 95’i yanmış 11 aylık bir çocuk geldi fakat hala nefes alıyordu. Onun için hiçbir şey yapamadım. Yirmi dakika içerisinde öldü”.
4 yaşındaki kız çocuğu Reham Nabahin, Nusayrat’daki evinin önünde 21 Kasım’da uğradığı İHA saldırısından kurulamadı. Beynine saplanmış şarapnelle hastaneye ulaştığında ölmüştü.
21 Kasım’daki ateşkesten bir saat öncesinde 14 yaşındaki Nadir Ebu Muhasip, kardeşleri için yiyecek almaya gidiyordu. Deyr El-Balah köyüne yapılan İHA saldırısının hedefi oldu.
Katledilen ve sakat bırakılanların ezici çoğunluğu, direniş faaliyetlerinde yer almayan sivillerdi. Bu da bir kez daha, tekrar ve tekrar, İsrail bombalarının asıl hedefinin Filistinli siviller olduğunu ispatlıyor.
Eva Bartlett, Gazze’ye Özgürlük Hareketi’yle bölgeye giden ve İsrail’in 2008-2009 katliamından sonra kalmayı seçen az sayıdaki Batılı insan hakları aktivistlerinden ve gazetecilerinden biri.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.