israil, Filistin’i işgal savaşının ilk hamlesini kaybetti, ikinci hamlenin getirisini toplamaya çalışıyor.
Eski sömürgeci çağı anlatan “modern işgal”, miladi 19. yüzyılın ilk yarısında kaldı. İşgalci güçler, baba-ata usulü yöntemlerle sömürgeciliği sürdüremeyeceklerini kavradılar; sosyal bilimlerin öncülüğünde post modern işgale geçtiler.
Post modern işgal, geçmişte olduğu gibi sadece ordularla yapılmıyor. Ordudan çok ideolojiler üzerinden yapılıyor. Örneğin, sosyalizm bizdeki sıradan bir genç için sadece bir kurtuluş ideolojisiydi. Oysa Sosyalist Rusya için sosyalizm, aynı zamanda kendi işgallerini, kendi siyasi etkinliğini artıracak bir araçtı. Sosyalizme yatırım yapmak, Sosyalist Rusya için sadece kendi ideolojisine yatırım değildi, aynı zamanda işgal askerleri yetiştirmek anlamına geliyordu.
Sosyalist Rusya’nın bu kartına karşı Batı’nın diğer kesimleri ulusal solu ve sosyal demokrasiyi geliştirdiler. Batı, kendi ülkelerinde sosyal demokrasiye güç verirken İslam dünyasında işgalleri kolaylaştırmaya yönelik bütün yatırımlarını ulusal sola yaptılar.
Ulusal sol, Filistin davasını 1. Filistin’in içinde 2. Arap dünyasında 3. Bütün İslam dünyasında sözde “millileştirme (ulusallaştırma)” taşeronluğu yaptı. Fetih grubunun hâkimiyetini ele geçirip Filistin Kurtuluş Örgütü adı altında Filistin adına tek güce dönüşerek Filistin gençlerine “Filistin davası Filistinlilerindir, bunun yanında biraz da diğer Araplarındır; İslam dünyasının Filistin derdi yok.” dedi. Filistin gençlerini Mısır, Irak, Suriye örneğinde olduğu gibi kör bölge milliyetçiliğine, Filistin milliyetçiliğine ve kısmi bir sözde Arap duyarlılığına yönlendirdi.
Arap dünyasındaki BAAS ve Nasırcılık benzeri ulusal sol ise Arap gençlerine “Filistin davası önce Filistinlilerin, sonra diğer Araplarındır; Arap olmayan Müslümanların Filistin derdi yoktur.” telkininde bulundu.
Kafa yapısı olarak 1950 öncesinden kalma 28 Şubat’ın aktörlerini hatırlarsınız, İslam dünyasındaki Arap olmayan ulusal sol da “Filistin davası Filistinlilerin ve diğer Araplarındır, biz israil’le çıkarlarımız gereği dost olmalıyız.” dedi. Filistin davası, İslam dünyasından yalıtıldı. Üç koldan Filistin yalnızlığa itildi.
israil, geçmişteki işgallerini böyle bir yalnızlık içinde gerçekleştirdi. Ulusal sol hamlenin Filistin, Arap dünyası ve bütün İslam âlemindeki getirisini yedi.
Ancak hâlâ Kürtler arasında sözcü ve iktidar yapılma girişimi devam etse de Filistin’de, Arap dünyasında ve bütün İslam âleminde ulusal sol da Filistin davasını ulusallaştırma çabası da iflas etti. israil’in işgali bu iflas sürecinde sekteye uğramakla kalmadı; israil, Filistin topraklarının bir bölümünden de çekilmek zorunda kaldı.
Ondan sonra İslam âleminde Filistin davasını küçümseyen, öteleyen “ultra radikal”, “kadim protestan” yapılar türedi. Bu yapıların iddiaları Müslüman gençlerin aklını çelecek nitelikteydi. Ulusal solcular, iddialarını sosyalist ideologlara dayandırırken bunlar İslamî kaynaklardan söz ediyor ve “Şu İslam ülkesinde şöyle bir düşünce varken Filistin davasını gütmek de ne?” diyorlar; Müslüman gençleri İslam âlemindeki kadim ihtilafların bir parçası haline getiriyorlardı.
Bu, ulusal soldan daha etkili bir işgal bombasıydı ve ne yazık ki İslam âleminin kurumsuzluk çaresizliği içinde o bombanın pimi çekildi. Bugün israil nasıl olmasını istiyorsa İslam âlemi öyle bir ortama sürüklendi. Siyonist işgalciliğin iştahı kabardı. Şimdi israil, yeni hamlenin getirisini yeme derdinde. Fırsat bulursa ilk hedefi Gazze veya Ramallah… Çekildiği topraklara yeniden gelmek ve ardından Arz-ı Mev’ud hayali peşinden gitmektir.
Kendi kuruntusuna göre önünü açacak olan, İslam dünyasında çarpışarak Müslümanların enerjisini tüketen yapılar olacak.
40-50 yıl önce İslam dünyası Sosyalist Rusya’nın işgali korkusuyla Amerika’ya sığınıyordu. Yeni dönemde birbirlerinin korkusundan Amerika ve israil’e sığınmaları planlandı.
Küçücük bir Katar’ın Amerika’dan on bir milyar dolarlık silah alımı nasıl açıklanır? Herhalde ancak kendisinden önce silah alarak Amerika’ya bir tür vergi ödeyen diğer Körfez ülkelerinin silah alımları ile… Öyle bir ortam oluşturuldu ki kimse Filistin’e bakmıyor, herkes bana içeriden kim saldıracak korkusu içinde yatıyor. Bunun oluşturacağı gaflet çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.