Semere Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, (Semere-Der) Sancaktepe Mustafa Öncel Kültür Merkezinde ‘Şehitler Gülümsüyor’ adlı bir program düzenledi.
Halkın yoğun ilgi gösterdiği program, Gökhan Laçin’in okuduğu Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başladı.
Ardından sahne alan Grup Özlem sanatçıları, şehitler ile ilgili yürek yakan ezgi ve marşlar seslendirdi.
“Allah katında rızıklandırılmak için ölmeyi seviyoruz”
Programda bir konuşma yapan İlahiyatçı Yazar Ömer Çelik “Allah katında rızıklandırılmak için ölmeyi seviyoruz. Allah yolunda mücadele etmeyi seviyoruz, hem de kanımızın son damlasına kadar. İnanın bu sevgimiz, bu aşkımız şaka değildir. Bizler gerçekten ölmeyi seviyoruz. Allah kendi yolunda cihat edip bu uğurda can vermemizi emrediyor. Bu yolda canımızı vermeyi seviyoruz. İki cihan serveri Hz Muhammed (sav) ve gönderilen bütün Peygamberler, şehadete aşık oldukları için biz de aşığız. Bizim şehadeti arzulamamız için, birçok nedenlerimiz var. Biz Allah yolunda canımızı verirsek, bize karşılığında cennetini verecektir. Biz bu canı Allah yolunda vermekten imtina etsek dahi, Allah bu emanetini bir gün alacaktır. Zillet elbisesini giymemek için, Allah yolunda izzetli bir şekilde ölmeyi seviyoruz” şeklinde konuştu.
“Şehit olmak için şehit gibi yaşamak lazım”
Konuşmasının devamında gençlere de seslenen Çelik, “Sizler şehadete aşık Yasinler ve Hüseyinler olmalısınız. Şehadet ve şahitlik, yeryüzünde Allah’ın vahyinin temsilcisi olmak demektir. Muradınıza ulaşmanızın yolu, maşukunuza kavuşmanın yolu, Allah’ın yoluna uymaktır. İmanın ateş gibi olduğu bu asırda, küfrün, tuğyanın, şirkin ve şehvetperesliğin hakim olduğu bu asırda, birer Ashab-ı Kehf ferdi olun. Bir mağaranız olsun, orada Allah ile irtibat kurun. Şehit olmak için, şehit gibi yaşamak lazım. Tıpkı Mus’ab gibi, dünyadan el ayak çekmek lazım. Bu çağın Mus’abları, Hanzalaları olun. Her nerede hangi hoca efendi Allah ve Resulünden söz ediyorsa, onlara kulak kabartıp dinleyin” dedi.
“Bu iman ile küfür savaşı meselesidir”
Konuşmasının sonunda Müslümanları şehit edenlerin tümünün aynı zihniyeti taşıdığına dikkat çeken Çelik, “Şehitlik meselesi, Türklük-Kürtlük meselesi değildir. Mesele Allah'tan başka ilah kabul etmeme meselesidir. Allah'tan başka kimseye tapmama meselesidir. Bakın İskilipli Atıf Hoca şehit olurken diyor ki, 'Bize bu zulmü yapanlarla elbet kıyamet gününde hesaplaşacağız.' Atıf Hoca Türktü, onu Türk Şamanistler idam etti, Kemalizm'e tapanlar idam etti. Bakın Seyid Kutup Arap idi, onu Araplar şehit etti. 6-8 Ekimde Kürdistan'da şehit olan Yasin, Hasan, Riyad, Hüseyin, Turan ve Cumali de birer Kürt idi. Ama onları katledenler de aynı zihniyete sahiplerdi. Türk alimlerimizi nasıl Şamanist Türkler katlettiyse, bizim nazik civanlarımızı da katleden ateşperest ve Zerdüşt Kürtlerdi. Neydi bu şehitlerin derdi? Allah'tan başkasına kulluk etmemekti. Onları şehit edenlerin ortak özellikleri de şudur. Yeryüzünde ilahlık iddiasında bulunurlar. Bu kesinlikle bir ırk meselesi değildir. Bu mesele, iman ile küfür savaşı meselesidir. Firavunla, Nemrutla, Roma ile üzerimize geldiler, bizi bitiremediler. Jitemle, Ergenekon ve paralel ile geldiler, bitiremediler ve Allah’ın izniyle bitiremeyecekler.” ifadelerini kullandı.
Yakınlarının dilinden şehitler;
Duygu ve coşkunun had safhada olduğu programda, İslam davası uğruna canlarını feda etmiş şehirler, yakınları tarafından yapılan kısa konuşmalarla, yaşantıları ve şehadetleri anlatıldı.
Şehit Selami Yurdan’ın kardeşi Recai Yurdan;
“Şehit Selami bize; ‘Her Müslüman erkek ve kadın bedel ödemeye hazır olmalıdır’ derdi. Elhamdülillah bu cemaat her türlü bedeli ödedi. Sizler, Peygamber Efendimize en güzel bir şekilde sahip çıktınız. Şehit Selami Bosna’ya giderken, babamdan ‘Ticaret yapmaya gidiyorum’ diye izin aldı. Şehit Selami Bosna’da tek kurşunla şehit oldu ve son sözü ‘Allahu ekber’ oldu. Kardeşimin şehadetini öğrendikten sonra babama gittim. Babamın teslimiyeti, gün gibi hala aklımdadır. Babam bize şöyle dedi; ‘Bir oğlum değil 5 bin oğlum olsa, Allah yolunda feda olsun.’ Babam 17 yıl önce rahmet etti ve ben 17 yıl sonra babamı yeniden gördüm. Onu şehit Hasan’ın babası olan Mehmet Gökgöz abide gördüm. Onun o teslimiyeti bize ferahlık verdi. Bu teslimiyetinden dolayı Allah Mehmet Abi’den razı olsun inşallah.”
Şehit Seyit Hüseyin’in oğlu Rıdvan Yeşilmen;
“Babamın hayatı şehit İbrahim Hoca ile tanışmasının ardından değişir. İslam davasını, olmayan bölgelere taşımak için evini bile taşıdı. PKK’nın o bölgede uyguladığı ambargo altında olan Müslümanlara, kamyonlarla yiyecek taşıyordu. Ama bunu yaparken, kefeni ile yola çıkıyordu. Çünkü gittiği yol ölüm yoluydu. Babamın bir duası vardı: ‘Allah’ım beni İslam davası için öyle parçalasınlar ki, en büyük parçam kulağım olsun’ Cizre’de yine uygulanan bir ambargo zamanında arabaya eşya doldurarak Şehit Hasan ile yola çıktılar. PKK’lılar askeri üniforma giyerek onları kaçırdı. O günden bu güne şehitlerimizin mezarını bile bulamadık. Onlar bizlere şehitlerimizi öldürdüklerini ve balıklara yem ettiklerini ifade ediyorlardı. Demek ki Allah babamın duasını kabul etti. Şehit Yasin ve arkadaşları nasıl fakirlere kurban eti dağıttıysa, babam da ambargo altındaki kardeşlerine erzak götürürken şehit edildi. Zalimin sadece adı değişti. Zalim dün ne idiyse, bugün de aynıdır.”
Programın sonunda sahne alan Marmara Üniversitesi Rehber Gençlik Kulübü Tiyatro Ekibi’nin ‘Yasin Börü ve arkadaşlarının Şehadeti’ isimli tiyatro oyunu, salonda bulunan izleyicileri gözyaşlarına boğdu.
Etkinlik Nizamettin Yaçin Hoca’nın yaptığı dua ile sona erdi. (M.Erkan Yavuz-İLKHA)