Yaptığı yanlış siyasi ve askeri hamlelerle dibe vuran PKK, çıkışı, küresel şer güçlerin taşeronluğunda arıyor. Şu an politikasını, Ortadoğu'daki çelişkiler üzerine inşa eden PKK, istikbalini emperyalistlerin hamlelerine bağlamış. Bağımsız bir politika ve karar süreci takip etmek yerine, Küresel şer güçlerin sopası olmayı tercih ediyor. Bu uğurda binlerce Kürün katledilmesi ise, PKK'nin önceliği değildir. Küresel şer güçler, eğer Türkiye'ye bir mesaj vermek istiyorsa, genellikle bu mesajı PKK üzerinden veriyor. Zamanında PKK, ne kadar elverişli bir müttefik olduğunu kanıtlamak için çok bedel ödedi ve ödemeye devam ediyor. Bunun karşılığında Amerika'nın ve müttefiklerinin koruma şemsiyesine girmeye çalışıyor. Şu an, PKK bu topraklara ait bir örgüt değil, efendilerinin sopası olmayı tercih eden ve Ortadoğu'yu dizayn etmede kullanılan elverişli bir araç ve bir maşadır. PKK, bazı mevziler kazanmakla beraber, bu politika ile beraber Türkiye'de tam bir çöküşe geçti. Yani bu taşeronluk politikasının astarı yüzünden pahalı oldu. Neticede; Türkiye topraklarında gerçekleştirdiği yıkımın karşılığında, kendi eseri olan siyasi, sosyal ve askeri enkazın altında kaldı. Çözüm süreci denilen fiyaskonun ardında gerçekleşen çatışmalardan bu yana, 10 binin üzerinde militanını kaybetti. Belediyeler tek tek elden çıktı. Meclis aritmetiği değişti. Eş başkanlar dâhil olmak üzere, milletvekillerinin bir kısmı cezaevine girdi. Halk desteğini ve mali kaynaklarını önemli ölçüde kaybetti. Ve devlet şimdiye kadarki askeri konsepti bir kenara bırakarak, agresif bir askeri politikaya geçti. Tabiri caiz ise, savunmadan saldırıya geçti.
Tam böyle bir ortamda, İstanbul saldırısı gerçekleşti. Suriye ve Irak sahasına dair mesajlar, PKK üzerinden verilmek istendi. PKK, tam bir vahşet örneği sergiledi. İnsanların arasında emperyalistlerin bombasını patlattı.
Çok önemli gelişmelerin arifesinde ve bazılarıyla eş zamanlı gerçekleşen bu olay, sadece kör bir terör ve şiddet değildir. Ortadoğu sahasında gerçekleşen savaşın bir parçasıdır.
Türkiye'yi içişleri ile meşgul etme bu seçeneklerden birisidir. Çok yönlü darbe yiyen PKK, aldığı terör ihalesi ile eş zamanlı olarak, kayıplarını gizleme maksadıyla bu saldırıyı düzenledi. Kalabalıkların ortasında bomba patlatmayı marifet sayan bu eli kanlı şebeke, bu tür vahşi eylemleriyle her geçen gün daha fazla laneti hak ediyor ve lanetleniyor. Türkiye'yi yaşanmaz bir ülke olarak göstermek, yatırımcıları ve sermayeyi ürkütmek, doların yükselişini hızlandırmak ve toplumu ekonomik darboğaza sokmak, Türkiye dış siyasetini etkileme gibi nedenlerle yapılan bu eylemin; emperyalistlerden başka hiç kimseye faydası yoktur. Şiddet sarmalında debelenen ve kan ile semirmeye çalışanlar kaybedeceklerdir. Bu vahşi eylem, tüm halkımızı derinden yaralamıştır. Bu vesileyle, bu insanlık dışı eylemi şiddetle lanetliyoruz. Bu menfur saldırıda hayatını kaybeden iman ehline rahmet, yaralılara acil şifalar dileriz. Rabbim, bu acıyı yaşayanlara da sabırlar ihsan etsin.
Son olarak, eğer Hükümet bu işi çözmek istiyorsa, kaynağına yönelmeli, suçluyu adresinde aramalıdır. Türkiye; asıl suçlular için, Londra, Paris, Berlin, Washington, Telaviv gibi başkentlere yönelmelidir. İşte ülke olarak yaşadığımız acıların asıl kaynağı bu başkentlerdir. Kuklanın yanı sıra, kuklacıya da kararlı bir irade ile yönelmek lazımdır.