Çünkü Kuduz Köpek saldırısının boyutları şimdi ortaya çıkmaya başladı. Terör devletinin yaptığı kahpeliğin fotoğrafı tam olarak ateşkesle birlikte görülmeye başladı.
İnsanlığın vicdanının asla kabullenemeyeceği manzara asıl şimdi net bir şekilde gözler önüne serilmiş durumda.
Müslümanlar asıl şimdi yerinden fırlamalı, evlerini ve yataklarını terk etmeli, insanlığı asıl şimdi ayağa kaldırmalı, netice alıncaya kadar da oturmamalıdır.
Allah korusun eğer Müslümanlar ateşkesle birlikte rehavete kapılır, meydanları terk eder ve evlerine dönerlerse, bu yeni saldırıları, yeni işgalleri, yeni katliamları beklemeye çekilmek anlamına gelecektir.
Eğer bugün Gazze için ayağa kalkılmazsa, tepki göstermek için yine bombardıman günlerini beklemek mi gerekecek? Bu bizzat yeni bombardımanları peşinen kabullenmek anlamına gelmez mi?
Evet, asıl şimdi büyük mitingler düzenlenmelidir.
Şimdi yapacağımız etkinliklerle sesimizi saldırı anındakinden çok daha iyi duyurabileceğimiz kanaatindeyim.
Seçimin hemen ardından büyük Gazze mitingleri düzenlenmelidir, şehirlerin hava durumuna göre sıcak yerlerde ikindi sonrası yapılmalıdır.
Yaşadığımız merkezlerin en görünür yerleri katliama uğramış Gazzeli çocukların resimleriyle doldurulmalıdır. Meydanlarda resim sergileri açılacağı gibi, camekânlar ve görünür bütün yerler bu masum yavrularla donatılmalıdır.
Billboardlar Gazze katliamını bütün detaylarıyla şehirlere yansıtmalıdır, belediyeler buna yardımcı olmalıdır.
Müslümanların yazılı ve görsel medyası hiçbir gündemi Gazze katliamının önüne geçirmemeli, yoğun bir şekilde işlemelidir.
Tarihte olduğu gibi bugün de lânetler yağdırılmalıdır bu kuduz köpeğin üzerine. İnsanlık âlemi tükürük yağmuruna tutmalıdır bu ahlaksızı.
Tamam, Gazze’nin öksüzlerine, yetimlerine kucak açma çalışmalarına hepimiz katılmalıyız, yaralıların tedavisi için kucak açmalıyız.
Yıkılan Gazze’nin yeniden imarı için başlatılan faaliyetlere kesinlikle katkıda bulunmalıyız.
Fakat bütün bunlar aynı zamanda israil denilen kuduz köpeğin yaptıklarını bir anlamda kabullenmek, hatta işlediği her katliam ve yıkımdan sonra “Senin görevin yakıp yıkmak, bize düşen de yeniden yapmak…” anlamına gelmez mi?
Bu defa bir değişiklik yapmalıyız, asıl etkinliklere ateşkesten sonra başlamalıyız, şahit olduğumuz manzara bize bu adımı attırmak için yetmez mi?
Hem bu etkinliklerde bir takım somut adımlar atılmalı, insanlığın haklı talepleri dile getirilmelidir.
Başta Gazze halkının başından beri uğrunda mücadele verdiği ablukanın kaldırılması, sınır kapılarının açılması, denizden, karadan ve havadan iletişimin sağlanması tartışılmaz gündem olmalıdır.
Bir taraftan bu terör devletinin savaş suçundan ve soykırımdan yargılanması için somut siyasi ve hukuki çalışmalar yapılmalı, kampanyalar başlatılmalıdır.
Terör rejiminden, sapık siyonizmden bu katliamın, bu soykırımın hesabı kesinlikle sorulmalıdır. Bunun bedeli ödettirilmelidir.
Mavi Marmara şehitleri için istenen tazminat gibi, şu anda iki bin civarındaki Gazzeli her bir şehid için en azından birer milyon dolar istenmelidir.
Aynı şekilde on binden fazla yaralının her biri için tazminat istenmelidir ve bundan asla geri adım atılmamalıdır.
Yerinden yurdundan edilmiş, her türlü hastalıkla, salgınla, susuzlukla, ilaçsızlıkla baş başa kalmış on binlerce masum Müslümanın faturası çıkarılıp israil köpeğinin önüne konulmalıdır.
Oturulamaz hale gelmiş otuz binden fazla evin derhal yeniden yapılması istenmelidir.
Sadece ateşkesin temin edilmiş olmasıyla sevinir ve avunursak, Müslümanları daha nice felaketlerin beklediğini unutmayalım.