Korona virüsü karşısında insanların sergilediği değişik tavırları her gün izliyoruz. Farkındaysanız haber bültenlerinin önemli bir kısmı bunlarla dolduruluyor.
Bu tavırlar için internet dünyasındaki yorumlar da ayrı bir âlem. Yorum serbest, ister tutsun, ister tutmasın, ister otursun, ister oturmasın, çöplüğe dönmüş kimin umurunda.
Korona virüsünde Avrupa’nın başını çektiği İtalya insanının ve devletinin gösterdiği tavra baktım da acı acı tebessüm ettim. Şu sıralar benim de üzerinde yoğunlaştığım Roma’nın tanrılarını, tanrıçalarını hatırladım.
Hıristiyanlığın merkezi olmasına rağmen virüs karşısında sanki ondan ümidi kesmiş de Roma’nın o eski Tanrı ve Tanrıçalarına koşar bir hali vardı.
Bir taraftan da Mussolini’nin Faşist İtalya’sını hatırlatıyordu.
İtalya ulus devletini oluşturduğuna inandıkları simgelere sığınmış gibiydiler. Hani İtalya’yı İtalya yapan futbol takımları var ya, o takımların şarkılarının sözlerini korona virüsüne uyarlayarak balkonlardan söylüyorlardı.
Bir yandan bu görüntüler bir yandan da İtalya’yla özdeşleşmiş durumdaki başta Venedik olmak üzere sinek avlayan meşhur turizm merkezleri ekranlara taşınıyor.
Ve bu belayı ulusçulukla, ulusal birlikle atlatacağını zanneden zavallı İtalyan insanının çırpınışı.
Bunlar neyse de, gökyüzünü İtalyan bayrağının rengine boyayan savaş uçaklarının gösterisi tam da Faşist İtalya ulus devletini gözümün önüne getirdi, bir daha acı acı tebessüm ettim.
Bir yanda binlerce insanı öldüren gözle görülmeyen virüsler, buna karşı İtalyan semalarında gürleyerek bayrak çizen uçaklar.
İbrahim’in Rabbiyle yarışmak için Babil kulesini yaptıran Nemrut, Musa’nın Rabbine ulaşmak için çırpınan Firavunlar geldi aklıma.
İtalyan semalarındaki uçaklara aşağıdan birileri bağırsalar; “Heyy size söylüyorum, korona virüsü aşağıda, boş yere yukarılarda uçmayın!”
Kötü ruhları kovalamak için teneke çalan toplumların dönemini yaşıyor İtalya ve Avrupa. Allah(C.C.) hariç her şeyden medet bekliyorlar.