Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın kimi parti liderleri ile görüşmelerinden yola çıkarak ‘ittifak görüşmeleri’ konusunda yorum ve değerlendirmeler almış başını gidiyor.
Bugün bu konuyu işlerken hangi partinin kimlerle ittifak kurabileceğine dair belki somut değerlendirmeler bulamayabilirsiniz; ancak genel itibariyle Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak formülün genel değerlendirmesini burada görmek mümkün olabilecektir.
Türkiye’nin düzlüğe çıkarılmasından bahsederken, kimileri rahatsız olabilir. Türkiye düz yolda değil mi? diye. Benim burada sözünü etmek istediğim husus, o itiraz edenlerin de beklediği, istediği ve talep ettiği daha düzgün, daha müreffeh bir ülke profili olmuş olsun ki, onları da kırmamış olalım.
Şu ana kadar yapılan bütün güzelliklerin nezdimizde değeri var. Ancak daha güzel ve daha iyisini istemek de bizim hakkımız ve özgürlüğümüz olsa gerek.
En azından bugünün siyasi söyleminden tutun, adalet noktasındaki aksaklık ve eksikliklere kadar herkesin teslim edeceği inhirafı görmezden gelmek doğru olmasa gerek.
Siyasetteki söylem ve idaredeki yöntem sadece karşıt partileri rahatsız edecek düzeyde değil, kimi söylem ve icraatların halkın neredeyse bütün katmanlarının bile artık tepki verdiği boyutlara ulaşması, ülkenin huzur ve güveni noktasında da riskler taşımaktadır. Hele siyasetteki ırkçılık kokan söylem ve mülahazaların etnik yapıları rencide ettiği, hukukta amacını aşan, aşırıya kaçan müeyyide ve uygulamaların halkı ciddi rahatsız ettiği hiç unutulmamalıdır.
Malumunuz daha önce bu yanlış söylemlerin sebebiyet verdiği kimi bölgelerde gerçekleşen kavli ve fiziki saldırılar, gözleri yine siyasetin ve dolayısıyla ittifakların adeta dayattığı yanlış söylem ve yaklaşımlarına çevirmişti.
Tüm bu geçmişte elde edilen hasılattan yola çıkarak denebilir ki hukukta, ekonomide, siyasette kısacası her alanda hayatı normal seyrine sokacak birlikteliklere ihtiyaç vardır. Yanlış adımlar attıracak, eğri siyaseti dayatacak ittifakların bu ülkeye hiç bir faydası olmayacaktır.
Türkiye hiç kimsenin çiftliği veya tapulu malı değildir. Bu ülke illa birilerinin tekelinde olacak veya illa birilerinin istediği ittifaklarla yönetilecek bir ülke de değildir.
Bundan sonraki süreçte ülkeyi karanlıktan aydınlığa, ayrıştırıcı tuzaklardan birleştirici siyasete, hukuksuzluktan adalete emin adımlarla taşıyacak ve bunun taahhüdünü yapacak, dahası verdiği söze sadık kalacak partilere, siyasi kadrolara ihtiyaç vardır. Bunun için ittifak gerekiyorsa, bu ölçülerde birbirlerine sadık kalacak partilerin ittifaklarına ihtiyaç vardır.
Bu noktada kınayıcının kınamasından da çekinmeye gerek yoktur. Yeter ki amaç Hakk’ın yolunda halka hizmet olsun. Yeter ki gaye bu memleketin selameti olsun. Yeter ki yıllardır birilerin dahliyle kirletilen hafızanın tashihine dair bir irada ortaya konmuş olsun. O zaman Türkiye’de temiz siyaset gerçek adaletin nasıl uygulanabildiğine herkes şahitlik edecektir.
Türkiye’nin temiz siyasete ihtiyacı vardır. Türkiye’nin kucaklayıcı dile ihtiyacı vardır. Türkiye’nin kardeşliğe ihtiyacı vardır. Türkiye’nin kirli hafızalardan kurtulmaya ihtiyacı vardır. Türkiye’nin sadece kendilerini ülkenin sahibi addedenlerin tekelinden kurtulmaya ihtiyacı vardır.
Kirli hafızaların, kötü yöne yönlendirici algıların bu ülkeye kaybettirdiği gücün haddi hesabı yoktur. Güzellikte birlik, iyilik ve takvada yardımlaşma, kazandıracaktır. Kötülük ve düşmanlıkta destek kaybettirecektir.
Onun için iyilik için iyilerle bir araya gelmek önemlidir. İyiler bile düşmanlık ve kötülükte birbirlerini destekten imtina etmelilerken, aynı değerlerde birleşmeyenlerin, doku uyuşmazlıkları yaşayanların ortaya kıyacakları sonuç kesinlikle kısır ve güdük kalacaktır.
Tesanüdü ve bir anlamda da birliktelik ile ilgili ölçüyü vazeden Rabbimizin buyruğuyla yazımızı bitirelim: “İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.” (Maide-2)
Allah’u Teala iyilikte yardımlaşanların yardımcısı olsun; buna götürecek birliktelikler nasip etsin.
Selam ve dua ile.