Bu haftaki yazımıza yine Muhammedî Sevda ile devam edeceğiz. Geçen hafta sonu aynı günde Batman, Bingöl, Malatya, Kayseri, İzmir, Bitlis, Ağrı, Van ve İstanbul gibi merkezlerde meydan mitingleri gerçekleştirildi. Hasta olduğum için hiçbirine de gidemedim. Ama ekran başında aynı anda Van, Batman ve İstanbul kutlu doğum programlarını canlı olarak izledim.
Tek bir günde 11 merkezde miting yapmak Peygamber Sevdalılarından başka kimseye nasip olmamış olsa gerek. Ne var ki, bunu hala görmeyenler veya görmek istemeyenler vardır. Ama samimi Müslümanlar bunu görüyor ve gönlünü açarak geliyor. Hem de koşarcasına, kucak açarcasına geliyorlar. Gelmeyenlere veya önyargılılara gelince; varsın inatlarında devam etsinler; gözlerini kapasın, kulaklarını tıkasınlar, isteseler de istemeseler de bir gün görecek ve niçin geç kaldıklarına dair kendi kendini kınayıp hayıflanacaklardır.
Elbette bu geç kalışın nefsi ve harici birçok sebebi ve engeli vardır. Ama en büyüğü hiç şüphesiz İslam'ın yükselişini hazmedemeyen, tekbir ve salavat seslerini duymak istemeyen müfsit medyadır. Onlar kendi görevlerini yapıyorlar, onlara bir diyeceğimiz yok. Ama onların menfi propagandalarının etkisinde kalan Müslüman kardeşlerimize bir çağrımız vardır: Ey kardeşler! Geç kalmadan gelin bu sevda da sizler de yerinizi alın. Zira bu sevda hepimizin, Muhammed aleyhisselam hepimizin Peygamberidir. Tufeyl b. Amr gibi çıkarın artık kulaklarınızdan şu tıpayı!
Hani Mekke civarında Devs kabilesinin reisi, Tufeyl bin Amr adlı bir şair vardı! Muhammed aleyhisselamın Risalet haberini duymuş ve onu görmek üzere Mekke'ye gelmişti. Ancak o da müşriklerin menfi propagandalarının etkisinde kalarak bir türlü görüşmekten çekinmişti. Bundan sonrasını ondan dinleyelim:
“...Mekke'ye vardığımda Kureyşliler; ey Tufeyl sen bizim şehrimize geldin. Şu Peygamber olduğunu iddia eden adam, bizim işimizi bozdu, bizi parça parça edip toplulu¬ğumuzu dağıttı. Ancak bizim başımıza gelenin senin ve kavminin de başına gelmesini istemiyorsan şu adamla konuşma ve ondan bir şey dinleme. Çünkü O'nun sözleri büyü gibidir. Oğulla babayı- kardeşleri ve karı kocayı birbirinden ayırır dediler.”
“Nihayet, asla O'na yaklaşmamaya, O'nunla konuşmamaya hatta O'ndan hiçbir şey dinlememeye karar verdim. Ertesi gün Mescide gittiğimde, Muhammed(s.a.v.)'in sözlerini duymamak için kulaklarıma pamuk tıka¬dım. Fakat Kâbe'ye girdiğimde, O'nun ayakta, bizim namazımızdan baş¬ka bir namaz kıldığını, bizim ibadetimizden başka bir ibadet yaptığını gördüm. Onun görünüşü beni etkiledi. İbadeti hoşuma gitti. O'na yak¬laşmakta olduğumu fark ettim. İstemediğim halde kendimi O'nun yanın¬da buldum. Allah (c.c.) nasip etti, bazı sözlerini duydum. Bunlar çok güzel sözlerdi. Kendi kendime dedim ki: Yazıklar olsun sana ey Tufeyl! Sen şair, aklı başında birisisin. Sen iyiyi kötüden ayırt edebilirsin. Niçin bu adamın söylediklerini dinlemi¬yorsun? O'nun söylediği şeyler güzelse kabul edersin, kötüyse kabul etmezsin” dedim ve kulaklarımdaki tıpaları çıkarıp yakınına oturdum.”
«Resulullah (s.a.v.) evine dönünceye kadar orada kaldım. O'nu ta¬kip ettim. Evine girince, ben de girdim ve dedim ki: Ey Muhammed! (s.a.v.) kavmin bana senin hakkında şöyle şöyle dedi. Vallahi onlar seni bana korkunç gösterdiler. O kadar ki, senin sözünü işitmemek için kulaklarımı pamukla tıkadım. Fakat Allah'tan olacak senden bir şeyler duydum ve onları güzel buldum. Dinini bana öğret. O da bana İslâm'ı anlattı. Kur'an'dan İhlâs ve Felâk Surelerini okudu. Vallahi ben, bundan daha güzel bir söz duymamış ve onun di¬ninden daha doğru ve adaletlisini görmemiştim. Hemen, elimi uzat¬tım: “Allah'tan başka bir ilah bulunmadığına, Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehadet ederim “dedim ve Müslüman oldum.” (Sahabe hayatından tablolar)
Şimdi günümüz Tufeyllerine, başka bir tabir ile aldanmışlara gelmek istiyorum. Acaba onlar da Tufeyl gibi günümüz Ebu Cehillerine, Ebu Leheblerine hayır deyip kulaklarındaki tıpayı çıkaracak ve Muhammedî sevdaya katılacaklar mı? Yoksa onların menfi propagandalarının etkisinde kalarak hala dışarda kalmaya, oyalanıp avunmaya devam mı edeceklerdir? İnşaallah Tufeyl gibi aklıselim ile davranıp geç kalmadan bu kutlu sevdaya katılacaklardır. Zira bundan başka gidecekleri veya itibar görecekleri bir kapı yoktur. “izzet Allah'ındır, Peygamberindir ve müminlerindir.”
Bu vesileyle bu etkinlikler boyunca hizmet işlerinde enerji tüketen hatiplerimize, sanatçılarımıza, mevlithanlarımıza ve platformun tüm üyelerine teşekkür ediyor, dillerinize ve yüreklerinize sağlık ve zindelik diliyorum.