Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, 27 Haziran 1998 tarihînde meydana gelen, aletsel büyüklüğü 6.3 olan ve 145 kişinin ölümüne neden olan Adana-Ceyhan depremin üzerinden 17 yıl geçtiğini belirterek aradan geçen zamanda deprem duyarlılığının azaldığını söyledi.
Tatar, “O anı yaşayan insanlarımız üzerinde unutulmaz etkiler bırakan, çok büyük zararları olan bu afet, insanlarımızı belli bir süre duyarlı kılmış, ancak her afetten sonra olduğu gibi bu afet de unutulmaya başlanmıştır.” dedi.
“Türkiye bir deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır”
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, kentlerde nüfus artışı, yapılaşmanın hızlı yoğun ve de karmaşık halde gelişmesi nedenleriyle depremlerin büyük can ve mal kayıpları meydana getirdiğini ifade eden Tatar, “Yurdumuz etkin bir deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır ve bu kuşak üzerinde ortalama 2-3 yılda bir yıkıcı depremlermeydana gelmektedir.” uyarısında bulundu.
Tatar, depremi önlemek ve deprem oluş zamanını önceden kestirmenin teknolojinin bugün eriştiği düzeyde imkansız olduğunu belirtti.
Can ve mal kayıplarını önlemek için yapılması gerekenler üzerinde durulması gerektiğini vurgulayan Tatar şöyle konuştu; “ Deprem riskini azaltmak amacıyla ülke ve kentler bazında bir eylem planı ortaya konmalıdır. Bu kapsamda deprem hasar senaryoları hazırlanarak, riski azaltıcı önlemler alınmalı ve her kademedeki yöneticinin elinde bulunan uygulaması veya uyması gereken kurallar yeniden düzenlenmelidir. Yüzlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olan, 10 binin üzerinde konut ve iş yerinin hasar gördüğü Adana-Ceyhan depreminin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen afet yönetim sisteminin hala çözümün değil, sorunun bir parçası olmaya devam ettiğini söylemek yerinde olacaktır.”
“Uyarılar dikkate alınmadığı için depremler afete dönüşmektedir”
Jeoloji Mühendisleri Odasının deprem öncesi ve deprem sonrası kamuoyuna duyurduğu uyarıların dikkate alınmaması nedeniyle deprem gibi doğa olaylarının afete dönüştüğünü belirten Tatar, “Belediyeler birinci derece sorumlu oldukları halde gerekli yasal değişiklikleri ve gerekli önlemleri almamıştır. Yapılaşma ve şehirleşmede aynı uygulamalar devam etmiştir. Türkiye'de nüfusun yaklaşık yüzde 93’ü aktif deprem kuşağı üzerinde bulunmakta ve yüzde 98’i deprem riski altındadır. Yıllarca uyarılarımıza rağmen yapı denetim kanunu ve ilgili mevzuatlarda hala jeoloji mühendisleri yer almamaktadır. Başta belediyeler olmak üzere bütün yerel yönetimlerde Jeolojik-Jeoteknik Etüt birimleri kurulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
İLKHA