Bir amudi nura nur mevce mevce bu mülkte
He Ömerim! İki gözüm dinle, hele sen bir dinle!
Malikin mülkünde “ASR” Nebinin dilinde berceste
Fakat “Leyse lil insani illa ma se’a..”
Duydun mu ya! Bedir taraflarından bugün
Arabın derinliğine kumlarını eleyerek
Beyrut semalarından şihab şihab
Bir kez daha ümmete
Ama bir kez daha!.
Bir avuççuk tarih
Bir kokucuk Hamza
Az biraz da mazlumluk
Ve ama yürekler dolusu
Aşikâr bir vahiy
Ve zafer
İndi üzerimize
...
He ya daha dinle Sen!
Ta ötelerin ötesinden savrularak gelen rüzgârı
Etamin duygularla, ince hislerle al al işlemiş.
Sabah ezanı nefes yüklüymüş, gördün mü ya!
Hele bak! Meltem meltem asırları okşamış
Cercis ruhunu
Yusuf cemalini
Adem boyunu yüklenmiş gelmiş
Ve
Develerin ayaklarının kuma batışı bu rüzgârı durduramamış.
(...)
He ya daha dinle sen!
Ya Ömerim! Bu sıra iklim vahiy iniyor.
İklim Bedir, iklim zafer, iklim Ali iniyor.
Lakin vakit dar, ecel acil, akşam yakın
Kasıp kavurur gönlümü semum, ümidim bahar yakın
Bir ömürdür laf u gaf!...
Ne sonu gelmez bir geceymiş uzun masal anlattım.
Gözümü uyku tutmaz bu ara,
Sürurdandır bilirim sabah yakın,
He ya daha dinle sen!
Sabah ezanı nefes yüklüdür Ömerim!
“İnna fetehna leke fethen mubina” yüklüdür.