Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası’nda düzenlenen 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi’ne katıldı.
Kongre’nin ana teması "Şehirlerin Dili" programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlerin mekânla insanın buluştuğu yerler olduğunu belirterek medeniyetlerin de şehirlerde inşa edildiğine işaret etti.
Her medeniyetin kendi inanç, ahlak, sanat ve felsefe anlayışı çerçevesinde şehri tanımladığını ve şekillendirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi şehirlerin eğlence için insanların katledildiği arenalarıyla öne çıktığını, kimi şehirlerin cadı suçlamasıyla insanların yakıldığı meydanlarıyla ünlendiğini, kişi şehirlerin de yüzbinlerce canın telef edilerek yükseltildiği devasa yapılarıyla tarihte yer bulduğunu anlattı.
İstanbul’u 13. yüzyıldaki Latin istilasının ardından ayağa kaldıranın Osmanlı olduğunu, İstanbul’un daha Amerika keşfedilmeden, Paris ve Londra’nın esamesi okunmazken dünyanın merkezi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’da insanlar içlerinde şeytan var diye yakılırken, İstanbul’daki yapılara güvercinliklerin yapıldığını anımsattı.
İbn-i Haldun’un "Coğrafya kaderdir" ifadesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsana bu hasletleri kazandıran en önemli unsurun da yine yaşadığı coğrafya olduğu bir vakıadır. İnsan ve şehir arasındaki etkileşim her zaman çift yönlü olmuştur" dedi.
İnsanın şehri kurması, güzelleştirmesi gibi şehrin de içindeki insanı inşa ettiğini, geliştirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu sebeple şehirlerimizi birer mektebe, sakinlerini de o mektebin talebelerine benzetebiliriz. Şehre hâkim olmayı değil, ondan bir şeyler öğrenmeyi talep ettiğimiz takdirde, kendimizi geliştiririz. İstanbul başta olmak üzere kadim şehirlerimizin her biri, ders almasını bilenler için birer okuldur, mekteptir" şeklinde konuştu.
"Umran" denilen yaşanabilir şehirlerin, sadece emniyet, barınma ve gıda ihtiyacını karşılayan mekânların çok ötesinde bir ahenge sahip olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ahenk, şehir ile sosyal hayat, şehir ile tabiat arasındaki uyumu bozulduğu zaman o beldenin yaşanır şehir olmaktan çıkacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlere ruh verenin, o şehirlerle birlikte anılan insanlar olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "Abide şahsiyetlerin diliyle şehirlerin her biri kendi üslubunu geliştirir. Ulu zatların gölgesi, şehirlerin en güvenli limanlarıdır. Anadolu şehirlerinin tamamında bunu görebilirsiniz. Bugün, edep ve erkân üzerine kurulu bir Anadolu irfanından bahsediyorsak Kırşehirli Hacı Bektaş-ı Veli, Ankaralı Hacı Bayram-ı Veli, Kastamonulu Şeyh Şaban-ı Veli gibi büyüklerimiz sayesindedir. Mesela Bursa, evvelemirde Ulu Camidir, Yeşil’dir, Emir Sultan’dır, Emir Buhari’dir, Somuncu Baba’dır. Edirne’nin Selimiye, Urfa’nın Halilürrahman, Sinop’un Alaaddin Camii, Malatya’nın Ulu Camii, Diyarbakır’ın Hazreti Süleyman Camii ve oralara ruh veren abide zatlar, şehirlerimize damgalarını vurur."
"Şehirleri çirkinleşmiş ve manevi olarak yıkıma uğramış bir medeniyetin öne çıkma imkânı yoktur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son bir asırdır yaşanılan sıkıntıların, şehirlerin rengini ve ahengini epeyce soldurduğunu dile getirerek, "Şehirleri çirkinleşmiş, ruhsuzlaşmış, fiziki ve manevi olarak yıkıma uğramış bir medeniyetin öne çıkma imkânı yoktur. Elimizdeki binlerce yıllık medeniyet mirasının gücü sayesinde, bu kayıpları kısa sürede telafi edebileceğimize yürekten inanıyorum." diye konuştu.
Son yıllarda Türkiye’de şehircilik alanında çok ciddi bir hassasiyetin geliştiğini görmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet bahçelerinin şehirlerdeki betonlaşmaya karşı bir çıkış olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şehirlerin ruhu ve ortak bir şuuru olduğunu en iyi bizim milletimiz bilir. Eğer öyle bir şuur olmasaydı Antep Gaziantep olmazdı, Maraş Kahramanmaraş olmazdı, Urfa Şanlıurfa olmazdı. Aynı şekilde, Samsun, Erzurum, Sivas, Ankara milli iradenin tecelli ettiği şehirler olarak tarihe geçmezdi. Öyle olmasaydı her yıl Malazgirt’ten İznik’e kadar Anadolu’nun dört bir yanında zafer ve kuruluş şenlikleri yapamazdık. Madem temel sağlam, madem maya sağlam, öyleyse bunun üzerinde çok daha iyisini inşa edebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Asıl marifetin insanların kalbini, ruhunu, benliğini inşa edecek, onlara huzur verecek şehirler imar etmek olduğunun unutulmaması gerektiği uyarısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla yatay mimariye önem verdilerini, göğe değil, toprağa yakın olmanın faziletini anlattıklarını bildirdi.
"Hem medeniyetimizin izlerini koruyacak hem modern dönemin şartlarına uyum sağlayacak hem de küreselleşen dünyada ‘ben de varım’ diyebilen şehirler kuracağız" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geleceğin dünyasında şehirlerini yenilerken şehir kültürünü, şuurunu ve ruhunu korumuş devletlerin arasında yer alacağız. Bunun için önce, kendi hazinemizi tüm unsurlarıyla keşfedecek, sahiplenecek, hazmedeceğiz. Geçmişiyle gurur duyan nesiller demek, geleceği için çok daha büyük hedefler belirleyen nesillerin yetişmesi demektir" şeklinde konuştu.
İLKHA