Okuyucumuz, eşlerin birbiri üzerindeki haklarını sormuştu. Geçen ki yazımızda erkeğin hanımı üzerindeki haklarından yani kadının kocasına karşı görev ve sorumluluklarından bir kaç tanesini yazmıştık.
Bu yazımızda ise kadının kocası üzerindeki haklarını, diğer bir ifadeyle, erkeğin, eşine karşı görev ve sorumluluklarından bahsedelim inşaallah.
Ayet-i Kerimede şöyle buyrulur:
“Kadınların hakları, örfe uygun bir şekilde vazifelerine denktir.” (Bakara 228)
Kadınlarla ilgili kafirlerin, modernist, feminist vs. fıtrat düşmanı kolonyal projelerin ne dedikleri değil, önce Adem’i sonra da ondan kadını yaratan Halık-ı Zülcelal’in ne buyurduğu önemlidir.
O halde inancımızın izinde, erkeğin hanımına karşı vazifeleri için bir kaç madde hatırlayalım.
Birincisi: Evlilikle beraber mehrini hemen vermesi veya ilerde vereceğini taahhüt etmesi.
İslam’da nikahın olmazsa olmazı olan mehirle ilgili geniş bir fıkhî disiplin vardır. Temel nasslar da bu konuda çok açık ve nettir. Sadece bir ayet zikredelim.
“Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin.” (Nisâ 4)
İkincisi: Ma’ruf, meşru ve helal ölçüler içerisinde eşinin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılaması.
Erkek, eşini sadece beslenme, sağlık, cinsellik, barınma, giyim gibi zaruri hususlarda değil, ilim, ibadet, ahlâkta da tamamlamak zorundadır.
Rabbimiz; “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim 6) buyurmaktadır.
Efendimiz(sav) de; kadınların hakkını soran kişiye cevaben: “Yediğinizden yedirin. Giydiğinizden giydirin. Sakın onları dövmeyin ve onlara incitici söz söylemeyin.” (Ebu Davud, Nikah 41) buyurmuştur.
Üçüncüsü: Haksız yere; sözlü, fizikî ve psikolojik eziyette bulunmaması.
“Kadınlarla iyi geçinin.” (Nisâ 19) emrinin en güzel örnekliğini gösteren ve “En hayırlılarınız, kadınlarına hayırlı davrananlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ` 11; Ebû Dâvûd, Sünnet 15; İbni Mâce, Nikâh 50) buyuran Resulullah (sav) yine şöyle uyarmıştır:
“Sizden biriniz karısını köleyi döver gibi dövmeye kalkışıyor. Belki de o akşam onunla aynı yatakta yatacaktır.” (Buhârî, Tefsîru sûre 1; Müslim, Cennet 49)
Başta zikrettiğimize benzer bir Hadisinde ise Muâviye İbni Hayde(ra)’ın sorusu üzerine meselenin başka yönüne dikkat çekerek şöyle ikaz eder:
“(Kadınların sizin üzerinizdeki hakkı) yediğiniz ölçüde yedirmek, giydiğiniz seviyede giydirmek, yüzlerine vurmamak, yaptıkları işin ve kendilerinin çirkin olduğunu söylememek, onları yataklarında yalnız bırakmak gerekirse, bu işi sadece evde yapmaktır.” (Ebû Dâvûd, Radâ' 41; İbni Mâce, Nikâh 3)
Dördüncüsü: Eşine vakit ayırması, onunla sohbet etmesi.
Peygamber Efendimiz(sav)’in sabah ve ikindi vakitlerinde eşleriyle sohbet ettiğini biliyoruz. Bazen de Hz. Âyşe ile koşular yaptığını okuyoruz. Öyle ki, bu yarışlarda önceleri Hz.Muhammed(sav)’i geçen Âyşe annemiz, daha sonraları kilo aldığı için geride kalınca, Efendimiz(sav); “Bu, o yarışın rövanşıdır” diye latife yapmıştır. (Ebû Dâvûd, Cihâd 61)
Beşincisi: Anne babasını ziyaret etmesine engel olmaması.
Altıncısı: Sırlarını başkasına anlatmaması.
Yedincisi: Kendisiyle istişarede bulunması.
Sekizincisi: Sebepsiz ve keyfî biçimde onu boşamaması.
Dokuzuncusu: Her zaman ve şartta adaletle muamele etmesi.
Bu maddeleri çok daha uzatmak mümkün. Diğer yazılarımızın muhtevası da bu minvalde olduğundan şimdilik böyle iktifa edelim.
Dua bekleriz.