BismihiTeâla
Kadın, en şefkatli kalp, en merhametli varlıktır. Zira O,Halık-ı Zülcelal'in rahmet ummanından bir damladır. Öyle olmasaydı, Rahman yaratmayı murat ettiği canlıyı kadınbedeninin en merkezi yerinde yaşatır mıydı?..
Kadın, annedir. İnsanlığın devamı için olmazsa olmazdır. Denizin dibindeki inci, parlaklığı gözleri alan yakuttur.
Velhasıl, insan olmanın adıdır. Havva'dır kadın… Latife eş Hatice, iffet abidesi Meryem'dir… Zulme isyan eden Asiye, insanlık var olana dek ibadet nişanesi olacak olan Hacer'dir…Böylece kadim din İslam'la şeref bulmuş, tekâmül ve terakki göstermiştir.
Günümüz dünyasında sömürülen kesimlerin başında şüphesiz kadınlar gelmektedir. Maymun iştahlı haramzadeler olsun, cafcaflı sözlerle sözde kadın hakları savunucuları olsun ve gaddar hisler adına kendini güçlü gören zavallılar tarafından olsun…
Savaşlarda kadın iki kere öldürülüyor.Bir yandan canın bir parçası yavrucağından olmakta,bir yandan da her türlü şiddetin kurbanı oluvermektedir,maalesef!!! Sadece savaşlarda mı? Tabi ki hayır, nefsinin esaretinin boyunduruğunda olan iradesiz kimselerce tacize, tecavüze uğratılmıyor mu?.. Şiş göbekli, boynu kalın karunzadelerce dişiliği teşhir edilerek kişiliği elinden alınmıyor mu?..
Gelinen süreçte en nazenin varlık olan kadın, hakikaten kimin onun dostu(iyiliğini düşünen),kimin düşmanı olduğunu çoğu kez geç anlamakta ya da doğru seçememektedir. Yani Şeytan ve yarenleri koyun postunu giyen kurt misali sahte yüzlerini kamufle ederek aldatıyorlar.Türlü türlü hilelerle kadına en büyük kötülüğü yapmanın keyfini sürsünler(?!) Daha önceki yazılarımızda bu minvalde yazdığımız için teferruata inemeyeceğim.
Yuvanın baş mimarı, hanenin ışıldayan kandili nasıl oldu dabu hale geldi?
Özellikle sanayi devriminden bu yana kadın erkekle eşit tutularak-fıtrat referans alınmaksızın-kâhzoraki, kâh şeytani tarzlarla yuvadan;bilumum ortamlara sürüldü.
Klişe söz; kadın erkek eşittir. Dolayısıyla kadın erkeğimsi reflekslerde bulunmaya başladı. Giyim kuşamından, çalıştığı işe kadar… Ağır şartlar altında makinelerin dişlileri arasında zor koşullarda birkaç kuruş namına saatleri bulan bir koşuşturma…Başka deyişle erkeklerle kıyasıya bir rekabet.Kariyeri için evliliği erteleme ya da gece gündüz hummalı bir çalışma ile anneliği öteleyen bir anlayış türedi maalesef!!!
Sonuçta“cesareti dekoltesinde” ,“erkeklerle yarışmayı modernite” de, “başarıyı kariyerde” , “güzelliği modaya uymada” bulan bir zihniyet türedi. Kaynağı batı normlarına dayanan bu kriterler İslam'ın öngördüğü normlardan ıraktır.
Oysa İslam'da kadının, “cesareti örtüsünde” , “kariyeri anneliğin gereklerinioptimal düzeyde icra etmek” , “erkeklerle rekabeti değil” ,“yuvayı dişi kurt yapar” misalince en özel mekânı öncelikli gören bir anlayışı öngörmekte.
Yıllarca Cumhuriyet kazanımlarını tabu gören zihniyet güya kadın için cennetin anahtarı minvalinde(!)“Seçme-seçilme hakkı” türünden bayraklaştırdıkları klişeyi dolanıp duruyorlar. Hani sormazlar mı ki eğer iddianızda samimiyseniz; 28 Şubat sürecinde neden Merve Kavakçı'yıderdest ettiniz diye? Hani seçilme vardı… Halkın reyleriyle meclise giren başörtülü han efendiyi halk seçtiğine göre, ona reva görülen bu tutumunuzun izahı nedir,peki?
O halde bu anlayış, bu zihniyet, ilkel toplumların tapındıklarına karşı söyledikleri “Acıkınca yeriz…” anlayışından farkı var mı? Sahte tanrıların ve putların kendilerine bile faydası yoktur! Ticareti yapılır sadece…
Son olarak üstadın “Kahrolsun kadını ifsad eden komiteler! Kahrolsun annelik şefkatini pis nefislerin ayakları altında zillete mahkum edenler!..”Sözünü ikrar etmek istiyoruz.
Kalın sağlıcakla…