Hayız, fıkıh literatüründe, ergenlik döneminden başlayıp menopoz çağına kadar kadınların rahminden düzenli aralıklarla gelen kandır. Buna adet, aybaşı hali veya regl de denilmektedir. Hayzın dışında istihaze ve nifas/lohusa kanı da vardır. Lohusa kanı doğumdan sonra görülen kandır. İstihaze ise hayız ve lohusa kanının dışında damardan gelen ve kırmızı renkte olan kokusuz kandır.
Hanefi mezhebine göre hayızın en az süresi üç gün, en uzun süresi ise on gündür. Şafii mezhebine göre adetin en az süresi bir gün bir gece olup en uzun süresi onbeş gündür. Bu süre kadından kadına değişebilir. Peki kadınlar hayız kanının kesildiğini ve ibadetlerine başlamaları gerektiğini nasıl anlarlar?
Öncelikle onbeş günü geçmişse bu durumda kan akmaya devam etse bile bu kan hayız kanından sayılmaz ve istihaze kanı olarak hükmedilip ona göre ibadete başlanır. Eğer onbeş günden az ise bunun için iki yöntem vardır;
Birincisi: Kadın, ferc kısmına temiz bir bez, peçete veya pamuk gibi bir şey bırakır. Eğer bıraktığı bu şeyde kan görürse hayız hali devam eder, yok eğer temiz ise yıkanıp ibadetlerine başlar.
İkincisi: Kadın fercinden beyaz akıntının gelmesini bekler, beyaz akıntıyı gördüğü zaman yıkanır. Bununla ilgili Hz. Âişe validemiz (radiyallahu anha) şöyle der: "Beyaz akıntıyı görünceye kadar acele etmeyiniz" (Buhari).
Kadın yıkandıktan sonra kendisinden sarı veya bulanık (kahverengi) bir sıvı geldiğini fark ederse aldırış etmez, sadece abdest alır. Ümmü Atiyye (radiyallahu anha) bu durumla ilgili "Bizler, sarı sıvı ile bulanık (kahverengi) sıvıyı, hayızdan (âdet kanından) saymazdık. (Fakat yıkanması ve abdest alınması gereken bir sıvı sayardık.)" demiştir (Ebu Davud).