Yaptığı katliamlarla kendini gündemde tutan PKK, 90'lı yıllarda kırsalda kadın-çocuk, yaşlı-genç demeden birçok katliama imza atarken, şehir merkezlerinde de İslami çalışmalarda öne çıkan insanlara yönelik birçok saldırı gerçekleştirdi. İslam'ı kendini engel gören PKK, Silvan'da da Hacı Biçer'i hedef olarak seçti.
Hacı Biçer'in katledilmesiyle ilçede İslami çalışmaların biteceğini düşünen PKK, 31 Mart 1992'de Ramazan ayının hürmetini hiçe sayarak bir Kadir Gecesinde harekete geçti. Hacı Biçer'in evini uzun namlulu silahlarla kuşatan 35-40 kişilik PKK'li grup, içeride kadın ve çocukların da olduğunu bile bile evi taramaya başladı. Bununla da yetinmeyen katil sürüsü, evin kapsını kırarak içeri girdi ve Hacı Biçer'e Kur'an okurken ateş etmeye devam ettiler.
Bir Kadir Gecesi kanı Hz Osman gibi Kur'an'ın üzerine akan Hacı Biçer ruhunu Rahman'a teslim ederken, PKK'li katiller, Biçer'in eşine de ateş etmeye başladı. Saldırıda 4 kurşun isabet eden Hacı Biçer'in eşi de yaralanmıştı.
Binlerce kişinin katılımıyla son yolculuğuna uğurlanan Hacı Biçer, yaşarken olduğu gibi taziyesinde de insanların hidayetine vesile oldu. Silvan ve köylerinin yanı sıra çevre illerden de gelerek gruplar halinde Hacı Biçer'in taziyesine katılanlar, burada onun hayatı ve mücadelesini öğrendikçe etkilenerek İslami çalışmalarda bulunmaya başladı. Yani Hacı Biçer, yaşantısında olduğu gibi ölümünde de İslam'a hizmet etmiş ve PKK'nin İslami çalışmaları bitirme planlarını boşa çıkarmıştı.
Saldırı sırasında oda da bulunan Kur'an ve İslami kitaplar da kurşunların hedefi olurken, Hacı Biçer'in elinde kurşunların isabet ettiği Kur'an-ı Kerim ailesi tarafından günümüze kadar muhafaza edildi. Evde kurşunların hedefi olan duvar ve kapıların da ilk günkü gibi kurşun izleriyle durduğu dikkat çekti.
Ağabeyinin dilinden Hacı Biçer
Hacı Biçer 1964 yılında Silvan’ın Boyunlu (Boşat) köyünde dünyaya geldi. Öğrenimine Silvan’da başlayan Hacı Biçer, Lise Silvan Lisesi’nde tamamladı. Kısa sürede İslami kültürünü geliştirdi ve tebliğ faaliyetlerine başlayan Hacı Biçer, ilçe halk tarafından sevilip sayılan birisiydi.
Kardeşinin derdinin sadece İslam, Kur'an ve Resulullah'ın Sünneti olduğunu ifade eden abisi Mehmet Can Biçer, Hacı Biçer'in halk arasında sevilip sayılan biri olduğunu ve çocuklara Kur'an-ı dersi verdiğini söyledi.
Hacı Biçer'in vahşi bir şekilde katledildiğini belirten Biçer, saldırı gecesini şöyle anlattı: ''Hacı, leyletülkadr gecesi odasına girerek Kur'an-ı Kerim okumaya başladı. O esnada 35-40 kişilik PKK'li bir grup evimizin etrafını sararak, evin dört yanını uzun namlulu silahlarla taradılar. Biz de hiç ses çıkarmadık. Birden dış kapıyı kırıp içeri girdiler. Odaya giren eşkıyalar Hacı'yı Kur'an-ı Kerim okurken taradılar. Bu arada pencereden de kurşun sıkmaya devam ediyorlardı. Hacı, kendisine isabet eden yaklaşık yüz mermiyle şehit oldu. Canını verene kadar tekbir getirmeye devam etti. Hanımı da 4 kurşunla yaralanmıştı. Bizler bu vahşeti Allah'a havale ediyoruz. Kardeşim Mustafa Biçer'i de 8 ay sonra Mersin'de vahşi bir şekilde katlettiler. Bizler bu vahşeti yapanları yüce Allah'a havale ediyoruz." diye konuştu.
Hacı Biçer'in cami öğrencisi olan Bışar Kırtay ise hocasını şöyle anlattı: ''Ben evde Kur'an okuyordum. Bize ders verecek kimse yoktu. Şehit Hacı, bizi camiye götürdü bize hem İslam'ı anlatırdı hem de Kur'an-ı Kerim'i öğretiyordu. Biz O'nun ahlakına hayran kalıyorduk. O bizi severdi ve biz de hep onun yanına gitmek istiyorduk. Allah ondan ve dava arkadaşlarından bu işe el attıkları için razı olsun. Ve Allah Şahadetini kabul etsin.'' (İdris Kılıçaslan - İLKHA)